''İlk öncelikle buraya gelmemi sağladığınız, beni seçtiğiniz için çok teşekkür ederim. Elimden geldiğince takımıma katkıda bulunacağım. Buraya gelmeden önce sözler verdim, verdiğim bütün sözleri, yeminleri tutmayı umut ediyorum. Açıkçası takım arkadaşlarım ile düzgün bir şekilde tanışamadık, ama iyi geçinip güçlü bir takım olacağımızı hissediyorum."
Konuşmam bittiğinde karşı takıma göz gezdirdim. Acun bey benden sonra bir kaç kişiyede söz hakkı verdikten sonra avantaj oyununa bir kadın ve bir erkeğin çıkacağını söyledi.
Avantaj oyununa kimlerin çıkacağını tartışırken Hanzade'nin öne çıkmasıyla ona baktım.
''Arkadaşlar ben çıkabilirim, kendime çok güveniyorum.''
Oyuna gelmeden önce parkur provası yaptığımızda atışlara Hanzade'nin en son geldiğini buradaki herkes biliyordu ama kimse sesini çıkartmadan onu onaylamıştı. Bir adım öne çıktığımda Poyrazında benimle birlikte öne çıkması ile onun konuşmasına fırsat vermeden, ellerimi belime koyup konuşmaya başladım.
''Parkur provasında herkesten sonra geldin Hanzade, yavaş gelmen onlara puan vermen için yerinde bir sebep. Tabii ki takımımız kaybetmeyi göze alıyorsa seni çıkartabilir. Ama ben kendime güveniyorum. Provada atışlara çoğu kızdan önce gelmiştim.''
Hanzade ağzının içinde homurdanıp geriye çekilirken gözlerim Poyraza kaydı. Yanıma geldi. ''Ayşe haklı avantaj oyununu kaybedemeyiz. Ayşe'nin çıkması en iyisi.''
''Tamam Poyraz sen öyle diyorsan öyle olsun, erkeklerden kim çıkıyor?''
Emin -büyük bir ihtimalle- Hanzade'nin dediklerine katıldığı için biraz öne çıktı. ''Bence Poyraz çıksın, provada çok iyi gelmişti.''
Emin'in dediğine katıldığımı belli etmek için başımı salladım.
2-3 dakika sonra Acun bey kimlerin çıkacağını sordu. Poyraz ve ben elimizi kaldırıp bir adım öne çıktık. Ünlülerden ismail ve merve çıkıyordu.
''Gönüllülerden Poyraz ve Ayşe, ünlülerden İsmail ve Merve avantaj oyununa çıkıyor.''
İlk merve ve ben koşacaktık parkurun sonuna geldiğimizde bayrağı kaldırıp erkeklerin koşmasını sağlayacaktık. Ne yapıp edip merve'den önce gelmem gerekiyor. Avantajı almamız bizim için çok iyi olacaktı.
Poyraz ile parkurun başına yürürken ne yapıp ne yapmamam gerektiğini anlatıyordu.
''Acele etmeden gel tamam mı? Sana güveniyorum. Sakın risk alma, sakatlanabilirsin. Parkurun sonuna geldiğin an tek hedefin bayrağı kaldırmak olsun. Sen önde geldiğin için atışları sen yapıyorsun zaten.''
Başımı sallayıp gülümsedim. Bakışları gülümsememde takılı kalınca yutkunup önüne döndü. Bende bakışlarımı kaçırıp önüme döndüm.
Parkurun başına geldiğimizde merve ile tokalaşıp yerime geçtim. Poyraz kulağıma doğru eğilip konuşurken bende parkurun neden bu kadar uzun olduğunu düşünüyordum.
''Dediklerimi sakın unutma risk alıp sakatlanma, sona geldiğinde tek hedefin bayrak olsun.''
Göz kırpıp geri çekilirken, ben göz kırpmasında kalmıştım.
Düdük çaldığı an koşmaya başladım. Nasıl merveden önce gelip bayrağı kaldırdığımı bilmiyorum, herşey çok hızlı gelişmişti.
Bayrağı kaldırmamla Poyraz koşmaya başlamıştı bile, bench'ten Poyraza verdikleri desteği duyup bende bağırmaya başladım.
''Haydi Poyraz sen yaparsın!''
Poyrazın İsmail'i geçtiğini görünce daha fazla bağırdım.
''Öndesin Poyraz! Biraz daha hızlan!''
Poyraz'ın Ismail'den önce gelip elime vurmasıyla atışlara başladım.
Üç tane halkayı demir çubuklara atmamız gerekiyordu. İlk iki halkayı peşpeşe attım. Üçüncü halkayı'da attığımda sayıyı almıştım. Bench'e gidip herkesle el çarpıştım.
Yanıma gelen Poyraza bakıp elimi uzattım. Elimi es geçip bana sarılınca elim havada kaldı kendimi toparlayıp bende kollarımı ona sardım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Merhaba canlarım! ilk kitabımın ilk bölümü böyle oldu. Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir. Oy vermeyi ve düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayınn🍬
