"We were both young when I first saw you"
"I close my eyes and the flashback starts:"
"I'm standing there on a balcony in summer air."
" See the lights, see the party, the ball gowns. "
"See you make your way through the crowdAnd say hello;"
" little did I know"
Elimden telefonun düştüğünü, ekrandaki habere bakarken kalbimin bu zamana kadar hiç bu kadar çarpmadığını hatırlıyordum. O ekrandaki kadın Cedi'ye vantuzlar gibi sarılıyordu.
Eğer bu durumda komiklik yapacak bir halim olsaydı Barış Murat Yağcı'nın Nisa'yı öpmesi gibi derdim.
Fakat bu hem komik değildi, hem de o kişi benim sevgilimdi.
Ayrıca da artık karnımdaki minik bezelyenin de babası oluyordu sanırım.
"Lütfen bana bunu yapmamış olsun Ezgi, yalvarırım. Bunu kaldıramam ben." üzüntümü nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum ve böyle durumlarda yaptığım en iyi şeyi yaptım.
Olduğum yere çöküp dizlerime sarılarak ağlamaya başladım.
Kafamda birbirlerine sarıldıkları görüntü, sevgili altyazıları dönüp duruyordu.
Kendimi hala Cedi'nin böyle bir şey yapabileceğine inandıramıyorum.
O sırada yere düşen telefonum çalmaya başladı, emekleye emekleye telefona uzandım ve kimin aradığına baktım.
Cedi arıyordu.
Telefonu açtım ve sadece sustum, bana yapacağı açıklamayı bekledim.
"Çıkan haberlere inanmıyorsun değil mi?"
Sesi çok yumuşaktı, sanki her söylediğinde bir yanlış olacakmış gibi dikkatli ve yavaş konuşuyordu.
Zorlukla ağzımı açtım "İnanamıyorum, inanmak istemiyorum."
"İnanmaman gerekiyor zaten, ben sana asla böyle bir şey yapmam." dediğinde ona söylemem gereken çok önemli bir şey olduğunun farkındaydım.
"Buraya dönmen gerekiyor Cedi." dediğimde sanki alttan alttan sırıtıyormuş gibi hissediyordum.
"Türkiye'ye gelmek ister misin?"
Düşünmeliydim fakat ailemi, arkadaşlarımı görmek beni biraz da olsun rahatlatabilirdi. İçimde hala bir kuşku vardı ve Cedi'ye inanıp onu da orada yalnız bırakmak istemiyordum.
"Olur, yarın ilk uçakla gelirim."
"Sayın yolcu- Tamam güzelim benim şimdi kapatmam gerekiyor. Ben seni havalimanından alacağım."
"Sen havalimanında mıs-" diyemeden telefon kapanmıştı. Hala emindim ki bir şeyler karıştırıyordu. Neler karıştırdığını görecek ve öyle ona bir daha güvenip güvenmeyecektim.
Hızlıca gidip bavulumu topladım ve en yakınından sabah 5.30'a bilet aldım.
Karnımdaki bezelyeyle konuşsam çok mu tuhaf olurdu? Bence olmazdı sonuçta annesiydim neden olmasındı ki?
"Merhaba bezelye, sana ilk olarak şunu söylemek isterim ki kız olsan bile boyun en az 1.85 olacak. İkinci olarak da ben senin annen, Duru Yılmazer. Büyüyünce Duru Osman olacağım inşallah ama senin böyle bir derdin yok çünkü her şekilde soyadın Osman olarak dünyaya geleceksin. Cinsiyetini bilmediğim için şu anlık sana Bezelye Osman diyeceğim. Umarım anneannen hanım bacaklarımı kırmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lottery | Cedi Osman
Teen FictionPs: Küfürlü içerik vardır. Bu konuda hassas olanların dikkatine tüm hakları götümde saklıdır/2019