'Cause lately we've been living in different nations
Enemy lines are drawn, lines are drawn"Selam!" Daniel kapıdan girer girmez mutfakta oturan Tom'un selam vermesiyle gülümsedi, üstündekileri çıkartıp vestiyere astı. "Selam, benden önce gelmişsin." dediğinde Tom iç çekti. "Evet, çok sıkıldım şirkette."
"Ben de çok sıkıldım bugün." Daniel yakınarak konuştuktan sonra mutfağa girip su içti. Sonra Tom'un kendisine de ayırdığı kahveyi bir bardağa doldurup onun karşısına oturdu. "Bugün annemle konuştum." diye söze girince Tom merakla ona baktı. "Ne konuştun?"
"Şu aramızın kötü olduğunu düşünmelerini. Ufak bir tartışma yaşamıştık ama şimdi iyiyiz dedim." deyip masumca gülümseyince Tom da gülümsedi. "Sen, ben ve ufak bir tartışma öyle mi?" diye sorunca Daniel omuz silkti. "Evet. Sen, ben ve ufak bir tartışma."
"İnandı mı bari?" Tom'un sorusunu da kahvesinden içip hafifçe başını sallayarak onayladı. "Evet inandı. Arada olur böyle şeyler falan dedi." deyip hafifçe gülümseyince Tom onun yüzüne düşen saçları geriye doğru ittirdi. "Annenle aran daha iyi sanki."
"Evet annemle nadir de olsa gerçek bir anne oğul ilişkimiz olabiliyor." Daniel ciddi bir şekilde konuştuktan sonra gözlerini kahvesine çevirip yutkundu. "Benim sorunum hep babamlaydı yani." deyip burukça gülümseyince Tom "Neden?" diye sordu.
"Sevmiyor beni. Hatta nefret ediyor benden."
"Senin gibi birinden nefret etmek için deli olmak lazım." Tom'un söyledikleriyle gözlerini onun mavi gözleriyle buluşturup gülmeye başladı. "Öyledir belki."
"Ben onunla ilk tanıştığımda çok çekinmiştim, bence öyleydi." diye itiraf etti Tom, Daniel gülecek gibi olunca da "Gülme!" diye çıkıştı. "Gerçekten çok tuhaf bir adamdı."
Daniel onun söylediklerine güldükten sonra "Öyledir." dedi, geçmişi ve babası aklına geldikçe morali bozulurdu, şimdi olduğu gibi. Yine de dışarı yansıtmadı. Tom ise anlamıştı, yansıtmasına gerek yoktu, kendisinden biliyordu. Güzel gözlerinde birkaç saniye de olsa hüzünü görebilmişti.
"Anlatmak istersen iyi bir dinleyiciyimdir." deyince Daniel gülümsedi. "Yani ne anlatmalıyım ki?" diye mırıldanınca Tom elini onun ince elinin üstüne koydu. "Seni en çok ne üzüyorsa onu."
Daniel ilk ellerine bakıp sonra Tom'a baktı, ciddiydi. Gerçekten onu dinlemek istiyordu. Bu da onu biraz heyecanlandırdı, normalde bunları kimseye anlatmazdı. Hatta arkadaşları bile her şeyi bilmiyordu ancak Tom'a güvenebilir gibi hissediyordu. Tom ona babasının veremediği güveni verebilir.
"Annem hamile kaldığında babam istememiş beni." diye başladı. "Annem de her konuda onu dinler normalde ancak beni çok istemiş, öyle demişti. Ben doğduktan sonra da hep onu dinlemeye başladı. Babam ne derse onu yapardı, beni sevmemesi gerektiğini söylerse sevmezdi. Bu da benim sinirimi bozardı çoğu zaman, benim babamın sinirini bozduğum gibi. Her fırsatta beni istemediğini belli ediyordu. Annem iki dakika benimle ilgilense bırak ne seviyorsun diye kızardı, annemin de benimle çok ilgilenmeye fırsatı olmadı anlayacağın." dedikten sonra dolu gözlerini onun gözlerinden çekti, başını aşağı eğdi.
"Sakın, gözyaşlarını saklama lütfen." Tom onun çenesinden tutup hafifçe kaldırarak kendisine bakmasını sağlayınca da gözlerinden akmak için çırpınan yaşlara izin verdi. Tom ona ilgi meraklısı dediği için ölmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞 | 𝐅𝐞𝐥𝐭𝐜𝐥𝐢𝐟𝐟𝐞
FanfictionÜç senedir evlilerdi ancak birbirlerini biraz bile olsun tanımıyorlardı. Tanıma gereği de duymuyorlardı. İkisi de birbirinden nefret ediyordu. Aynı evde iki yabancılardı. | More - 5 Second Of Summer |