SINIR 8 OY
"Anne nolur beş dakika daha. Lütfen daha sonra kalkarım."
"Lavin aşağıda arkadaşların kahvaltı yapıyor ama sen bilirsin."
"Ne!! Neden beni daha önce kaldırmadın. Hemen aşağıya iniyorum."
Pijamalarımla aşağıya inince iki ve üçüncü sınıfları Yağmurla beraber otururken gördüm. Daha önce bu olayı defalarca kez yaşadığımız için bana günaydın dedikten sonra konuşmaya devam ettiler. Ben somurtarak oturunca Nishinoya hemen beni neşelendirmeye çalıştı.
"Eda Teyze çok güzel şeyler yapmış hadi yesene."
Gözlerimi açmaya çalışarak annemin yaptığı pankeklerden ısırdım. Arkadaşlarıma o kadar alışmıştı ki her zaman bizim evde olmalarını hiç sorun etmiyordu.
Hafta sonu olduğu ve antrenmanlarımız olmadığı gerekçesiyle biz kızlar onları alışveriş yapmaya zorlamıştık. Üstün çabamız sayesinde bugün alışveriş merkezine gidecektik. Kiyoko'nun fazla alışveriş yapmadığını biliyordum ama ben ve Yağmur canavar gibiydik. Yanımızda gelecek tatlı insanlar da memnuniyetle poşetlerimizi taşıyacaktı. Yani öyle umuyordum.
"Eda Teyze Lavinya sanki kilo almış."
Yağmur benimle dalga geçse de bunun intikamını alacaktım.
"Bana da biraz öyle geliyordu. Gece yemek yemeye başlamış olmalı."
"Belki de sevdiği karakter öldüğü için yemeye başlamıştır."
Bunu demesiyle hepsi gülerken kızgınlıkla söyleniyordum;
"O ölmedi bir kere! Yani ölmez! Eğer ölürse..."
Gözlerim yeniden sulanmaya başlayınca sustum. Hâlâ ölümünü kabullenmemiştim. Beni görünce Sugawara bana hafifçe sarıldı.
"Çocuklar benim çıkmam lazım. Masanın üstüne para bıraktım. Eğer sorun olmazsa bana da bir kaç şey alabilirsin Lavinyacığım."
Göz kırpan anneme gözlerimi devirip yemeye devam ettim. Kahvaltımız bittiğinde diğerleri hazır olduğu için bulaşıkları kaldırırken ben ve Yağmur da hazırlanmaya gittik.
"Eğer yanlış duymadıysam bugün bir idol grubu da gelecekmiş biraz süslenelim."
"Neden olmasın. Hem sürekli pasaklı halimizi gören bizimkilere de süpriz olur."
Ben elbise ile korse giyerken Yağmur ise kısa bir etek ve bol bir tişört giyinmişti. Zincirlerimi takarken file çoraplarımla uğraşıyordum. Ne kadar metal giyinirsem giyineyim makyaj yapmadan kombinim tamamlanamazdı. Yüzümü açık bir fondöten ile kapatıp kalın bir eyeliner çektim ve gözlerimin altını da koyu pembe bir rujla kırmızılaştırdım. Burnumun ucuna ve yanaklarıma allık sürünce ağlatan bir kız çocuğuna dönmüştüm böyle gözükmeye bayılıyordum. Bizimkilerin yanına indiğimizde onlar kanepede uzanmış televizyon izliyorlardı.
Ne kadar geç hazırlandığımız hakkında söylenmelerinden sonra evden çıktık. Tokyo'ya gideceğimizden trene bindik.
Telefonum çalınca ekrana baktım. Arayan Oikawa'ydı.
"Efendim."
"Yahoo Lavinya-chan ben geldim. Siz neredesiniz?"
"Yaklaşık on dakika sonra geleceğiz bir yere ayrılma."
Oikawa ile buluştuğumuz da üstüme atladı.
"Çok korkunç gözüküyorsun ama hiç tatlı değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARASUNO X READER
FanfictionGerçek hikayeye bağımlı kalmayarak bazı maçları ve bazı olayları da değiştireceğim. Mesela yenilgi alınan bir maçı galibiyete çevirebilirim ya da yeni hazırlık kampları koyabilirim. Karakterlerin kişisel özelliklerine bağımlı kalmaya çalışacağım. Bu...