-DÜZENLENDİ-
"Kalk artık, kıyamet kopsa uyanmayacaksın."
Annemin sinirli bir şekilde homurdanmasıyla gözlerimi yavaşça açtım. Uyku mağmurluğundan olsa gerek gözlerimi ilk başta açamasamda gözlerimi ovuşturup gözlerimi açtım.
"Sonunda uyanabildin, kahvaltıyı senin hazırlaman gereken yerde ben hazırladım. Geç kalma sonra baban kızıyor, kızınca ağlayıp zırlıyorsun" dedi ve odamdan çıktı.
Annemin dedikleriyle hızla yatağımdan kalkıp odamdan çıktım. Lavaboya girip işlerimi hallettim ve hızlı adımlarla lavabodan çıkıp mutfağa girdim.
Neyse ki babam henüz gelmemişti. Ocaktan demliği alıp bardaklara çay doldurdum.
Masaya oturup annemi ve babamı beklemeye başladım. Çok geçmeden abim gelip masaya oturdu. Ardından annem ve babam.
Sessizce yemeğimizi yedikten sonra annemin sofrayı toparlamasına yardım ettim. Daha sonra babam işe gitmek için ayaklanınca babamı yolcu ettim.
Babam küçük eczane işletiyordu. Mahallede babamın eczanesiyle birlikte bir tane daha eczane vardı. Faat diğer eczane mahallenin diğer tarafında olduğu için bizim eczaneye gelirlerdi ve satışlar iyi olurdu. Hatta babamın olmadığı zamanlar onun yerinde ben olurdum.
Babam hem ayakkabısını giyiyordu hemde bugün işi olduğunu ve eczaneye benim gitmemi söylüyordu.
"Öğlende gelirsin, gelmeyi unutma ben geç geleceğim" dedi ve gitti. Kapıyı kapatıp odama girdim. Duvarda ki saate baktığımda 10.50 olduğunu gördüm. Eczaneye gitmeme daha vardı en iyisi ders çalışmaktı.
Okul çantamdan kitaplarımı ve kalemlerimi alıp ders çalışma masama yerleştirdim ve ödevlerimi yapmaya başladım.
-
Parmaklarımın ağrıdığını hissedince kalemi bırakıp kitabın kapağını kapattım. Gerçekten çok yorulmuştum.Telefonumu elime alıp saate baktığımda 11.48'di. Telefonu bırakıp ayağa kalktım, dolabımdan tişört ve tayt alıp giydim. Saçımı da at kuyruğu yapıp masadamdan telefonumu aldım ve odamdan çıktım. Anneme eczaneye gideceğime dair haber vermek için mutfağa girdiğimde mutfakta değildi. Oturma odasına girdiğimde hem soğan doğruyordu hemde televizyon izliyordu.
"Anne ben eczaneye gidiyorum babamın işi varmış geç gelecekmiş"
Annem bana bakmadan kafasıyla beni onaylayınca gözlerimi devirip salona yöneldim. Askılıktan hırkamı alıp giydim, telefonumu da hırkamın cebine koyup ayakkabılarımı giydim ve binadan çıktım.
Yaklaşık üç dakikalık yürüyüşün ardından eczaneye gelebilmiştim. Eczanenin kapısını açıp içeri girdim. Babam beni görünce bir şey demeden yanımdan geçip dışarı çıktı. Ona aldırmadan kasa tarafına geçip oturdum.
Normalde eczanelerde maksimum 3-4 kişi çalışırdı fakat babam gerek duymadığı için herhangi birini işe almamıştı.
-
Son müşteride gittikten sonra yorgunluktan kafamı masaya dayadım. Bugün olduğundan da kalabalıktı. Yarın salıydı ve okula gitmem gerekiyordu.Normalde bugün de okul vardı fakat okul tadilatta olduğu için bende dahil kimse gitmemişti.
Kasayı kilitleyip anahtarı da aldıktan sonra ışıkları kapattım. Eczaneden çıkıp kapıyı kilitlemek için anahtarı deliğe sokmuştum ki arkamdan seslerin gelmesiyle arkamı döndüm.
Biri koşarak bana doğru geliyordu, bana yakınlaşınca kim olduğunu anladım. Bu Ata'ydı.
Nefes nefese yanıma gelip soluklanmaya başladı, merakım gittikçe artıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖN YARGI
ChickLitHani derler ya 'İnsanın kaderi doğduğu an çizilir' diye. Her insan gibi Sude'nin de kaderi doğduğu an çizilmişti. Peki nasıl çizilmişti? Kötü. Bir tane olsun güzel anısı olmamıştı,ne mutlu olduğu bir an ne de mutluluktan ağladığı bir an. Evet ağladı...