Fifteen

32 3 1
                                    


Hyungwon oturduğu sandalyeye iyice sinmiş, başı öne eğik bir şekilde bakışlarını ayakkabılarına indirmişti. Karakola geleli neredeyse iki saat olmuştu. Min Gyu polislere Hyungwon'u kaçarken bulduğunu defalarca geri götürmek istediğini fakat Hyungwon'un bunu kabul etmediğini söylemişti. Hyungwon da mecbur olduğu için Min Gyu'nun bütün söylediklerini onaylamıştı. Şimdi ise haber verdikleri babasını bekliyordu. Min Gyu gerekli işlemleri bitirdikten sonra Hyungwon'un yanına gelip omuzuna dokundu. Hyungwon kafasını kaldırmadan omunu kendisine doğru çekti. Min Gyu genişçe sırıtıp Hyungwon'un yüz hizasına doğru eğildi.

-Hadi ama bu kadar üzülme, merak etme seni sık sık ziyaret edeceğim.

Hyungwon kafasını kaldırıp öfkeyle karşısındaki adamın gözlerine bakarken karakol kapısındaki hareketlilik ile başını o yöne doğru çevirdi. Karşısında gözleri ağlamaktan şişmiş ve çökmüş babasını görünce yutkunup ayağa kalkmıştı. Bay Chae oğlunu sapasağlam karşısında görmenin mutluluğu ile hızla yanına gelip sıkıca sarıldı.

-Cidden burdasın Hyungwon oğlum yaşıyorsun burdasın.

Hyungwon göz yaşlarını tutamayıp serbest bırakırken kollarını sıkıca babasına sarıp kafasını göğüsüne gömmüştü. Bay Chae geri çekilip ellerini oğlunun omuzlarına yerleştirip yüzüne ve vücuduna bakmaya başladı.

-İyisin değil mi bir şeyin yok?

Hyungwon bir yandan göz yaşlarını silerken diğer yandan kafasını saklamakla yetmiyordu. Bay Chae bir anlık bakışlarını oğlundan ayırıp hemen karşısında duran Min Gyu'ya çevirmişti. Hızla oğlundan ayrılıp Min Gyu'nun yakasından tutup duvara doğru itmişti.

-Sen yaptın değilmi sen tuttun onu demi.

Min Gyu gözlerini devirip Bay Chae'yi ittirmişti. Bu sırada karakolun yarısı da başlarına toplanmıştı. Polislerden bir tanesi Bay Chae'yi Min Gyu'nun yanından uzaklaştırırken hyungwon dolu gözlerle babasının yanına ilerledi. Polis Bay Chae'yi başkomiserin odasına yönlendirmiş Hyungwon'un sorgusunu anlatmaya başlamıştı. Min Gyu üzerini tekrar düzeltip kapının önünde oturan Hyungwon'a göz kırpıp karakoldan uzaklaşmıştı.

*******

Çocuklar Kihyun'un odasında kimisi yere kimisi yatağa uzanmış bay Yoo'nun gelmesini bekliyorlardı. Odanın kapısının birden açılmasıyla hepsi toparlanıp kapıya odaklanmışlardı. Bay Yoo yüzündeki tebessüm ile konuşmaya başladı.

-Çocuklar Hyungwon bulunmuş. Birazdan Bay Chae ile birlikte gelecekler.

6 genç şaşkın gözlerle birbirine bakarken Wonho ayağa kalkıp odadan çıkıp dışarıya doğru ilerledi. Diğerleri de onu takip etti. Çocuklar Chae'lerin uzun zamandır boş duran hayalet gibi duran evlerinin önüne gelip beklemeye başladılar. Jooheon ellerini kyun'un elleriyle birleştirirken derin bir nefes almıştı. Siteye giren tanıdık araba ile gözler o yöne doğru çevrilmişti. Araba gösterişli villanın önüne gelip durduğunda yavaşca o yöne doğru ilerlemeye başladılar. Siyah arabadan inen cılız bedeni görür görmez ilk koşan changkyun olmuştu. Ağlayarak kollarını hyungwon'a sarmıştı. Ardından diğerleri de yanlarına gelmiş sıkıca hyungwon'a sarılırken Bay Chae uzaktan tebessüm ederek onları seyrediyordu. Kihyun geri çekilip diğerlerini ittirmeye başladı.

-Ya tamam sıkmayın çocuğu.

Changkyun kafasını iki yana sallayıp daha da sıkı sarılmıştı.

-Banane.

Hyungwon ve diğerleri Kyun'un bu haline kıkırdarken bay Chae araya girmişti.

- Hava serin hadi içeride devam edin çocuklar.

Wonho kafasını sallayıp hyungwon'un elini tutup çocukların arasından çekip eve doğru ilerletti. Hyungwon bir eline bir de wonho ya bakıp yğzğndeki tebessüm ile peşinden ilerliyordu. Boş salona girdiklerinde hyungwon yavaşca Wonho'nun elini bırakıp etrafa bakınmaya başladı. Çocuklar da peşi sıra dizilmiş Hyungwon'u seyrediyorlardı. Bay Chae çocuklara döndü.

-Ah biraz dağınık ama hemen toparlanır. Siz Hyungwon'un odasına çıkın ben de bir şeyler hazırlayayım.

Jooheon kafasını sallayıp hyungwon'u kolundan tutup çekiştirdi.

-Tamamdır Bay Chae.

Hyungwon odasına ilerlerken eskiden tablolarla dolu olan duvarların artık boş olduğunu görünce bir nevi hayal kırıklığına uğramıştı. Bay Chae neredeyse Bayan Chae'yi hatırlatan her şeyi ortadan kaldırmıştı. Derin bir iç çekip odasına girip incelemeye devam etti. Kolidorda olduğu gibi odasındaki fotoğraflar da kalkmıştı, sadece fotoğraflar değil kitaplar nota defterleri hatta askılıktaki patenleri bile kaldırılmıştı. Bu sırada kihyun odanın boğuk havasıyla yüzünü buruşturup pencereye ilerleyip perdeleri ve camı açmış temiz havanın odaya temas etmesini sağlamıştı. Shownu köşede duran sandalyeyi odanın ortasına çekip oturmuş asık suratıyla etrafa bakan hyungwon'u seyrediyordu. Jooheon ve changkyun da yatağın yanındaki pufa sıkış pıkış oturmuşlardı. Minhyuk hyungwon'un yatağına uzanıp arkadaşının yüzüne dikkatle bakıp ne hissettiğini anlamaya çalışıyordu. Wonho aklındakileri sorup sormamak arasında kalmış düşünürken shownu'nun sesini duymasıyla bakışlarını hyungwon'a kitledi.

-Hyungwon polislere kendin kaçtığını söylemişsin onları inandırmış olabilirsin ama bizim buna inanmamızı beklemiyorsun değil mi?

Hyungwon yutkunup gözlerini odada gezdirmeye devam etti. Anlatmak istemiyordu çünkü onların zarar görmesini istemiyordu. Kihyun ara girip hyungwon'un yanına oturup elimi omuzuna koyup hafifçe sıktı.

-Sorun değil artık yanımızdasın kendini hazır hissettiğinde anlatırsın.

Hyungwon tebessüm edip kafasını salladı. Kihyun da karşılık verip ayağa kalktı.

-Biz şimdi kalkalım sen de dinlen Hyungwon yarın tekrar görüşürüz.

Shownu tatmin olmadığını belli eder şekilde ayağa kalkmış, jookyun ikilisi de onu takip etmişti. Wonho hala yatakta uzanan minhyuk'a döndü.

-Hadisene.

Minhyuk omuzunu sallayıp arkasına dönmüştü.

-Gidin siz burda kalıcam ben.

Hyungwon şaşkınca Minhyuk'a bakarken. Wonho da göz devirip kendini pufa geri bırakmıştı.

-İyi ben de burdayım.

Hyungwon ikilinin çocuksu hallerine kıkırdamıştı. Ayağa kalkıp kihyun ve shownu yu da durdurmuş el işaretleri ile onların da bu akşam burda kalmalarını söylemişti. Kihyun da onaylayınca geri yerlerine oturmuşlardı. Yedi genç birlikte olamadıkları günlerin acısını bu gece de çıkartmak istiyorlardı.

***********

Farkındayım git gide cılkını çıkartıyorum özür dilerim

Gambler gibi bir şaheser var ve sen sevgili aşkım monbebe hala burda ne işin var?

Secret   [Monsta X]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin