Kumral
2. Bölüm
***Buraya ilk girdiğim güne dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Ama ağır bir durumdayken buraya geldiğimi biliyordum. Ve günlerce başımda benimle ilgilenen biri vardı. Kim olduğunu anlayacak bilinçte değildim. Ancak tek hatırladığım o kişinin sanki bilincim tamamen yerindeymiş gibi benimle uzun uzun konuştuğu. Ve hatırladığım diğer şey ise toprak ve çimen kokusuydu.
Beni diğerlerine nazaran Kumral'a iten şey de buydu işte. Benimle ilgilenen ve bilincim tam olarak yerinde değilken bile benimle konuşan kişinin o olduğuna inanmıştım bir süre. Ancak iyileştikten sonra bir kere bile konuşmaması ve göz göze bile gelmemesi bu inancımı günden güne azalmıştı.
Buraya alışmam çok zor olmuştu. Kaçmaya çalıştıkça yediğim dayakların haddi hesabı yoktu. Bu dayakların hepsi ise annemizden oluyordu. Sinirlendiği zaman içinden bir şeytan çıkıyordu. Normal halinden beklenmeyecek türde bir güçle hem de.
İnsan hele de o yaşta diğerlerinin itaatini gördükçe kendisinin de itaat etmesi gerektiğini düşünüyordu. Ve bu böyle sürüp geliyordu.
Yattığım tahta zeminin üzerinden tıktıklama sesiyle sırtımı dikleştirdim. Bunun annemiz olduğunu düşünmüyordum. O genelde kapıyı tıktıklamak yerine direkt olarak içeri dalardı.
Kapıyı yavaşça açtım ancak kimse yoktu. Yerde yatan Ölü Samet'ten başka.
Anlaşıldı...Ahmet ve Kızıl bırakmıştı buraya. Annemiz onu yerde görmeden hemen odama taşıyıp oturtmam gerekiyordu. Yoksa saygısızlık yaptığımdan dolayı dayak yiyebilirdim.
Ölü Samet'i kollarından tutup odama doğru çekmeye çalışıyordum ancak bir türlü hareket ettirememiştim. Maalesef sadece ev işleriyle uğraştığım için diğerlerine nazaran daha güçsüzdüm. Gonca bile o yaşta benden kat be kat güçlüydü.
"Serap!"
İşte en son istediğim şey başıma gelmişti. Annemize yakalanmıştım.
"Nasıl yerlerde süründürürsün Samet'i?! Bu ne saygısızlık!"
"Ben burada buldum..."
"Bir de yalan söylüyorsun öyle mi?" diye elini kaldırıp üstüme atılmıştı ki arkadan bir ses Annemizin kaskatı kesilmesine neden oldu.
"Samet'i oraya ben koydum."
Gözlerimi annemizin arkasına çevirince bunu söyleyen kişinin o olduğunu gördüm. Merdivenlerin başında toz toprak olan kıyafetleri ve dağılmış saçlarıyla bekliyordu. Kumral.
Annemiz sonuna kadar açılmış gözleri ve birbirine bastırmış olduğu dudaklarıyla korkunç gözüküyordu. Eğer Kumral birkaç saniye geç kalsaydı saçlarım annemizin elinde yolunuyor olurdu.
Kumral bu evde annemizin en çok önem verdiği çocuktu. Onun sözleri altın değerindeydi onun için.
"Sen de yalana başladın demek?!" diye sinirli ama daha kontrollü bir sesle Kumral'a döndü.
Kumral kendinden emin bir şekilde az önce söylediği sözlerin arkasında olduğunu belli edercesine bekliyordu.
"Yalan değil. Ben koydum. Onun bir suçu yok." dediğinde kalbimin atışının artması bu sefer korkudan değildi. Onun sesine uzun zamandır ilk defa bu kadar uzun maruz kalıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMRAL
ChickLitBeş tane birbiriyle alakası olmayan çocuğun deli bir kadın tarafından küçük yaşta kaçırılıp zorla evde tutulmasıyla başlamıştı her şey. Serap, Gonca, Kızıl , Ahmet ve O... İsmi olmayan çocuk. Kumral saçlı çocuk. Kumral. Yıllar geçtikçe o evde görüle...