1.0

3.3K 151 73
                                    

Arya

Altıncı ayıma yaklaştığım da sürekli bir şeyler aşeriyordu. Orhan'ı istediğim şeylerin peşimden sürüklerken kendimide yük gibi hissediyordum. Gittikçe kilo da almaya başlamıştım.

Orhan bana yaptıklarının zahmet olmadığını bebeğine hizmet etmenin görevi olduğunu söyledi. Ayrıca kilo almam yüzümü daha çok güzelleştiriyormuş. Bu adam insan değil melekti melek.

Kontroller zamanı ultrasonda bebeğin cinsiyetinin erkek olduğunu öğrenmiştik . Beraber kalp atışlarını duymuştuk.  Bebek için alışveriş yapmıştık. Bunların hepsi benim için çok kıymetliydi .

----------

Gebeliğimin üzerinden tamı tamına dokuz ay geçmişti. Ve şuan hastanedeydik. Son iki ay hep bebeği kontrol etmeye hastaneye gidiyorduk. Dün gece şiddetli sancım tutmuştu.

Orhan yanı başımda beklerken şimdi ikinci bir sancı tutmuştu. Orhan hemen doktoru çağırdığında doktor beni doğum haneye almışlardı.

Doktor normal doğum yapabilmemin şu halime göre imkansız olduğunu söyleyip beni sezeryana almışlardı.

Bayıltıcı iğneyi yedikten sonra hiç birşey hatırlamıyordum.

Orhan

Hastanede bir oyana bir buyana heyecan ve endişeyle yürüyordum. Arya'ya bir şey olacağı korkusu içimi kasıp kavururken doktor çıkageldiğinde korkuyla ona bakıyordum. Çünkü adamın yüzündeki ifade taziye vermek için gelmiş gibiydi.

İspanyolca "Bebeği kurtarabildik ancak eşinizin durumu ağır kurtulabilmek güç" dediğinde başımdan kaynar sular dökülmüş gibi hissediyordum.

Çaresizce doktorun yüzüne bakarken dua etmekten başka bir çaremin olmadığını fark ettim.

Aradan bir saat geçtiğinde Arya hala yoğun bakımdaydı. O sırada hemşire gelmiş bebeğimi görmek isteyip istemediğimi sormuştu. Tabiki diyerek peşinden gittiğim de hemşire küçük bir bebeği alıp kucağıma vermişti.

İlk beş dakika hiçbir tepki verememiştim. Şimdi bu küçücük bebek benim çocuğum muydu. Yüzümü bebeğe yaklaştırıp kokusunu içime çektiğimde hayatım da kokladığım en güzel kokuydu.

Fark etmeden gözlerimden akmış olan su damlaları elime geldiğinde köşedeki oturma yerlerine oturup yarım saat boyunca bebeğimi izledim benim bebeğimi.

Üstündeki battaniyeyi biraz açtığımda kollarının olmadığını gördüm. Şokla karşımdaki hemşireye bakarken üzgün bir surat yaptı. Sürekli kontoldeyken de gittiğimiz tüm doktorlar sakat veya down sendromlu bebeğin olabileceğini söylemişlerdi. Doğumun tehlikeli olabileceklerini söyledikleri halde Arya doğurmak istemişti.

Kafamı bebeğin bedenine gömük ağlamaya başladığımda diğer doktor Arya'nın olduğu odadan çıktığında bakışlarım ona çevrilmişti. Yüzü gülüyordu.

"Tebrikler Orhan Bey eşiniz hayati tehlikesini atlattı" dediğinde bu sefer göz yaşlarım sevinçten dökülmüştü.

--------

Arya

Gözlerimi açtığımda karşımdaki Orhan'ı ve kolundaki bebeği gördüğümde dolu gözlerle ona bakmıştım. Orhan kucağıma bebeği yerleştirdiğinde ona bakarak "bu bizim bebeğimiz mi" dedim. Orhan kafasını salladığında gözlerimden akan göz yaşlarımı serbest bıraktım.

O kadar güzeldi ki bebeğimin bize şans getireceğini düşünmüştüm. "Adı Olcay olsun" dediğimde Orhan sadece "tamam" demişti. Sesi çok cılız çıktığında bu beni  güldürmüştü.

"Kendini çok sıkma" diyip bebeğime döndüm. Her zaman özenirdim. Küçük bebeklerin annelerinin parmaklarını tutmalarına. Battaniyeyi kaldırdığımda kollarının olmadığını gördüm.

Dehşetle Orhan'a baktığımda başını eğmişti. Sıkıntı değil en azından bebeğim benim yanımda diyerek kendimi avutmuştum.

Orhan'a yanıma gelmesini söylediğimde beni dinleyip yanıma oturdu. "Kaşları aynı sen baksana Recep İvedik iki"
dediğimde kahkaha atmaya başladı. "Benim kaşım mı var hiç ortada" diyince "aldığın için yok bak ben hiç almadım ama ortamda kaş yok bir kere" diyip ona yaramaz bir bakış attım.

"İyi öyle olsun" dediğinde bebeği incelemeye geri döndük. Bebeğin gözleri hala kapalıydı o yüzden göz rengine bakamadık. Orhan "burnu da aynı sen fındık burun" diyince "işte doğuran güzel olunca" dediğimde beraber gülmeye devam ettik.

Espoir B×B (Mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin