10. Bölüm

504 14 3
                                    



Kumral
10. Bölüm
***

Tam tamına iki gün geçmişti. Bugün Kumral on sekiz yaşına girmişti. Kızıl annemizle konuşmuş, ve Kumral ortadan kaybolmuştu. İşin garibi annemiz bana hiçbir şekilde farklı davranmıyordu.

Kahretsin ki ihmalkarlığımız bir felakete yol açmıştı ve doğduğu günü depoda yalnız başına geçiriyordu. Kesin olmasa da böyle umut ediyordum. Orada işkence görmesine dayanamasam da en azından sağ olduğunu düşünmek istiyordum.

Bu işin içinde farklı bir durum olduğunu Kumral'ın konuşmasından anlamıştım ancak tahmin yürütemiyordum. Şuan tek konuşabileceğim insan Ahmet'ti. Ama onunla da evde soğuk rüzgarların esmesinden dolayı konuşma cesaretinde bulunamıyordum.

Kendime Kumral'ın ölmediği ile ilgili telkinde bulunuyordum sürekli. Ama her annemiz bana seslendiğinde Kumral'ın ölü bedenini depodan almamızı emretmesinden korkuyordum. Onun ölü bedenine günlerce maruz kalmaktan korkuyordum. Böylesi düşündükçe daha da azap verici oluyordu.

Bu evde katlandığım bir çok şey vardı. Ama buna asla katlanamazdım. Tek kaçış yolum kendimi öldürmek olurdu.

Masada yerimi aldığımda göz ucuyla annemize baktım. O asla duygularını belli etmezdi. Ama bu sefer en ufak bir mimik bile işe yarayabilirdi. Ona direkt olarak Kumral'ı sormak 'Beni öldür.' demekle eş değerdi.

"Temizlik malzemelerim bitti anneciğim. Yemekten sonra depoya inmemin bir sakıncası var mı?" dedim ve derin bir nefes alıp cevabı bekledim.

"İyi ne güzel, seni öldürüp sabun yaparız. Onunla temizleriz artık etrafı. En azından daha kullanışlı." dedi iğneleyici bir ses tonuyla. Daha sonra beni süzdükten sonra devam etti. "Senden bir kalıp sabun bile çıkmaz. Her halinle işe yaramazsın."

Kumral'ın söylediklerini hiç duymamış olsaydım şuan annemizin dediklerini takmıyor olacaktım. Yine her zamanki hali diye düşünüp geçecektim. Ama bu seferki artık daha farklı hissettiriyordu. Dediğini yapardı. Beni öldürüp bir kalıp sabun yapardı. Artık biliyorum.

Gözlerim dolmuşken kafamı öne eğdim. Bu masada yemek yerken en son üç sene önce ağlamıştım. Şimdi her şey sanki eskiye dönüyor gibiydi.

"Ahmet depodan çıkartırsın." dedi annemiz birkaç saniye sonra.

Ahmet kafasını sallarken bakışları saklamaya çalıştığım dolu gözlerime kaydı. Umarım benim düşündüğümle aynı şeyi düşünüyordur diye içimden dualar ederken konuşmaya başladı.

"Çıkartırım ancak Serap yerlerini daha iyi biliyor. Ben uzun zamandır depoya inmiyorum. Benimle gelmesi iyi olur."

Kumralın uyguladığı taktik. Aynısını şimdi yine yapıyorduk. Umarım annemiz bu durumu fark etmezdi.

İçimdeki umut bir anda yeşermeye başladı. Ancak mimiklerimde hiçbir değişiklik yapmadım. Umursamıyormuş gibi davranmam lazımdı. Annemizin cevabını büyük bir merakla beklerken yemeğimden yemeye devam ediyordum.

Annemiz Ahmet'in bu teklifine pek kuşkuyla yaklaşmamıştı. Çünkü genel olarak depo işleriyle Kumral ilgilenirdi. Ahmet belki de yıllar önce depoya inmişti. Bilmemesine şaşmamalı.

"Öyle olsun. Çabuk olun. Kızıl da sizinle geliyor." dediğinde kaşlarım hafiften çatıldı ancak hemen eski haline getirdim.

Tahmin ettiğimden daha zorlu bir süreç beni bekliyordu. Kızıl ile birlikteyken adımlarıma daha çok dikkat etmeliydim.

KUMRAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin