3. BölümJimin, Yoongi'ye nihai düşünceli (öyle sanıyordu) özrünü diledikten sonra olağanüstü bir şeyin olmasını bekliyor olsaydı bile karşılığında bir şey anlamamıştı.
Hayat; yazın ilk günleri, uzun çalışma saatleri, mis kokulu çiçekler ve rengarenk kurdelelerle eskisi gibi devam ediyordu.
Pink Petal neredeyse çevresindeki diğer dükkanlar kadar popüler hâle gelmişti ve Jimin yaptığı iş (ve gelir) için minnettardı. Her vardiyanın başlangıcında, sabah koşuşturmacasını kolaylaştırmak için önceden birkaç buket hazırlıyordu çünkü küçük alanı bazen çok dolu olduğunda, müşterilerden bir düzenleme için 20 dakikaya kadar beklemelerini istemek zorunda kalıyordu.
Çoğu insan aldırmazdı. Bazılarının acelesi vardı ve zaman ayıramıyorlardı, ancak Jimin çoktan sık sık gelen ziyaretçileri fark etmeye başlamıştı.
Zayıf, buruşuk yaşlı bir adam her hafta karısına çiçek almaya geliyordu; karısı, Jimin'e gününün nasıl geçtiğini soran ve ona gücünü koruması için öğle yemeğinde çok yemesini söyleyen orta yaşlı tombul bir kadındı. Sahip olduğunuz en büyük, en mor çiçek, efendim! diyerek şimdiye kadar üç kez gelmiş küçük, belki de oniki yaşında olan bir kız vardı. (Jimin, kızın tekrar gelme ihtimaline karşı, leylak rengi yıldız çiçeklerine akşam yemeği tabağı büyüklüğündeki koyu mor çiçeklerinden en az birini saklamalarını hatırlatmalıydı.)
Dövme dükkanına ve Min Yoongi'ye dikkat etmeyi neredeyse bırakmıştı. Şans eseri Jimin gecenin ortasında uyanırsa, zar zor pencereden dışarı bakıyor ve Yoongi'nin dükkanında ışıkların açık olup olmadığı bilgisini genellikle sabahları unutuyordu.
(Yoongi'nin en azından özrünü kabul ettiğini ve herhangi bir dargınlığı olmadığını umuyordu.)
Öğleden sonra sakin bir günde, öğle molasından hemen sonra (Bayan Kim, Jimin'i yerken neredeyse ağlatacak kadar iyi bir muzlu tarçınlı kekle kendini aşmıştı. Gerbera, bir çiçeğin yapabildiği kadarıyla ona gülmüştü.) Jimin, kavurucu sıcağı daha iyi idare etmelerine yardımcı olmak için bitkilerini ucunda bir ayçiçeği olan sulama kabı ile (Taehyung'dan bir hediye) suluyordu.
İnsanlar, sabahın erken saatlerindeki veya öğleden sonralardaki kadar olmasa da dışarıda dolaşıyorlardı, ancak Jimin yine de yüksek ve net bir ses duydu:
"HYUNG!" diye bir ses sokakta gürlüyordu.
Bir bitkiden başını kaldırıp pencereden dışarı baktı — birkaç kişi de kimin bağırdığını görmek için dönmüştü — ve bağıran kişinin Taehyung olmasına şaşırmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petals and ink | yoonmin ✓
FanficJimin yeni sokağını, yeni dairesini ve yeni çiçekçisini seviyordu. İşleri düzeliyordu, günleri güneş ışığı ve lezzetli keklerle doluydu. Genel olarak endişelenecek hiçbir şey yok gibiydi. Sadece yeni komşuları biraz tuhaf görünüyordu. Sorun değildi...