one

130 7 14
                                    

-Kendi eşyalarını kendisi taşıyabilir, bırakın lütfen.

  Bayan Chae sert bir tonda çalışanı uyarmıştı. Çalışan itiraz edecek gibi olunca sert bakışlarını üzerinde gezdirmişti, kafasıyla selam verip hızla uzaklaşmıştı. Küçük Hyungwon da, bir neredeyse kendisi ile aynı boyda olan koliye bir de annesine bakıyordu.

-Bu evin beyefendisi de olsan da kendi işlerini kendin yapmayı öğrenmelisin. Eşyalarını düzenli bir şekilde odana yerleştir. Kontrole gelicem.

  Hyungwon annesine anladığını belirtecek şekilde kafasını sallamıştı. Bayan Chae memnun olmamış olacaktı ki sertçe konuştu.

-Sana bir şey söylediğimde bana konuşarak cevap vermelisin Hyungwon!

-Tamam anne.

-Ha şöyle, hadi oyalanma.

  Bayan Chae yavaş adımlarla salona ilerlemiş diğer çalışanları kontrol etmeye başlamıştı.

  Bayan Chae Eun,  Kore'nin en meşhur buz patencisi olduğunu herkes bilirdi. Zarif bir vücudu, güzel bir yüzü vardı. Mükemmelliyetçi, dakik ve sert birisiydi. Çevresi tarafından büyük bir saygı görürdü ve bu fazlasıyla hoşuna giderdi. Tabii sadece bir balerin olarak da bilinmezdi kendisi aynı zamanda başarılı bir piyanist idi insanlar bu genç yaşında bu kadar başarılı olmasını hep kıskanırlardı. Yaklaşık on yıl önce Bay Chae ile evlenmişlerdi.

  Bay Chae Kyung da aynı şekilde insanlar tarafından çok saygı duyulan genç bir doktordu. Eşinin aksine bay Chae rahat, anlayışlı ve aynı zamanda merhametli birisiydi. Bakımlı ve yakışıklı görünüşüyle çoğu kişi onun doktor değil bir manken olduğunu düşünürdü.

  Bu evliliğin yaklaşık 3. Senesinde bir oğulları olmuş, ismini hyungwon koymuşlardı. Bayan Chae'ye göre hyungwon iyi bir eğtim almalı ve yetenekli bir Patenci olmalıydı, ancak Bay Chae ise oğlunun sağlıklı bir şekilde büyümesi ve kendi kararlarını kendisi vermesi gerektiğini savunurdu. Aralarındaki tek tartışma nereyse buydu. Bayan Chae'nin Hyungwon'dan başka bir çocuğu olmayacağı için biraz sıkı bir anneydi. Her ne kadar sert ve disiplinli gözükse de Hyungwon'u gözünden bile sakınırdı. Şimdi de az önce kendi kolisini kendisinin taşıması gerektiğini söylediği oğlunun koliyi zorda olsa iterek odasına doğru götürüşünü uzaktan seyrediyordu. Her şeyi elinde şımarık bir çocuk olarak büyütmek istemiyordu Hyungwon'u kendisi gibi güçlü, akıllı babası gibi merhametli şekilde büyütmek istemişti hep.

  Küçük Hyungwon koliyi odasına zar zor getirdiğinde derin bir oh çekerek yere oturmuştu. Taşınmak cidden bu kadar zor olmalıydı. Daha bir sürü işi vardı, vaktinde yapmalıydı çünkü annesi öyle istemişti. Hyungwon anne ve babasını çok severdi ki zaten onlardan başka tanıdığı kimse yoktu annesi ve babası tek çocuktu bu yüzden de akraba yönünden de pek kimseleri yoktu olanlarla da pek görüşmüyorlardı. Şimdi taşındıkları bu semt onun için güzel olabilirdi. Belki de burada birkaç arkadaş edinirdi.

*******

-Yah! Minhyuk azıcık geyi çekiliy misin, göyemiyoyum.

-Ne minhyuk'u be hyung diyeceksin bana ben senden büyüğüm aptal.

-Hah büyükmüş papucubun büyüğü.

  Minhyuk tam dudaklarını aralamış kardeşine laf yetiştirecekken annesinin bağırmasıyla susup sesin geldiği yöne doğru dönmüştü.

-Siz iki yaramaz gene ne peşindesiniz?

  İki çocuk dudak büzerek annelerine dönmüşlerdi. Aralarından küçük olan konuşmuştu.

Secret   [Monsta X]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin