3 | Blood Rose

273 36 26
                                    

Medya Aurora Sakamaki.

Blood Rose: Part 1 ["Broken hearts."]

Sınıfta sessizce işlenen matematik dersini bölmek istemezdi. Ama yapması gereken çok daha önemli bir şey vardı. "Öğretmenim lavaboya gitmem lazım. Gidebilir miyim?" Tahtaya yazı yazan tebeşir hızlıca durdu ve öğretmen ona baktı. Öğretmen onu biraz süzdükten sonra cevap verdi. "Elbette, umarım önemli bir sorun yoktur." Gülümseyerek sırasından kalkıp hızlıca sınıftan çıktı. Aslında büyük bir sorun vardı. Ama bunu gidip öğretmenine söyleyecek hali yoktu. Ne de olsa kendisi ile ilgili bir problem değildi.

*Tik-* *Tak-* *Tik-* *Tak-*

Bütün okul dersteyken onun yaptığı şey ne miydi? Biricik kuzenini durdurmak için elinden geldiğince koşmak. Aslında pek de gerek yoktu. Ama bilirsiniz. Her zaman okulda bir kavga vardı. Eğer kuzeninin okul tarafından bir cezaya çarptırılmasını istemiyorsa onu durdurmalıydı. Okulun ceza anlayışı kendi ailesinde ki ceza anlayışından daha kötüydü.

Nihayet okulun arka bahçesine geldiğinde soluklanmaya başladı. Siyah formasının eteği koşmaktan kıvrıldı. Eğer bunu gören Veronica olsaydı kesinlikle azar işitirdi. Hızlıca ikiye katlanan eteğinin kumaşını düzeltti. Pekala, eğer biraz daha geç kalırsa onları durduracak kimse kalmazdı. Düzgün bir şekilde kesilmiş olan çimlerden koşmaya başladı.

Ne de olsa hedefi ormanın biraz içinde çok az ağaçların olduğu bir kesimdeydi. Nihayet ağaçların başladığı yere geldiğinde yumrukların da havada uçuştuğunu gördü. Hiroki sırayla herkesi elden geçirdi. 20'den fazla kişi vardı. Daha da kötüsü çoktan hepsi dövülmüş bir şekilde yerde yatıyordu. Bazılarının burnu kanıyor -ya da çoktan burunları kırıldı- yüzü ve kolları morluklar içinde gözüküyor ve bazıları ise kaçmak için ayaklanmaya çalışıyordu.

"Hey! Nereye gittiğini sanıyorsun?!" Bunu gören Hiroki hızlıca ayağıyla adamın kafasına basmış ve onu tekrardan -ona göre- olması gereken yere yapıştırdı. Hemen uzaktan olanları izleyen kuzeni Aurora ise sessiz kaldı. Kendi hali ise daha beterdi, kıyafetleri yırtılmış ve her yeri çamur olmuştu. Ama kesinlikle en ufak bir şekilde ciddi yaralanması yoktu. Bu durumda nedene bilirdi ki? Gene yaptı yapacağını!

"Hiroki!" Aniden sesini yükselterek kuzenine seslendi. Pekala, herkesi dövmüş olabilir. Ama en azından daha fazla burada kalıp yakalanma olasılığını bu kadar yükseltmeseydi. Afallayan suratı ile kendisi ile yaşıt kuzenine bakarken, neden buraya geldiğini sorguluyordu. Aurora her zaman bu tür kanlı dövüş olaylarından nefret ederdi. Ama neden buradaydı?

"Daha fazla burada kalırsak yakalanacağız!" Safir renkli gözlerde endişeyi net bir şekilde gördü. O kendisine böyle bakarken nasıl olur da dediği şeyi reddederdi. İkisi de hızlı adımlarla ağaçların içinden çıktılar. Kendilerini tekrardan okula gelmeye zorladılar. En azından revire gidip Hiroki'nin iyi olup olmadığını kontrol etmek gerekirdi. Ana girişten okula gelip kendilerini revire attılar. Aurora kapıyı kapatıp hızlıca Hiroki'ye baktı. "Ne düşünüyordun?!"

"Hiç bir şey, sadece onlar beni dövmek için geldiler ve dövülen oldular." Bunu böbürlenerek söylemesi pahalıya patlayacaktı. Ama henüz farkında değil gibiydi. Aurora revirin kenarında bulunan yedek kıyafet dolabına göz attı. Evet, kıyafet vardı. Hızlıca Hiroki'ye yeni kıyafetler uzattı. "Ne?" Bu ahmak bütün gün okulda böyle gezinmeyi düşünüyor olamazdı.

"Bunları giy. Bütün gün okulda böyle gezersen durum fark edilir." Alaylı bir şekilde ona bakan Hiroki, kaşlarını çattı. Okul zaten bitti. Bu son dersti. Ama daha önemli bir konu vardı. "Kimle kavga ettim biliyor musun?" Dudakları aynı babası gibi alayla kıvrıldı. "Dur! Sen söylemeden ben söyleyeyim!" Aurora'nın yüzü yere doğru bakmaya başlarken Hiroki konuşmaya devam etti.

"Dün gece evinde yatağına girdiğin kişinin köpekleri! Pekala, bu durumda istediğini yapabilirsin! Senin gibi birinin bana yardım etmesini istemiyorum." Kızın yüzü morarırken genç adam daha fazla konuşmamaya karar verdi. Daha fazla ne kırmak ne de kırılmak istiyordu. Aurora odadan hızlıca ayrılırken Hiroki'de verilen kıyafetleri giyerek revirden çıktı. Çıkarttığı kıyafetleri ise okulun dışında ki çöp kutusuna attı.

Bu saatten sonra okulda daha fazla kalmanın ne anlamı vardı. Zaten okul bitti. Tek yaptığı limuzini beklemekti. Onunla birlikte eve giden diğer kuzenlerini de hesaba katarsak gerçekten de başı şişecekti. Etrafından geçen her öğrenci ona bakarken o ise kendini müzede satılan değerli bir eşya gibi zannetmişti. Bu da ne?

Nihayet limuzin olması gereken yere geldiğinde kapı ona başka bir çalışan tarafından açıldı. Limuzine binerken arkadan duyduğu seslerle biricik kuzenlerinin de geldiğini anladı. Hızlıca cam kenarını kaptı. Daha sonradan onlarla her hangi bir münakaşaya girmek istemezdi. Telefonundan sevdiği müziklerden birini açıp kulaklığını taktı. Camdan dışarı bakarken dövdüğü çocuklardan birinin okula ait hemşirelerin yardımıyla revire götürüldüğünü gördü.

~ ~ ~ 

Eve ilk geldiğinde böyle bir durum beklemedi. Bir tanecik kuzeni onu uşak aracılığı ile odasına çağırdı. Eğer kendi şahsi odası olsaydı belkide daha hoş anlaşılabilirdi. Ama resmen çalışma odasına çağırdı. Yandan gelen alaylı sesler ise susmak bilmiyordu. "Gene ne yaptın?" Alayla ona bakan kuzenine net cevabı diğer kuzeni verdi. "Tabii ki de kavga etti!"

Onlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken çekinerek ona bakan Aurora'yı gördü. Kısık sesle sadece ona gelen iki kelime canını çok acıttı. "Özür dilerim." Neden bu kadar acıdı ki? Onu sevmiyordu. Dahası ondan intikam istiyordu. Zamanın da onu sevmeyip o aptal herifin kollarına koştu. Ama görünüyordu ki pek de mutlu değildi. Bu düşünceler onu mutlu etmişti.

Uşağında dediği gibi kuzeninin odasına doğru giderken arkasından ona seslenen Aurora'yı umursamadı. "Hiroki, bekle!" Zamanında çok bekledi. Kendi düşüncesi ile kahkahayı patlattı. Artık ondan vazgeçti. Bu durumda ise çareyi ona kıyasla çok daha sıcak gelen başka bir kadının kollarında buldu. Artık eskisine kıyasla sevgi beklemek yerine direkt sevgi verip karşılığını alıyordu. Merak ediyordu.

Masum ve her zaman temiz kalpli olan Aurora'nın bundan haberi var mıydı? Odanın önünde durup kapıyı çaldı. "Gir!" Biraz gergin de olsa günün sonunda onu affedeceğini ve nazik davranacağını biliyordu.

Kapıyı açarak odaya göz attı. Her zaman geldiği bir odaydı. Ama bu gün karşısında ki kadın çok daha güzel göründü. Sınanıyor muydu? Karşısında ki koltuğa geçip yavaşça oturdu.

______

Hikayenin devamı gelsin istiyorsan, belirt lütfen!

Bölüme 1 ve 10 arası bir puan verebilir misiniz?

Bölümü oylamayı ve bir yorum yaparak gitmeyi unutmayın!

Diabolik Lovers - One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin