^^Yeni bölümü yazmış bulunmaktayım son bölümü nasıl buldunuz lütfen yorumlarda belirtmeyi unutmayın. Herkese keyifli okumalar diliyorum... ^^
BÖLÜM-V
Bazen çoğu duygular üst üste gelir. Mutluluk, hüzün, heyecan, korku ve birçok hissettiğimiz duygular peki bizler bu duyguları nasıl atlatırız. İşte onu bilmiyoruz... Herkesin farkında olduğu ama kesin bir çözüm yolu olmadığı tek şeydir duygular. Ne dile gelir anlatılır ne de gösterilir sadece yaşamak gerekir hissettiğiniz her şeyi yaşamak gerekir...
Ben şuanda o kadar karmaşık duygular içerisindeydim ki neler hissettiğimi bilmiyordum. Karşımda ekran parlaklığı sonuna kadar açık olan bir bilgisayar, baş ucumda ise Tuğba Abla, ikimizde ekranda açık halde duran YKS sonuçlarına bakıyorduk. Ekranın üzerinde gezen gözlerim bir anda kocaman açılmış oturduğum sandalyeden sevinçle zıplamıştım.
Tuğba Abla da sevinçten benimle birlikte zıplıyordu. Kazanmıştım. TYT bölümünde ful çekmiştim. Hayallerime giden yolda sadece yetenek sınavı kalmıştı benim için. Eğer onu da kazanırsam Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine girebilecek ve hallerimi tamamen gerçekleştirecektim...
-2 GÜN SONRA-
"Hadi Lavinia geç kalacağız trafik çoktur şimdi orda"...
Tuğba Abla son duyurusunu yapıp arabasına doğru yönelmişti. Ben ise hızlı adımlarla merdivenlerden iniyordum. O kadar hız yapmıştım ki az daha ayağım kayıyordu. İkişer ikişer indiğim merdivenlerin ardından hızlıca kapıya yöneldim şanslı ayakkabılarımı ayağıma geçirip kapıdan çıktım. Tuğba abla arabanın içinden, "sonunda çıktın" dercesine hareket yapmıştı. Yüzümdeki tebessümle arabaya bindim. Ve hayallerime bir adım daha yaklaştım...
Tuğba ablanın gözleri ayakkabılarıma döndü " Giymişsin uğurlu ayakkabılarını" dediği sırada "evet" dercesine başımı sallamıştım "giydim" dedim ardından ise cümleme ekleme yaptım. "abim almıştı bunları bana uğur getrsin diye o şuanda burada olmayabilir ama enerjisi ve şansı hep benimle" demiş ve cümlemi bitirmiştim.
Tuğba Abla yüzünde küçük tebessüm oluşturmuş ve yoluna bakmaya devam etmişti. Sınav yerine yaklaşmıştık. Yaklaştıkça daha da hızlı atan kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Korkmaya heyecanlanmaya başlamıştım. Tuğba abla park alanına girmiş ve arabayı düzgün bir şekilde park etmişti. Nede olsa saat üçe kadar burada olacaktık. Arabadan indiğimde bacaklarım boşalmış gibi hissetmiştim. Tuğba Abla yanıma gelmiş ve ellerimden tutmuştu. Sanki bir bebeğin ilk adımlarında destek alması gibi bir şeydi...
Konferans salonuna girdiğimde salon tıka basa doluydu dört jüri vardı. Ve benim yarışmacılar arasından ilk üçe girmem gerekiyordu. Evet işim çok zordu çünkü yüzlerce öğrenci içinden ilk ona girmek kolay bir şey değildi. Ama yapacaktım. Çünkü bu benim hayalimdi hayallerimin arkasında durmak zorundaydım. Hayal etmek zorundaydım. Çünkü hayal etmek mucizeleri getirir. Ve bende hayal ederek mucizelere inanmıştım bundan sonrada inanmak istiyordum ve inanacaktım da...
Beklemekte olduğum sırada salondan yükselen anons ile irkildim. Anonsta adım söyleniyor ve sahneye çağrılıyordum. Sıram gelmişti. Sahneye adım attığımda tekrar bir anons olmuştu. "Lavinia Atalay, onun için kocaman bir alkış lütfen" diyordu anonsta. Oturan bedenlerden sesler yükseldi hepsi beni alkışlıyordu gözlerim önce tanıdık yüzleri seçmek için etrafta gezindiğinde Tuğba Abladan başka tanıdık yüz yoktu.
Sahnede duran piyanoya doğru adım adım yürüdüm. Ve piyanoyu çalmak için oturdum. Sesler kesildi parlak ışık aydınlatıldı. Ve ışığın odak noktası piyano olmuştu. Önce tek nota ile başladım. –Do... ve sonra o küçük fısıldaşmalarda durdu. Parmaklarımı gezdirdiğim notalar ardı ardını getiriyordu.
Yukarıdan parlayan ışık, ben ve piyanoma vuruyor ortamı daha da eşsiz kılıyordu. Son bir notaya bastıktan sonra bitirmiştim çalmayı. Ben ellerimi piyanodan çektiğimde salonda oturanlar ayağa kalkmış ve alkışlamaya başlamışlardı. Gözlerim ayakta duran her bir bedenin üzerinde geziyordu. Kulaklarım gördüğüm bedenlerden çıkan sesleri dinliyor kalbimin daha hızlı atmasını sağlıyordu...
Saatler geçmişti. Sonuçlar hala açıklanmamıştı. Sabahtan beridir aç olduğumuz için Tuğba abla ile birlikte salonun alt katında bulunan kantinine gitmiştik. Boşalan masalardan birine geçmiş Tuğba ablayı beklemeye başlamıştım. Tuğba abla ise kantin sırasına girmişti. Gerçi çok fazla kişide yoktu zaten, hemen alıp gelirdi. Öyle de olmuştu elinde tepsi ile masaya yaklaşan Tuğba ablanın cebindeki telefonu çalmış, olduğu yerde duraksamış ve tek eliyle tepsiyi tutarken diğer eli ile de telefonunu açmıştı.
Tuğba ablanın elinde ki tepside iki çay ve iki tane tost olduğunu görüyordum. Tuğba abla masaya tamamen yaklaştığında elindeki tepsiyi masaya bırakmış boşta olan elini telefonu tıkaması için kullanmış ve ardından bana "sen başla ben hemen geliyorum." Demişti.
Başta Tuğba ablayı bekleme kararı alan ben daha fazla dayanamayıp önümde duran kokusu burnumdan içeri sızan tostu yemeye başlamıştım. Çayımı şekersiz içtiğim için tabağın kenarında duran şekerleri masadaki tepsiye koymuş çay bardağımı hafif kaldırmış ve yavaş yavaş yudumlamıştım. Çayın sıcaklığını fazlasıyla hissetmiştim.
Ama yine de o çayı içmekten vazgeçmemiştim. Telefonunu kapatan Tuğba abla masaya gelmişti. "Bakıyorum da çok acıkmışsın" dedi çayına şekerini atmakta olan Tuğba abla. "Evet" dercesine kafamı salladıktan sonra çayımı yudumlamaya devam etmiştim. "Çok güzel bir iş çıkardın bebeğim seninle gurur duyuyorum" demişti Tuğba abla gözlerimin içine bakarak. Tam o anda Tuğba ablayı annem gibi hissetmiştim. Sanki o değil de annem var gibiydi karşımda işte o an Tuğba ablayı annemin yerine koymuştum...
Tostunu yemiş ve çayını içmiş olan Tuğba abla "Hadi kalkalım birazdan sonuçlar açıklanacak" demişti. Saate bakmıştım. Saat üçe geliyordu nerdeyse beş dakika kalmıştı. Oturduğumuz masadan kalkmış konferans salonuna doğru yol almıştık. Konferans salonun kapısından girdiğimizde anons yapılıyordu.
Şöyle diyordu sunucu bey "Tekrardan merhaba sevgili veliler ve arkadaşlar, yarışma sonuçları açıklanacak lütfen yerlerinize geçiniz. Öncelikle yarışmaya katılan öğrencilere çok teşekkür ederiz, kazanan bir sürü öğrenci var sıra ile ilk üçte olan, kazanan öğrencileri çağıracağım.
Kaybeden öğrenciler asla üzülmesin bir dahaki sefere daha çok başarılı olacaklarına inanıyorum. Oyunculuk bölümünden Aras Aslantaş, lütfen koca bir alkış kendisi üçüncülük ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine girdi."
Sunucunun yaptığı konuşmadan sonra üçüncü olan kişiyi koca bir topluluk alkışlamış ve Aras denilen kişi sahneye çıkmış belgesini almıştı. Sunucu tekrar mikrofonu oynattığında ise tüm sesler kesilmiş pür dikkat sunucu dinlenilmişti.
"İkinci olan şanslı arkadaşımız Pamir Müller lütfen kendisine bir alkış alalım çünkü kendisi bir sanatçı yaptığı yağlı boya çalışması ile herkesi kendine hayran bıraktı ve en önemlisi Mimar Sinan Güzel Sanatlar üniversitesine girmeye hak kazandı.
Şimdi geldik birinci kim sorusuna ama merak etmeyin hemen açıklıyorum. Tek bir nota ile insanları aşık etti kendine, işte karşınızda güzel kokulu Lavinia Atalay..." ismimi duyduğumda kalbim yerinden çıkmıştı beklemiyordum yüzlerce öğrenciyi geçip hele ki birinci olmayı hiç beklemiyordum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki adımlarım şaşmıştı. Durdum derin derin nefes aldım. Ve tekrar adımlarımı atmaya başladım.Sahneye çıkan merdivenlerden ben çıkarken ikinci olan arkadaş yani Pamir iniyordu.
Gülümsedi. Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Çok güzel gülmüştü. Peki o hep böyle güzel güler miydi? ...
^^ Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.^^
LAVİNİA İÇİN BEKLEMEDE KALIN
ÇOK YAKINDA SİZLERLE...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA
Teen FictionBen Lavinia'ydım. Nâm-ı diğer Ölüm çiçeği... Tek bir nota ile insanları kendine aşık ederdi güzel kokulu Lavinia; ama bilmiyorlardı ona aşık olanlar aslında ölümü kokladıklarını... Acıyı her bir zerrende hissettiğinde anlarsın gerçeğin ne olduğunu...