fourteen

30 5 2
                                    

   Hyungwon yatağına uzanmış birkaç saattir odasının tavanını seyrediyordu. Annesinin ölüm haberini aldığından bu yana 2 hafta geçmişti. Artık ümidi tamamen yok olmuştu. Ne çocukların ne babasının onu aradığını düşünmüyordu artık. Bu iki hafta boyunca Seol da yanına uğramamıştı. Yavaşca ayağa kalkıp odasında bulunan banyoya doğru ilerledi kapısını açıp lavabonun önüne geldi elini yüzünü yıkadıktan sonra aynadaki yansımasına bakmaya başladı. Göz altları morarmış, yüzü çökmüş, teni solmuştu. Bir süre daha kendisini izlemiş ardından duyduğu ses ile yavaş adımlarla banyodan çıkmıştı. Kendisine seslenen Min Gyu ilaçlarını getirmiş komodinin üzerine koymuş ardından cılız çocuğu seyrediyordu. İçinde biraz pişmanlık vardı ancak hala öfkesi ağır basıyordu. Hyungwon yatağına ilerleyip uzanacağı sırada Min Gyu genç çocuğun kolunu tuttu.

- Dışarı çıkmak ister misin?

Hyungwon şaşkınca Min Gyu'ya döndü anlamsız bakışlar atarken Min Gyu yutkunup konuşmaya devam etti.

-Eğer istersen arabayla kısa bir gezintiye çıkabiliriz. Seni deniz kıyısına görürebilirim.

Hyungwon bunu neden yaptığını anlamamıştı ellerini havaya kaldırıp yaptığı işaretler ile aklına takılanları sormaya başladı.

- Bunu neden yapasın ki?

Min Gyu cevap vermeden yalnızca omuz silkti. Hyungwon tekrar ellerini hareket
ettirmeye başladı.

- Yoksa sonunda ölüyor muyum?

Min Gyu göz devirip Hyungwon'un yatağına oturdu.

-Saçmalama sadece arada sırada iyi insan olasım tutuyor. Bence bunu değerlendir.

Hyungwon Min Gyu'nun yanı a oturup tebessüm etti. Ardından dolu gözlerle ellerini kaldırdı.

- Beni annemin mezarına götürebilir misin? Söz veriyorum kaçmıcam hiç bir şey yapmıcam.

Min Gyu derin bir nefes alıp birkaç saniye düşündü ardından kafasını sallayıp ayağa kalktı.

-Sana birkaç parça kıyafet yollarım hazırlanırsın öğleden sonra da gideriz.

Hyungwon'un gözleri parlamıştı yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile Min Gyu'ya bakmaya başladı. Min Gyu Hyungwon u ilk defa gülerken gördüğü için biraz da olsa içi yumşamıştı. Yavaşca odadan çıkarken Hyungwon Min Gyu'nun kolunu tutup durdurdu.

-Bir şey mi söyleyeceksin Hyungwon?

Hyungwon kafasını sallayıp alt dudağını ısırdı.

- Seol nona o nerde?

Min Gyu derin bir iç çekip kapıya ilerledi. Kapıyı hafifce aralayıp çıkmadan önce konuştu.

-Yurt dışına gönderdim onu bir süre buraya gelmicek.

Sözlerini bitirip kapıyı kapatıp dışardan kilitlemişti. Hyungwon biraz üzülse de annesinin yanına gideceği için mutlu olmuştu. Sevinçle yatağına oturup yastığının altındaki günlüğünü eline aldı.
Sağ üst köşeye tarihi attıktan sonra sayfanın ortasına yanlızca,

     Bu gün seni ziyarete geliyorum anne.

Yazıp defterini kapatmış pencerenin önüne geçmiş uçuşan kuşları izlemeye başladı.

Çocuklar iki haftadır neredeyse uyumadan birçok araştırma yapmış fakat hepsinde de hayal kırıklığı yaşamışlardı. Hoseok oturduğu sandalyeden ayağa kalkmıştı. Yavaş yavaş unutsuzluğa kapılıyordu ancak bunu çocuklara göstermek istemiyordu. Bu iki hafta içerisinde neredeyse 6 ya yakın Hyungwon yaşlarındaki çocuk cesetlerinin tehşisi ile karşılaşmışlardı. Bay Chae bitmiş durumdayken çocukların da ondan farkı kalmamıştı. Minhyuk ayağa kalkan Hoseok'a bakıp önünde döndü.

Secret   [Monsta X]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin