Sabah zorlukla kalktım ama bugün önemli bir gündü. 1. sınıflarımız maç yapacaktı. Bunu kaçırmayı hiç istemiyordum. Tsukki rica ettiğim gibi yeterince onları kışkırtmıştı. Hinata'nın Kageyama'yı koruduğunu hatırlayınca keyifle güldüm. Sonunda akıllanmaya başlamışlardı.
Bedenimi esnetmek için ısınma hareketlerini yapıyordum. Sugawara'yı evimin önünde görünce daha fazla bekletmemek için hemen çıktım. Gülümseyerek selamlaştık. Bugün olacak maç hakkında konuşmaya başlamıştık. Hepimiz sonuç için heyecanlıydık. Telefonuma gelen mesajla beraber gülümsemem büyüdü.
"Yağmur yazmış 2 hafta sonra gelecekmiş."
Karşılık olarak bir cevap yazıp konuşmaya devam ettim. Okula geldiğimizde önce dolabına yürüdüm. Kapağı açmamla 2 adet zarf yere düştü. Eğilerek aldığımda üzeri de yazılı ismimi gördüm. Bunlar da ne dercesine yanımdaki gri saçlıya baktım. Gülerek cevap verdi;
"Ah yoksa hiç aşk mektubu almadın mı? Bizim okulda gerçekten popülermişsin."
"Aşk mektubu mu? Geleli daha üç gün oldu ama bu çok erken."
Eşyalarımla beraber mektupları da çantama attım.
"Beraber okuruz takımla eğlenceli olur."
Sınıfıma girdiğimde Nui koşarak bana geldi.
"Sıranın üzerindekilere baksana, hadi acele et!"
Merakla sırama baktığımda gül ve mektup gördüm. Utançla çantama attım. Neden bütün sınıf bana bakıyordu? Nui'nin kulağına eğilip;
"Öğle arasında erkeklerle beraber okuruz",dedim. Uzaklaşırken o da benim gibi gülüyordu. Dersin başlamasıyla gülmeyi bıraktık.
Hep beraber oturup yemek yiyorduk gülerken. Spor salonundaydık. Nishinoya elindeki mektubu gülerek okuyordu.
"Gözlerinin içinde kaybolduğunu söylemiş."
Gözümden gelen yaşı sildim. Bütün mektupların içeriği aynıydı. Fiziksel özelliklerime övgüler doluydu. Ne kadar gülmenin yanlış olduğunu bilsem de gülmeden edememiştim. Kullandıkları kelimeler sanki ucuz aşk romanından çıkmış gibiydi.
Etimi çalan Tanaka'ya sinirle baktım. Herkes oryltadan yiyordu ve bunu takmıyorduk. Böyle daha eğlenceliydi.
"Lavinya senin yemeklerini özledik bize daha fazla yemek yapmalısın."
Nui'nin yakarışlarına karşılık olarak onun yemeğinden çaldım. Hepimiz okulun bitmesini bekliyorduk. Maç için sabırsızdık.
Derslerimiz erken bittiği için Nui ile spor salonuna gitmiştik. Hiç kimse yoktu ve alan boştu. Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Bugün jimnastik antrenmanım olduğu için yanımda giysilerim vardı. Nui benim jimnastikle uğraştığımı bilmiyordu yani bir nevi süpriz olacaktı. Ona beklemesini söyleyip üstümü değiştirdim ve hızlıca esnedim. Bir elimde telefonumdan gösteri şarkımı açarken diğer elimdeki kurdeleyi tutuyordum. Beni böyle görünce şaşıran Nui'ye gülümseyip;
"Cuma günü olan yarışmam için hazırladığım performansı görmeni istiyorum. Erkekler gelmeden izlemek ister misin?"
Başını sallayınca telefonumu verdim ve işaretimle başlatmasını istedim. Hızlıca saçlarımı topladım gevşek olsa da daha fazla uğraşmak istemedim. Adrenalin kanımda akıyordu. Pozisyonumu alıp ona kafamı salladım.
Hareketli müziğin ritmine kendimi bıraktım. Tavanı geniş olduğu için kolayca hareketlerimi yapabiliyordum. Şu anki performansım en ileri düzeydeydi. Yarışma ülke birinciliği için olduğundan sınırlarımı zorlamıştım. Ülke birincisi olursam ulusala katılabilirdim.
Bu performansımım konusu aşktı ama hareketli bir aşktı. Kendimi bu dansı yaparken gördüğüm için biliyordum. Abartılı figürler, vücudumun imkansıza yakın bükülmesi, etrafımda uçuşan kurdele...
Jimnastik yaparken kendimden geçiyordum. Etraftaki hiçbir şeyi duymuyor ya da görmüyordum. Performansımın bittiğinde gelen alkış sesleriyle etrafa baktım. Kapı açık kalmıştı ve tanımadığım bir sürü kişi bana bakıp alkışlıyordu. Burada tanıdık olan tek yüz Nui'ydi. Bu kadar insan da nereden çıkmıştı? Umuyordum ki beni tanımıyorlardı.
Hızlıca teşekkür edip üstümü değiştirmeye gittim. Saat çoktan geçmişti yaklaşık on dakika sonra erkekler gelirdi. Eşofman takımı giyip terimi sildim. Geri döndüğümde kalabalık azalmamıştı aksine artmıştı.
Neler oluyor dercesine baktığımda erkeklerin de şaşkınca baktığını gördüm.
"O Lavinya. Geçen seneki çiçek!"
"Japonya'ya taşındığını duymuştum ama burada olabileceğini hic düşünmemiştim."
"Lütfen fotoğraf çekilebilir miyiz?"
"Nasıl bu kadar mutlu olabilir. Yüzsüz!"
Farklı sesler gürültü oluşturmuştu. Geçen seneki olay yüzünden o zamanları hatırlamak istemiyordum. O anlar gözümün önüne gelince gözüm sulanmaya başladı. Kıpırdayamıyordum. Birisi bana doğru atıldığında Asahi önümde belirdi.
Ona yaslanıp ağlarken diğerleri salonu boşalttı. Salonda sadece erkek voleybol takımı kalmıştı. Nui bana sarılırken ağlamamı durdurmaya çalıştım. O kızıllık gözümün önüne geldikçe göz yaşlarım artıyordu. Bedenimi kontrol edemiyordum. Nefes alamıyordum.
"Ben yapmadım, ben yapmadım, ben yapmadım..."
Sürekli bunu tekrar ederken beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Kendime geldiğimde başım Nui'nin göğsündeydi ellerim ise Kiyoko'nun ellerinde. Sakinleştiğimde gülümsemeye çalışarak;
"Neden duruyorsunuz. Bugün beklediğimiz maç var. Lütfen beni affedin. Sizi uğraşıtırdım. Ben biraz hava alacağım. Nolur hemen başlayın ki geldiğimde sizi izleyebileyim."
Hepsine tekrardan teşekkür edip dışarı çıktım. O sahneler gözümün önünden gitmiyordu. Yağmur şu an konuşabileceğim tek kişiydi. Telefonuma uzanmışken karşımda gördüğüm kişiye şaşkınlıkla baktım.
"S-sen burada ne arıyorsun?"
Selam canlarım. Umarım beğenmişsinizdir. Kısa olduğunun farkındayım ama sanırım heyecanlı bir bölüm oldu. Sizden istediğim yorum ve oy yapmanız. (Eğer isterseniz takip de edebilirsiniz :)Böylelikle daha fazla etkileşime ulaşabiliriz. Bu sefer 5 oy olduğu anda yeni bölüm atacağım. Lütfen kendinize iyi bakın. Destekleriniz için teşekkür ederim. :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARASUNO X READER
Fiksi PenggemarGerçek hikayeye bağımlı kalmayarak bazı maçları ve bazı olayları da değiştireceğim. Mesela yenilgi alınan bir maçı galibiyete çevirebilirim ya da yeni hazırlık kampları koyabilirim. Karakterlerin kişisel özelliklerine bağımlı kalmaya çalışacağım. Bu...