If me and you all living in the same place
Why do we feel alone? Feel alone?Daniel evine girer girmez duyduğu inleme sesleriyle gözlerini devirdi. Duymamaya çalışarak odasına doğru ilerledi ancak her merdiven çıkışında Tom'un odasından çığlıklar yükseliyordu ve sinirlenmesine engel olamıyordu. Burası onun da eviydi, sürekli birini getirmesine gerek var mıydı gerçekten?
Tom onun geldiğini bile duymamıştı belliydi, zevk aldığını belli eden sesiyle inleyişlerine alışkındı Daniel. En azından üç senede alışmıştı. Odasına girdikten sonra hemen kulaklığını takıp bir şarkı açtı. Üstünü bile değiştiremezdi bu seslerle.
Yatağına uzanıp şarkısını dinlerken bir yandan da telefonundan arkadaşlarıyla mesajlaşmaya başladı. En azından Emma ve Rupert onun aklını dağıtabilirdi diye düşünüyordu. Tom gerçekten aptalın önde gideniydi, ondan ölesiye nefret ediyordu.
Normalde yarın sunumu olduğu için ona hazırlanması gerekirdi ancak bu seslerden hiçbir şey okuyamaz, çalışamazdı. Gerçekten bu kadar azgın birisi miydi? En azından bir gün bile duramıyor muydu? Daniel'ın artık midesi bulanacaktı. İğrenç birisiydi.
Kulaklığındaki son ses müziğe rağmen duyduğu iniltiler de kesilince bittiğini sanıp rahatlayarak kulaklığı çıkarttı ama iki saniye sonra yeniden başlamışlardı. Gözlerini devirdi ve tekrardan üstüne kabanını alarak evden ayrıldı. Kocasının iniltilerini dinlemek istemiyordu.
Evet, Tom onun kocasıydı. Üç senedir evlilerdi ancak birbirlerini biraz bile olsun tanımıyorlardı. Tanıma gereği de duymuyorlardı. İkisi de birbirinden nefret ediyordu. Aynı evde iki yabancılardı. Öylesine takılıyorlardı. Üç senede bir kez bile olsun birlikte kahvaltı etmemişlerdi. En uzun konuşmaları yirmi kelime falan olmuştu, onda da markete alışverişe gitmişlerdi.
Odaları ayrıydı, buzdolabına yiyeceklerini bile ayrı yerleştirirlerdi. Banyoları ayrıydı, koltukları ayrıydı. Aynı onlar gibiydi. Koskoca ev ve iki yabancı vardı. Yine de bunları ikisi de umursamıyordu. Çıkar evliliği yapmışlardı, ikisi de zengindi ve aileleri de zengin birisiyle evlenmelerini istiyordu. Onlar da evlenmişler, sonra da birbirlerinin yüzlerine bile bakmamışlardı. Daniel da Tom da evlendikten sonra koydukları kuralları hatırlıyordu.
1) Birbirimizin hayatına karışmayacağız.
2) İstediğimiz kişiyle görüşebiliriz.
3) İstediğimiz saatte eve gelip istediğimizi yapabiliriz.
4) Temizliği ortak yaparız, market alışverişini de. Acıkan yemek yapar yer veya dışarıdan söyler. Diğerini ilgilendirmez.
5) Konuşmak için zorunlu hissetmemize gerek yok.
İstediklerini yapabilme kısmını Tom biraz abartmıştı. Yine de Daniel bir şey diyemiyordu çünkü onlar bırakın sevişmeyi, ellerini birbirine değdirmemişti bile. İstediğini yapabilirdi, otuz yaşında adamdı.
Rupert'ın evinin önüne gelip zile bastığı an kapı açılınca arkadaşına keyifsizce gülümsedi. Arkadaşı onun bu haline alışmıştı. Ona sarılıp içeri geçtiklerinde bir içki doldurup Daniel'a uzattı. "Sorun o mu yine?"
"Evet, muhteşem kocam yine birileriyle sevişiyordu ve ben seslerini dinlemek istemedim." Daniel göz devirip konuştuktan sonra elindeki içkiyi kafasına dikince Rupert gülmemek için zor durarak ona baktı. "Adam sex bağımlısı falan mı acaba?" diye sorunca Daniel kendine yeni bir tane daha doldururken omuz silkti. "Ne bileyim, neyse ne."
"Konuşsanıza oğlum eve birini almayalım diye. Sen bu aptal adamı dinlemek zorunda mısın?" Rupert ciddi bir şekilde konuşunca Daniel omuz silkti. "Ben de bazen getiriyorum, ona ne diyebilirim ki? Onun odası ayrı benim odam ayrı. Beni ilgilendirmez."
"Umarım sizin gibi evliliğim olur. Harika bir ilişkiniz var gerçekten." Rupert gülerek konuşunca Daniel iç çekti. "Ne demezsin, bayılıyoruz birbirimize." derken öyle bir abartıyla söylemişti ki arkadaşı daha da gülmeye başladı. "Boşanmıyorsunuz da ben sizi anlamıyorum."
"Boşanmak istesek onu bile konuşmayız biz. Adamın dili yok resmen. Konuştuğumuz tek şey ben geldim, uyuyorum, marketteyim bir şey lazım mı falan. Bir kere olsun nasıl olduğumuzu sormadık birbirimize. Başkalarıyla sevişmekten başka yaptığı hiçbir şey yok."
"Yani hiç karışmayacaksınız birbirinize öyle mi?
"Hayır karışmayacağız. Dedim ya beni ilgilendirmez, o da bazen benim seslerimi dinlemek zorunda kalıyor veya benim gibi çıkıp gidiyordur bilmiyorum."
Daniel ciddi bir şekilde konuştuktan sonra başını koltuğa yasladı, içkinin etkisi yavaş yavaş bedeninde etki göstermeye başlamıştı. Yavaş yavaş uykusu geliyordu, aklı karışıyordu. Yine de evine gitmeliydi.
"Kal bugün burada o zaman." Rupert arkadaşının sarhoş olduğunu anlayıp konuşunca Daniel olumsuz anlamda kafasını salladı. "Hayır eve gitmem lazım, yarın sunumum var ben neyime güvenip içtim bilmiyorum."
"Deseydin ya aptal! Ben de sana içki veriyorum eve gelir gelmez." Rupert kızınca Daniel umursamadığını belli edecek şekilde elini salladı. "Umurumda bile değil. Sonuçta beni kovsalar da param var değil mi? Her şeyi halledebilirim."
Para, hayatta tek önemli olan şey insanlar için paraydı. Para yüzünden onu asla sevmeyecek bir adamla aynı evde yaşıyordu. O adamla evlenmişti. Peki sevgi ne olacaktı? Kimse onu sevmedikten sonra para içinde yüzse ne anlamı vardı ki? Yalnızdı.
Ailesi onu parası için hiç sevmediği biriyle evlendirebilecek kadar acizdi. Bir tek iki arkadaşı vardı o kadar. Aşkın ne olduğunu bile bilmiyordu, hiçbir zaman aşık olamayacakmış gibi hissediyordu. Kimse onu sevmez sanıyordu. Kim olduğunu, nelerden hoşlandığını kendisi bile tam anlamıyordu.
Rupert ile biraz daha oturduktan sonra taksi çağırıp evine gelmişti. Arabasını kullanabilecek durumda değildi. Kapıyı açar açmaz mutfak tezgahına yaslanmış kahvesini içen Tom'u gördü. Demek işi bitmişti. Yine de çok önceden bitmiş olamazdı, üstü çıplaktı. Ondan nefret etse de güzel bir vücudu vardı, inkar edemezdi.
Tom açılan kapı sesiyle Daniel'a doğru dönünce Daniel üstündekileri vestiyere astı. "Yeni mi geldin?" sorusunu duyunca da göz devirdi. Eve şimdi girdiğine göre ne zaman gelmiş olabilirdi? "Evet." diye cevaplayıp uzatmadan odasına çıkacakken Tom "İyi." deyince göz devirip ona döndü.
Normalde olsa onunla tek kelime konuşmazdı ancak alkolün etkisiyle gereksiz sinirleniyordu. "Aslında az önce de gelmiştim." dediğinde Tom kahvesini içerken şaşkınca kaşlarını kaldırıp ona baktı. Sonra elindeki bardağı tezgaha koyup onun sinirlenişini inceledi. Tom Daniel'ın sandığının aksine aptal birisi değildi, çok zeki birisiydi. Onun sarhoş olduğunu da daha önceden gelip rahatsız olarak çıktığını da anlayabilmişti.
"Öyle mi? Duymamışım." diye umursamıyormuş gibi davranınca Daniel kahkaha attı. "Normal değil mi duymaman? Ben bile eve girişimi duyamadım sayende." Sinirden mavi gözleri parlıyordu, şu an kocası Tom'un gözüne çok çekici gelmişti. Sarhoş halini ilk kez görüyordu. "Sarhoş musun sen?"
"Değilim." Daniel sinirle dişlerini sıkarak konuşunca Tom göz devirdi. "Belli oluyor, düşeceksin şimdi." gözleriyle merdivenin basamağını gösterince Daniel kayıyordu ki bir anda tutundu. Tom da ona doğru gidecekti ama Daniel toparlanınca durmuştu.
"Benim yarın sunumum var, daha fazla ses çıkartmazsın herhalde. Odama gidiyorum." Daniel sinirle konuşup hızla merdivenden çıkınca Tom onun arkasından bakıp önüne döndü. Tekrardan kahvesini içmeye başladı. Az önce ilk kez uzun bir konuşma gerçekleştirmişlerdi. Bu kendisini şaşırtmıştı açıkcası, bazen Daniel'ın ses tonunu bile unutuyordu. Demek ki konuşması için sarhoş olması gerekiyordu.
Onu hiç tanımıyordu, sarhoş olduğunda daha sinirli olduğunu yeni öğrenmişti. Normalde de çok umursamaz ve sinirli birisiydi. Bu bazen Tom'u güldürüyordu. Sürekli Tom'u azarlaması çok garipti. Biraz daha mutfakta oyalanıp odasına çıktı. Kendisinin de bir görüşmesi vardı. Bir süre de onunla ilgilendikten sonra laptopunu kapattı.
Onunla aynı anda Daniel da daha fazla çalışamayacağını anlamış laptopunu kapatmıştı. Bir süre sonra ikisi de ayrı odalarda, iki yabancı olarak uyuyakalmıştı, üç senedir olduğu gibi.
Siz aptalsınız bu arada
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞 | 𝐅𝐞𝐥𝐭𝐜𝐥𝐢𝐟𝐟𝐞
FanfictionÜç senedir evlilerdi ancak birbirlerini biraz bile olsun tanımıyorlardı. Tanıma gereği de duymuyorlardı. İkisi de birbirinden nefret ediyordu. Aynı evde iki yabancılardı. | More - 5 Second Of Summer |