13

3.1K 169 35
                                    

And all the things that we dream about
They don't mean what they did before

"Peki tamam ben halledeceğim hepsini." Daniel karşısındaki adama gülümsedikten sonra konuşunca adam "Pekala, görüşürüz Bay Felton." deyip odadan çıktı.

Daniel da koltuğunda arkasına yaslanıp derin bir nefes almaya çalıştı. Şu sıralar çok kötüydü, Tom'un babası ile kendi babasının ortaklıkları fena bir durumdaydı. Babalarının sorunları da Tom ve Daniel'a kaldığından üzerlerinde hiç olmadığı kadar yük vardı.

Sabaha kadar çalışıp duruyorlar, birbirlerine vakit bile ayıramıyorlardı. Sadece akşam uyumadan biraz konuşabiliyorlardı. Günün en sevdikleri zamanı o dakikalardı.

Babaları sinirden işleri boşlamıştı, Daniel babasını arayıp konuşamıyordu çünkü aralarındaki ilişki sıfırdı. Daniel eğer arayıp laf etseydi, babası mümkünmüş gibi ondan daha fazla nefret ederdi ve o bunu kaldırabilecek halde değildi.

Tom ise bugün babasıyla yemeğe çıkmıştı, onların arasının iyi olması Daniel'ı sevindiriyordu. Telefonu çaldığında Tom'un aradığını görüp gülümsedi, şimdi az da olsa yorgunluğu geçmişti. "Selam." diye fısıldayınca Tom da "Selam." dedi. "Sesin yorgun geliyor."

"Yorgunum zaten." Daniel gözlerini kapatıp konuştuğunda Tom'un gülüşünü duyup gülümsedi. "Ben şimdi gelip seni alacağım, yorgunluğun kalmayacak."

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten. İş yerine çok yakınım beş dakikaya orada olurum." Tom arabanın camından yola bakıp ciddi bir şekilde konuşunca Daniel sonunda onunla vakit geçirebilecek olmanın sevinciyle ayaklandı. Telefonu kapattıkları gibi masasını toparlayıp üzerine kabanını aldı.

Bu sırada odasının kapısı da açılmış, mavi gözleri eşinin güzel mavi gözleriyle buluşmuştu. Tom hızlı adımlarla ona doğru gelip sarılınca Daniel da özlemle kollarını onun beline sardı. Tek istediği tüm gün böyle kalmaktı.

"Seni çok özledim." Tom, eşinin boynuna birkaç öpücük kondururken konuşunca Daniel eğildiği için yüzünün dibinde olan eşine gülümsedi. "Ben de seni çok özledim."

Sonra bir kolunu Tom'un belinden çekip eşinin yüzünü okşamaya başladı. "Nasıl geçti? Babanla görüştüğün için mutlu oldun değil mi?" diye ilgiyle sorunca Tom hafifçe başını yan çevirerek onun avuç içine bir öpücük bıraktı. "Evet." diye itiraf etti, Daniel'a asla yalan söylemiyordu. "Annemin aksine onun benimle ilgilenmesi beni mutlu ediyor."

Daniel'ın gülümsediğini görünce "Yine de senin benimle ilgilenmen kadar mutlu etmedi." demesiyle Daniel kahkaha attı. "Hiç iyi bir yalancı değilsin."

"Öyleyimdir aslında ama sana söyleyemiyorum." Tom yakınır gibi konuşunca Daniel onun çenesine bir öpücük kondurdu. Sonra da beraber odadan çıkıp aşağı doğru ilerlemeye başladılar.

Aşağı inmeden Tom, önceden Daniel'a çekici dediği için kavga ettiği adamı görünce Daniel'ı biraz daha kendine çekmiş yanağından öpmüştü. Daniel ise ne olduğunu bile anlamamıştı ancak sorun etmemişti. Tom onu öptüğü sürece hiçbir problem yoktu.

"Nereye gideceğiz?" Daniel arabaya biner binmez sorunca Tom "Gidince görürsün." deyip göz kırptı. Daniel da onun haline gülümsedi. Sarı saçlarıyla, koyu yeşil boğazlı kazağı ve siyah kabanıyla muhteşem görünüyordu. Her geçen gün ona daha fazla aşık olması mümkün müydü bilmiyordu ama her geçen saniye, bir öncekinden daha çok sevdiği kesindi.

𝐌𝐨𝐫𝐞 | 𝐅𝐞𝐥𝐭𝐜𝐥𝐢𝐟𝐟𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin