"Battı balık yan going"

335 25 30
                                    




"Bu böyle olmaz doktora gidiyoruz." dedi ve Ezgi beni çekiştire çekiştire arka kapıdan çıkarıp en yakın sağlık merkezine götürdü. "Kan tahlili vermen gerekiyor." 

KAN TAHLİLİ.

BEN?

HAHAHAH ÇOK GÜZEL ŞAKA

"Ben kan vereceğim?"

"Evet Duru, amma uzattın."

"O iğne benim vücuduma girecek yani?"

"Eveeeeet."

"Rüyanda görürsün." dedikten sonra Ezgi'nin üstüme atlaması ve hemşirenin koluma lastik bağlamaya gerek bile duymadan kanımı alması bana 5 dakikalık bir sinir krizi geçirtmişti. 

Hemşire "Tahlilinizi yaptık, sonuçları 2 gün içinde size ulaştıracağız." dedikten sonra tekrar arka kapıdan tıpış tıpış girerek eve çıkmıştık. Eşyalarımı alıp aşağıya indim.

 Cedi yol boyunca ne yaptığımız sormuştu fakat cevap verme tenezzülünde bile bulunmamıştım. Nasıl bir tepki vereceğini az çok tahmin edebiliyordum.

Üstüme Cedi'nin NBA tişörtlerinden birini giyip altıma kısa bi şort çekip merdivenlerden indim.

Cedi, Binela teyzenin yaptığı böreklerden ısıtıyordu. Ben ise çay koymaya karar vermiştim. O sırada Cedi gelip arkadan belime sarıldı. "Duru'm."

"Bana söylemek istemediğinden emin misin?" dediğinde belimdeki ellerini tutarak arkama döndüm. Sanırım artık bundan kaçamayacaktım ve açıklama yapmam gerekiyordu. Aramızda bilinmemezlikler kalsın istemiyordum çünkü bu daha büyük problemlere yol açmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu.

"Pekâla, yemek yerken anlatayım. Ne dersin?" Ellerimi yanaklarına koyup dudağına küçücük bir öpücük kondurdum. "Sen nasıl istersen." diyip börekleri fırından çıkarmaya gitti.

Ne kadarda hamağrat bir erkek bey.

Bende çayları koyup masaya geçtim. Karşımda bu kadar yakışıklı bir çocuk varken "hamile değilim" demek koymuyordu değil. Böyle bir soyun kesinlikle devam etmesi gerekiyordu.

Masaya oturduğumuzda sevmediğim bir sessizlik vardı. "Eee, anlatmayacak mısın güzelim?"

"Pekala." diyip yerimde doğruldum. Şu an aşırı derecede gergindim.

"Midem falan bulanmaya başlayınca Ezgi hamile olduğumdan şüphelenmiş. Bana test yaptırdı." dediğimde gözlerindeki parlamayı görebiliyordum. Sevinmiş miydi? "Ama değilmişim, tek çizgi çıktı." dememle gözlerindeki ışıltının tekrar yok olması bir oldu.

"Yani hamile değilsin?" diye sorduğunda olumsuz anlamda başım salladım. "Üzülme, eğer hamile olsaydın emin ol çok mutlu olurdum. Ama daha önümüzde çok vakit var."

Elini omzuma uzattı. "Merak etme güzelim, onun da zamanı gelecek." dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım. Şu an biraz duygusal bir an yaşıyorduk. Beni yanına çekip dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Yarın Türkiye'ye gitmem gerekiyor." Kafamı kaldırıp gözlerimi ona diktim.

"Ne yapacaksın Türkiye'de?" dediğimde pek memnun değilmiş gibi nefes verdi.

"Çeşme'de bazı işlerim var onları halletmem gerekiyor."

"Ne gibi işler bunlar?"

"Eski arkadaşlarımla buluşup yemek falan yiyeceğiz. Çok önemli değil anlayacağın."

"İzmir'e gitmişken bende gelseydim?"

"Gerek yok güzelim zaten bende 2 gün anca kalıp geri döneceğim. Hem biz yokken Börek ne yapacak değil mi?"

Lottery | Cedi OsmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin