Babamı sevmiyordum. Beni okuldan arkadaşlarımın gözü önünde beni hırpalamıştı. Babama o kadar sinir oldum ki babam demem vururdum.
Sahile indim. Banka oturup denize baktım.
Deniz, uçsuz bucaksız sonsuz, beni alıp götürse dönemeyeceğim bir yere.
Ayağa kalıp kenardan bir avuç taş aldım. Taşları denize attım. Denizin dalgaları o kadar serti ki. Denizin bile acısı vardı. Deniz hırçın dalgasıyla savunuyordu kendisini. Ya ben ne ile savunacaktım kendimi?"YETER" diye bağırdım. Bağırmak yetmişti belki de. Ama içimdekileri atmaya yetmemişti.
"İyi misin kardeşim?" dedi bizi omzuma dokunarak.
"İyiyim sanırım." dedim.
"Peki." diyip adam yoluna baktı.
Bağırmam çevremdekileri endişelendirmişti. Onları düşünecek vaktim yoktu. Telefonum çaldı. İlk umursamadım. Çalmaya devam ediyordu. Cebimden çıkarıp direk telefonu açtım.
"Ne var kardeşim?" diye bağırdım.
"Demir, sakin ol aşkım." dedi. Arayan Su idi.
"Tamam. İyiyim. Sakinim. " dedim.
"Baban belli ki seni zorlamış." dedi.
"Su sen beni boşver! Sorumun cevabını alamadım. Düşünmüşsündür." dedim.
"Demir ben senin ne halde olduğunu merak edip arıyorum senin bu tavrına bak." dedi. Kızmıştı. İstemiyordu tedavi olmak.
"Evet babam beni bayağı zorladı. Hatta tokat bile attı. Oldu mu?" dedim.
"Demir sen ciddi misin?" dedi.
"Su sana sorduğum soruya bir yanıt alabilir miyim?" dedim. Israr ediyordum. Bıkmadan.
"Demir, ben kararını verdim." dedi. Şaşırmıştım doğrusu. Bekleniyordum.
"Kararın ne peki?" diye sordum. Merakla bekliyordum.
"Tedavi olacağım." dedi. Tedavi olacaktı. Su tedavi olacaktı. Bu bir nebze beni sevindirmişti.
"Tamam, neredesin?" diye sordum.
"Evdeyim hazırlık yapıyorum. İşim bitti neredeyse beni almaya gelir misin?" diye sordu.
"Tamam gelirim." dedim. Telefonla konuşmaya devam ederken sahilden uzaklaştım. Yola geldim.
"Demir beni orada asla yalnız bırakmayacaksın. Her zaman benim yanımda olacaksın." dedi. Ona nasıl yalnız bırakırım.
"Tabiki Su tabiki seninle ile birlikte olacağım. Seni yalnız bırakmam." dedim.
"Seni seviyorum." dedi. Taksiye el ettim taksi durdu. İlk defa boş bir taksiye denk gelmiştim. Taksiye binip;
"Acaroğlu konağı." dedim."Demir sen evde değil misin?" diye sordu.
"Hayır sahile gelmiştim." dedim.
"Niye?" diye sordu. Sorması saçmaydı.
"Hırsımı denize haykırdım." dedim.
"Bak bu senin için iyi olmuş. Bunu kendine hobi edin." dedi.
"Olur Su! Kendime hobi edinerim." dedim.
"Mesajlaşalım mı?" diye sordu.
"Neden?" diye sordum. Çok saçmaydı mesajlaşmak.
"Öylesine." dedi.
"Su telefonu kapatalım. Ben zaten geliyorum." dedim.
"Tamam sevgilim. Seni seviyorum." dedi.
Ona bir şey demeden telefonu kapattım. Biraz yüzüne kapatmış gibi oldum.Telefonum çaldı. Elime alıp telefonu baktım. Arayan babamdı. Telefon çalıyordu. Susmak bilmiyordum. Açtım.
"Efendim." dedim.
"Demir eve gelir misin? Sana her şeyi anlatacağım." dedi. Ne anlatacaktı.
"Tamam baba geliyorum." dedim. Telefonu kapattım.
"Sancak konağına gidelim." dedim tekrar taksiciye.
"Tamam beyefendi." dedi.Babam ne diyecekti bana. Ne anlatacak!
Her şeyi demişti. Off sıkıldım bu cevabı olmayan saçma düşüncelerden. Ben kendimi kaybedeceğim. Yeter..Eve gelmiştik. Kapı açıldı. Babam kapıda bekliyordu. Telefonum çaldı. Baktım. Arayan Su idi. Telefonu yüzüne kapattım. Beni bekliyordu. Gidemedim.
"Hoşgeldin." dedi babam. Eli ile çenemi tuttup tokat attığı tarafı kendine göre çevirdi.
"Çok iyi vurmuşsun dimi baba." diyerek kendimce alay ettim. Babam bana vuramazdı aslında boş anıma denk geldi.
"Demir yapma artık. Sana anlatacağım her şeyi. Sonra düşünürsün." dedi.
"Benim yaptığım bişe yok baba sen bana tokat attın. Tamam söylediklerine göre kararımı vereceğim." dedim.
"Tamam." diyerek eli ile belimi tuttu. Beni içeriye sürüklerdi. Onu yaparken bile canımı acıtıyordu.Annem oturma odasında yoktu.
"Annem nerede?" diye sordum.
"Yatırdım. Konuşarak onu biraz yatıştırdım." dedi.
"Tamam." dedim.
Oturma odasına geçtim. Koltuğa oturdum. Babama bakıp;
"Evet benle ne konuşacaksın." dedim.
"Demir bu konu seni ve benim iş hayatımı ilgilendiriyor." dedi.
"İş ve ben ha. Neymiş o konu,?" diye sordum.
"Tamam anlatıyorum." dedi. Ayakta anlatmayı tercih ediyordu.
"Demir Su'nun babası ile yani İdris Acaroğlu ile bir antlaşma imzaladık. İdris Acaroglu anlaşma sonunda parayı alıp kaçtı. Para yüksek bir hisseydi. Hisseleri yarıya böldük." dedi."Baba sen yalnış yapmışsın. Antlaşmayı düzgün yazsaydın." dedim
"Onla alakası yok Demir. Antlaşmayı düzgün yazsaymışım. Adam kaçtı diyorum. Ulaşamıyorum." dedi. Kırmaya başlamıştı.
"Bunun Su ile alakası ne baba?" diye sordu.
"Demir iflas ediyoruz. Onun babası yüzünden biz iflas ediyoruz." dedi. Bağırmıştı. Biz iflas mı ediyorduk? İflasın eşiğindeydik. Koskoca SANCAK Holding iflas ediyordu.
Babam oturdu başını ellerinin arasına aldı. Derin derin düşünmeye başladı. Babam için para önemli bir maddeydi. Para babamın mekanizmasıydı. Onu tamamlayan holdingiydi.
Yukarıya çıktım. Su'yu aradım. Telefon baya çaldı. Açtı. Su'ya;" Baban nerde.?" dedim. Şaşırmıştı. Su; " Bilmiyorum." diye bağırdı. Haklıydı aslında onun ben ekmiştim. Babam çağırmıştı beni. Her şeyi anlatacaktı. Anlattı da.
"Tamam Su." diyerek telefonu yüzüne kapattım. Bana çok kızacaktı.
Evden çıktım.İdris Acaroğlu'nun şirketine gittim. Asistanına; "İdris Acaroğlu nerde.?" Asistanı;" Siz İdris Beyin neyi oluyorsunuz." dedi. Bende; "Damadı." dedim. Asistan;" Hıhh." dedi. Damadı değildim aslında. İdris Bey'in haberi olsaydı su'ya evlenme teklifinden beni öldürüp gömerdi.
Çıktım iş yerinden. Sonra bizim holdinge gittim. Babam ordaydı. Herkeste bir telaş vardı babam neredeyse ağlayacaktı. Bunu babama yapanı bulmak istiyordum.
Babamın yanına gittim. Herkes bir koşuşturma içindeydi. Babamın yanına gelen herkes azarlanıyordu. Babam çok sinirliydi. İş arıyordu. Ama bulamıyordu. Babamın yanına ilerledim. Babam ellerini belinde tutup;
"Bak görüyor musun? Ba-tı-yo-ruz." dedi.
Şok olmuştum. Babam cidden batıyordu. Babam mimardı. Eğer bir iş bulmassa batacaktı. İdris Acaroğlu' nun yaptığı küstahlıktı.
Bir masa bulup oturdum. Bende çabalayacaktım. Babamın batmaması için bende çabalayacaktım.
Elime aldım kalemi. Kağıda iki üç çizik attım. Çizikleri birleştirdim. Ben bu işleri biliyorum. Ama içimden gelmiyor. Üç çizik atıp onları birleştidim. Üçgen bir bina olurdu aslında. Binayı uzattım. 5 cm uzattıktan sonra üçlüyü dörtledim. Üçgen altına kare. Babam beğenirdi bu fikri.
"Napıyorsun?" diyerek babam yanıma geldi.
"Bunu." kollarımı açıp resmi gösterdim.
Babam kağıdı alıp;
"Demir bu müthiş bir yapı. Sen ne kadar başarılısın ve benim haberim yok." dedi.
"Baba çizsem haberin olurdu." dedim.
"Sende haklısın oğlum." dedi.Sonra babam çalışanlara dönüp;
"Bulduk arkadaşlar bulduk. Bir proje için bu çalışmayı yapacağız." diyerek çizdiğim resmi çalışanlara gösterdi.
"Müdürüm bu harika bir çalışma." dedi babamın sekreteri.
"Oğlum çizdi. Ve ben oğlumun yeteneğinden haberim yok." dedi.
"O zaman bir kaç iş için Demir Bey'den yardım alalım dimi arkadaşlar." dedi."Demir Bey isterse tabi." dedi.
"Arkadaşlar ben çok çizmeyi sevmem. Bakmayın bugün batıyoruz. Kurtarmak için iyi fikirler." dedim.
"Peki." dediler.
"Murat bu resmi sen tamamla. Sonra bilgisayarda renklendir. Olsa İnşaata götüreceğim." dedi.
Babamın tek yapması gereken bu işi almasıydı.
Eve geldik. Ben annemin yanına gittim. Babam çalısma odasına gitti. Annem uyuyordu. Onu rahatsız etmek istemiyordum. Odama gittim.
Su benle pek ilgilenmiyordu. Sebebi bendim. Telefon çaldı. Arayan Su idi. Açtım telefonu; " Noldu Su?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNDÜZ - DÜZENLENİYOR -
RandomBeyazın kirlenmesi gibi bir şey onların arasındaki şey, tanımlanamıyor. Ne kadar beyaz çamura batsa siyahtan farkı olmuyordu, yıkandıkça çıkmayan bir lekeye bürünüyordu. Beyaz, ne kadar kirlendikçe onların arasındaki aşk o kadar kirleniyordu ama tut...