seventeen

26 2 1
                                    

  Hyungwon çocukların yanından hızla ayrıldıktan sonra Bayan Chae'nin mezarına gelmişti. Dizlerini karnına çekmiş elleri ile de bacaklarını kavramıştı. Çenesini dizlerine yaslayıp karşısında annesinin gülümseyen fotoğrafına bakıyordu. O geceye geri dönme gibi bir şansı olsaydı asla annesinin yanından ayrılmazdı. Ne yapacağı hakkında herhangi bir fikri yoktu çocukların kendisinden şüphelendiğini biliyordu ama ne yapabilirdi ki?

Min Gyu'nun yaptıklarını anlatsa,polise ihbar etse Min Gyu kesin tutuklanırdı ama yalnız olmazdı. Onunla birlikte Bay Lee ve Bay I.m de eskiden onu dolandırdıkları için babası da her ne kadar kanıtlarla sıyrılmış olsa bile onun eşi ve çocuğunun ölümüne sebep olduğu için tutuklanırlardı. Eğer ailelerinin böyle bir şey yaptığını cocuklar bilseydi. Hoseok babasından nefret ederdi, Minhyuk ve Jooheon ailelerinin böyle boş bir sebepten öldüğünü öğrendiklerinde amcasından, bay İm'den belki de kendisinden, Hoseok ve Changkyun'dan nefret ederlerdi. Hele Hyunwoo annesinin her zaman desteklediği, koruduğu kardeşi gibi gördüğü insanların ailelerinin geçmişte yaptığı hatalar yüzünden öldüğünü duyduğunda kahrolurdu.

Hyungwon düşüncelerini yarıda bölüp ellerini kulaklarına bastırmış gözlerini kapatmıştı. O kadar çaresiz kalmıştı ki kendi kendisini yemeye başlamıştı. Ne gülebiliyor ne de ağlayabiliyordu. Tek yapabildiği sadece susmak ve bakmaktı. Gözlerini açıp,kafasını kaldırmış, bağdaş kurup annesinin fotoğrafına tekrar bakmıştı. Bir süre sonra ayağa kalkmış son bir bakış atıp çıkışa ilerlerken Bayan Son'un mezarına gözü kaymıştı. Mezarlıktaki rengarenk çiçekler arasında Bay Son ve Hyunwoo ile olan fotoğrafa gözü kaymıştı. Bakışlarını kaçırıp hızla ilerlerken bu sefer de Lee ailesinin mezarı ile karşılaşmıştı. Nefesi daralmaya başlamıştı tek istediği hızla bulunduğu yerden ayrılmaktı. Nefes, nefese ilerlerken, merdivenlerden zar zor inmeyi başarmıştı. Başı dönerken yavaşça bulunduğu yere çömelmiş sakinleşmek için nefes egzersizleri yapmaya başlamıştı.

Hoseok nefes nefese etrafına bakınırken söylenmeye başlamıştı.

-Ahh! Ne zamandan beri bu kadar hızlı koşuyor bu çocuk.

Hyunwoo tebessüm edip ellerini dizlerine koyup eğilmiş soluklandıktan sonra doğrulmuştu.

-Şu an için gidebileceği tek yer mezarlık.

Hoseok kafasını sallamıştı.

-Doğru istersen sen dön ben-

Hoseok'un sözleri kendisine doğru yürüyen perişan gözüken Hyungwon ile yarıda kesilmişti.

-Hyungwon!!

Hyunwoo da aynı yöne dönmüş, ikili hızla Hyungwon'un yanına ilerlemişti.

-Seni çok merak ettik.

   Hyungwon Hyunwoo ya dönüp tebessüm etmişti. İyi olduğunu belirtmek için ellerini büyüğünün omuzuna koymuştu.
Hoseok Hyungwon'un yüzüne bakmaya devam ederken Hyungwon ona  dönmüştü. Hoseok biden kendisine döndüğü için afallamış ardından hemen toparlanmıştı. Hyungwon ellerini havaya kaldırıp ikiliye işaret diliyle bir şeyler anlatmaya başlamıştı.

-Hyung bu gün deniz kenarına gidip eskisi gibi sadece oynasak ve eğlensek olur mu?

Hyunwoo Hyungwon'un isteği ile şaşırmış fakat hemen kabul etmişti. Hoseok da yüzüne gülümsemesini yerleştirmişti.

-Tamam diğerlerini arayalım hatta bence çadır kuralım geceyi orda geçirelim, ha ne dersin Hyunwoo?

Hyunwoo Hoseok'u onaylamış telefonu eline alıp ortak gruba Hyungwon'u bulduklarını ve hızla eve gidip üstlerini değiştirmelerini gereken bir mesaj yazmıştı.

Secret   [Monsta X]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin