şafağı bekleyen sokaklar

106 16 202
                                    

Yavaş yavaş bulutların arkasına sığınan Güneş, bir kez daha ışığını yeryüzünden sakınıp dinlenmeye çekildiğinde rüzgâr usul usul esmiş, saniye saniye hızlanmıştı. Getirdiği havanın içine sıkışmış tozlar, bugün eşlik edecekleri siyah saç tellerine sıkı sıkı yapışmış, küçük kameralar gibi saklanıp bu hikâyenin esas kızının soluk bakışlarını takip etmeye başlamıştı. Hikâye elimizi uzatsak tutabileceğimiz kadar içimizden, parmaklarımıza dolansa dokunduğu yerleri kesip geçecek kadar zehirdendi.

Rotada bir sokak vardı. İnsanların büyük bir olay olmadığı müddetçe dikkat kesilmeyeceği, düz, gri kaldırım taşları olan bir sokak.

Mavi, içleri kıpkırmızı olmuş kahverengi gözlerini insanlardan sakınarak düşük omzundan düşen çantayı sertçe çekiştirdi ve hızlı adımlarla sokağı aşmaya devam etti. Algıları çevresine neredeyse kapalı, refleksleri ve düşünceleri fazlasıyla saldırgandı. Omzunda biten siyah saçları dağınık bir şekilde salınmış duruyordu.

Bir adım attı, bir adım daha. Üstüne bastığı kaldırımın kenarında, taşların arasındaki topraktan filizlenmiş, isminin rengini taşıyan küçük bir çiçek açmıştı ama Mavi yalnızca önüne bakıyor, gitmek istediği yere bir an önce varmak için adımlarını hızlandırıyordu. İnsanların düz diye var saydığı bir sokağa tezat düşecek olan saklı bir köşede açmış çiçek geride kaldığında, sağ tarafındaki bahçe parmaklıklarından sarkan ağaç dalları önüne çıkıp mevsimlik meyveleri önüne sundu.

Genç kız, gözünün önünü bile doğru dürüst göremediği için yüzüne çarpan bu dallar karşısında ince kaşlarını çatıp huysuzca homurdandı ve bir adım geriye gidip hızlıca yolunu değiştirdi. Şu an hafızasını gezen şeride kulak verecek kadar sakin ve kendinde olsaydı, belki çocukken annesinin her akşam onun için kestiği portakalları anımsar, kalbinde yok olmaya yüz tutmuş çocukluğunun hatrına gülümseyerek o portakal ağacının kokusunu içine çekerdi. Tüm bu ihtimallerin yanında Mavi, bunu yapamayacak kadar kendinden uzaktı.

Haftalar önce bir boşluğa savrulmuş, elini kendi eline atmayı ilk denemesinde beceremeyip onu çok daha tehlikeli boşluklara savuracak bir kurtarıcıya uzanmıştı. Bağımlılık onu her geçen gün daha da bitiriyor, zihnindeki karanlığın derecesini zehri içine her çektiğinde daha da arttırıyor, sıcaklığını unuttuğu güneşi gözleri söndükçe daha çok bulutların arkasına saklıyordu.

Karanlık, Mavi'yi çektikçe çekiyordu ve güneşlerine bir daha kavuşamayacağını sanacak kadar umutsuz düşmüş bir genç için, siyah gittikçe daha çok kucaklanası bir hâle geliyordu. Öyle ki Mavi, gök ışıl ışılken bile yaşamdan uzaklaşıyor, zihnine çöreklenip tuğlalarını yalnızlıktan doğuran mahzenine daha çok siniyordu. Siyaha sarıldıkça karanlığa karışıyor, farkında olmadan, ondan uzaklaşan güneşinin önüne bir bulut seti de o çekiyordu.

Bu, bir boşluktan kurtulmak isterken içindeki dalların görünmez olduğu yüzlerce boşluğun içinde kaybolmaktan farksızdı. Oysaki Mavi her genç gibi o güneşin kendisi olup kendini o karanlıktan çıkaracak kadar güçlü, etrafındaki siyah tuğlaları tek bir kahkahasıyla delip geçebilecek kadar güzel, çocukken dallarından inmediği portakal ağaçlarına sarılacak kadar kendine bağlı olabilirdi. Hiçbir boşluğun şifası korkunç bir kara delik, hiçbir sorunun çözümü uyuşturucu olamazdı.

Dakikalar geçtikçe saldırganlaşıyor, adımlarını daha hızlı atıyordu. Öyle ki yanından geçen bir kadın onun bu halinden ürküp çocuğunu kendine doğru çekiştirmişti. Mavi, etrafındaki hiçbir güzelliği göremediği gibi canını sıkan hiçbir detayı da göremiyordu. Bu illete bulaşmasının, o ortama girmesinin sebebi de buydu zaten. Hissizleşmek. Hayattan uzaklaşmak. Her şeye kör olmak. İhtiyaç duyduğu şey buydu, öyle düşünüyordu.
 
Mavi'nin mor fularının rengini kanatlarında taşıyan bir kelebek, uçuş uçuş gelip kızın önce omzuna, ardından burnunun ucuna konduğunda Mavi, geçen sene kelebekleri uğruna defalarca araştırma yapacak kadar sevdiğini hatırlamaya yeltenmedi bile. Elinin tersiyle burnuna vurup kelebeği farkında olmadan, umursamazca incitti ve tek kanadının büzülmesini, ardından küçük ve zayıf bedeninin yere düşmesine sebep oldu.

Kırmızı Elbiseli Kız'ın HikâyeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin