GECE GÜNDÜZ 9

116 10 0
                                    

Eve gittim. İçeriye girdiğimde normal sesin voltajından yüksek sesle babam konuşuyordu yine telefonla. Kızmıştı yine. Babamı sinirlendiren kişi kimdi?

Aklımdaki soru işaretlerini kenara bırakıp odama çıkmak için merdivenlere ilerledim.

"Odama çıkıyorum." diyip çıktım. Ben basamaklara ilerlerken babam o arada telefonu kapattı. Bana bir şey demedi. Odama çıkıp telefonumu direk şarja taktım. Dolaptan eşofman takımımı alıp giyindim. Telefonun başına oturduğumda babam aşağıdan çağırdı;

"Demir aşağıya gel oğlum. Seninle bir şeyler konuşmam lazım." dedi. Of ne diyecekti babam. Ben burada rahatken, benim rahatımı neden bozdu? Çok mu önemliydi konu?

"İstemesem de geliyorum. " dedim.
" Mızmızlanma, çok önemli ve sevineceğin bi şey dedi. "

" Of of tamam. " dedim. Telefonu bırakıp aşağıya indim.
Babam; "Otur." dedi. Oturdum. Ve aniden konuya girdi;

"Oğlum seni holdingin başına geçireceğim." dedi. Ben şaşırmıştım. Böyle bir şey benim için şuan imkansızdı. "Baba sen ne dediğinin farkında mısın?" diyerek elimi ona karşı salladım. Babam;

"Holdingin yarı hissesi senin olacak." dedi. Sanki beni hiç dinlemiyordu.

"Baba ben yapamam, holdingi batırırım." dedim. Aslında babamdan daha iyi bakardım ama şuan hazır değilim.
"Benden bu kadar, sen oglumsun benim mal varlığıma sahip olma sırası sende." dedi çıktı. Ben istemiyordum. Mirasçı sıfatımı babam ben 17 yaşındayken gerçekleştiriyordu. İşkolik bir babanın işkolik bir oğlu olmak istemiyordum. Çıkarken masanın üstüne bir kağıt bıraktı. Kalkıp kağıdı elime aldım. Bu kartvizitti. Üstünde babamın avukatının telefon numarası vardı. Sinan Bey'di avukatı. Aradım;

"Merhaba, ben Demir Sancak." dedim. Sinan bey;

"Merhada Demir Bey beni işlemler için mi aradınız eğer öyleyse sizi holdinge bekliyorum." dedi.

"Ben istemiyorum. Henüz hazır değilim. İmzalamasam olmaz mı? " dedim.

"Her şey hazır Demir Bey. Siz kabul etmeyeceğiniz zaman 1 2 gün sonra Holdinge devlet el koyar ve bir daha geri almaya şansınız olmayacak." dedi. Böyle bir şey mi olur?
"Bizim holdingle devletin ne alakası var. " diye sordum.
" Babanız anlaşmayı öyle yaptı. Devletin haberi var. Onlarda sizin cevabınızı bekliyor. " dedi. Babam beni resmen zorunda bırakmış.
" Peki. "dedim. Telefonu kapattım.

Holding benim mi olacaktı? Kendimi hiç hazırda hissetmiyordum. Ben müdür olamazdım.

Holdingle ile ilgili derin derin düşünürken hiç sevmediğim telefon zili araya girdi. Arayan hastanenin sahibi Hakan Özdemir'di. Açtım;

"Buyrun." dedim. Müdür;

Demir Bey'le mi görüşüyorum?" dedi. Ben; "Evet benim." dedim. Sesi telaşlı geliyordu. Kesin Su'ya bi şey olmuştu.

"Demir Bey Su Hanım'ı odasından çıkaramıyoruz. Kendisine bir şey yapabilir mi? Lütfen, hemen buraya gelir misiniz?" dedi. Ben telaşa kapıldım benim aşkım böyle bir şeyi sadece benden ümidi kestiğinde yapardı. Bunu yaptıysa benden ümide kesmişti. "Tamam." diyip bi hışımla aşağıya indim. Çiğdem bu telaşımı maruz görmeyip bana seslendi;
"Efendim nereye böyle?" dedi.
"Acele etmem lazım, lütfen tutma beni." dedim ayakkabılarımı giyinirken. Bir şey demedi. Benim kara kelebeğim kendini odaya kapatmışken ben burada duramazdım.

Herangi bir arabayı durdurdum. Başka türlü hızlı gidemezdim.
"Abi Allah için beni İstanbul Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne beni bırakırmısın. Hayati mesele. " dedim.

GECE GÜNDÜZ - DÜZENLENİYOR -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin