Kumral
6. Bölüm
***Yaptıklarına hiçbir şey diyememek ve kızamamak canımı sıkıyordu. İçimde ne onu kendimden itecek kin vardı, ne de onu kendime çekecek sevgi vardı.
Kumral'ın yardımını reddedip elimdeki dalla birlikte yavaş yavaş yürüyordum. Zaten geç kalmıştık bundan sonra ne olacağının bir önemi yoktu.
"İnat yapmayı bırak temizlikçi. Korkma, kucağıma alınca seni inime götürmeyeceğim."
"Bir daha ne olursa olsun. Kan kaybından hayatımı kaybetsem bile bana dokunmana izin vermeyeceğim." dedim ve inatla önden yürümeye devam ettim.
Tek cevabı alaylı bir ses tonuyla gülmek olmuştu.
Duraksayıp arkamı döndüm ve hızla sordum. "Hem sen...Kurduna beni mi anlattın?"
"Her insanın konuşmaya ihtiyacı vardır. Ben de kurtla konuşmayı tercih ettim."
Kafamı salladım ve sessizce devam ettim. "İsim bile koymuşsun ona...Üstelik kendi ismin bile yokken."
Gözlerini bir ağacın gövdesinde sabitledi ve kendinden emin bir şekilde "Buradan kaçtığımızda kendi ismimi kendim koyacağım." dedi.
"Nasıl yani? Buradan kaçmayı gerçekten düşünüyor musun?"
"Evlenebilmemiz için bu lanet yerden çıkmamız lazım temizlikçi."
Kurduğu cümleyle kan beynime sıçramıştı. Kendi kendine benim adıma kurduğu planlar mı vardı şimdi de? Daha neler çıkacaktı kim bilir?
"Benim yerime bir de evleneceğimize mi karar verdin oduncu?" sinirle soludum ve devam ettim. "Ölürüm de seninle evlenmek için en ufak adım dahi atmam."
Söylediğim cümleyle suratı ifadesizleşti ve gözlerinde ufak duygu kırıntıları yakaladım. Hayal kırıklığı, incinme denen duygular böyle mi oluyordu? Bunları daha önce yaşamasam bile onun gözlerini gördüğümde böyle olduğunu anlardım.
Gözlerini kaçırdı ve yürümeye başladı. Yanımdan geçerken ise mırıldandı.
"Kucağıma geldiğinde... O gün bunu hatırlatacağım temizlikçi."
Arkasından öylece baktım ve derin bir nefes alıp ona yetiştim. İkimiz de yol boyunca susmuş tek kelime dahi etmemiştik. Kapının önünde herkes oturmuş bizi bekliyordu. Tabii annemiz bizim geldiğimizi görünce ayağa kalktı ve bizden tarafa yol aldı.
"Nerdesin sen?! Kaç saat oldu?! Koca kız olmuşsun hala kendi başının çaresine bakmayı bilmiyorsun! Ben sana böyle mi öğrettim?! Ah ah...Ben sana yapacağımı biliyorum...Akşam depodasın. Sana öyle bir ceza vereceğim ki bir daha asla böyle bir sorumsuzluk yapamayacaksın!"
Annemizin bütün bağırışları kulağımı doldururken kafam önümde yere bakıyordum. Bu sırada Kumral da yanımda duruyordu. Gözlerimden yavaş yavaş yaşlar akarken Kumral sağ ayağımın yanında olan ayağını hafifçe ayağıma yaklaştırdı. Ne demek istiyordu? Kafamı kaldırdım ve hafifçe ona baktım önüne donuk bir şekilde bakıyordu.
"Bacağında derin bir yara var. İyileşmesi lazım."
"Umrumda mı? Kan kaybından gebersin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMRAL
ChickLitBeş tane birbiriyle alakası olmayan çocuğun deli bir kadın tarafından küçük yaşta kaçırılıp zorla evde tutulmasıyla başlamıştı her şey. Serap, Gonca, Kızıl , Ahmet ve O... İsmi olmayan çocuk. Kumral saçlı çocuk. Kumral. Yıllar geçtikçe o evde görüle...