Han Jisung, otogarın kalabalık kafesinde sabır dileyerek etrafa bakarken eliyle kendini yelledi. Sıcaktan ölecek gibi hissediyordu ve havanın nemli olması her şeyi daha da çekilemez hale getiriyordu. Dışarıdaki iki kişilik, tam şemsiyenin altına denk gelen küçük yere oturmuştu ancak gölge bile sıcaktı, bir an önce Minho'nun gelmesini ve küçük öğrenci evlerindeki ucuz klimanın altında serinleyerek onunla uzanmayı istiyordu. Kulaklığını almayı unuttuğu için insanların uğultularını duyuyordu; heyecanına yenik düşüp erken gelmiş ve sıcağın esiri olmuştu.
En yakın arkadaşı Lee Minho neredeyse 5 aydır büyükannesi yoğun bakımda olduğu için memleketi Gimpo'daydı- ki bu tek arkadaşı Minho olan Jisung için oldukça zorlu geçen 5 aylık bir süreçti. Sonunda Minho'nun büyükannesinin iyileşmesi sonucu Minho zaten geç kaldığı okul yüzünden vakit kaybetmeden Seul'e geri dönmekte karar kılmıştı.
Jisung, en yakın arkadaşı olmadan evde kalmaya asla alışamamış, bazen onun gittiğini unutup aptalca kendi kendine konuşmuştu. Artık o konuştuğunda ona geri cevap verip gülecek birinin olacağını bilmek rahatlatıyordu. Aslına bakarsan Minho'yu bu kadar özleyeceğini düşünmemişti, 5 ay kulağa çok kısa geliyordu. Her ne kadar görüntülü arama yapıp mesajlaşsalar da özlemişti işte, bunu lisenin başından beri bir türlü ayrı kalmamalarına bağlıyordu.
Üstünde Gimpo-Seul yazan otobüse gözü çarptığı anda ayaklanıp otobüsün içini görmeye çalışacak kadar yaklaşmıştı. Birinin kafasını dahi göremeyince pes etmişti, geride durup otobüsün aheste hareketlerle park etmesini sabırsızca dudaklarını ısırarak bekledi. Kapılar açıldı, iki küçük çocuklu anne, bir dede sonra da genç bir kız indi. Jisung'un bakış açısına sonunda 5 ay sonra telefonun ekranı dışında görebileceği yüz dahil olduğunda ısırdığı dudaklarını serbest bırakıp kocaman gülümsemişti. Minho bütün dişlerini göstererek kendine doğru gelen Jisung'u gördüğü anda adımlarını hızlandırmış kollarını kendinden birazcık daha kısa bedene sarmıştı. İkisi de sıkı sarılmanın etkisiyle geriye doğru savruldu, Jisung bir süre havalandığını bile söyleyebilirdi.
Sıcak havaya ve nemliliğe rağmen Jisung 5 ayın ardından dünyanın en rahatlatıcı şeyi olarak nitelendirebileceği kolların arasında buz gibi bir denizde yüzüyormuş gibi gevşemişti.
"Han Jisung..." diye mırıldanırken Minho'nun kafası Jisung'un omzundaydı ancak çokça özlediği adamın kokusunu birazcık içine çektiğine kendini zar zor ikna edebildi. Kokusunu biraz ter ile karışık olsa bile olsa duyuyordu ve bir saniye olsun tiksindiğini hissetmemişti. Hala otobüsün bagajında duran eşyalarını almak için biraz geriye çekilmeyi planladı ama ona yarın yokmuşçasına sıkıca sarılmaya devam eden Jisung tarafından engellendi. Kıkırdadığında Jisung'un iç çektiğini duymuştu. "Eşyalarımı almam gerek Hannie."
"Beraber alırız." dedikten sonra hala Minho'ya yapışık halde yürümeye çalıştığında Minho bunu beklemediği için küçük bir kahkaha atmıştı. Kahkahası kalabalığın arasından gelen konuşmalar yüzünden fazla duyulmamıştı. Uzun süre sarılarak aynı yerde durmaları çok fazla insan olduğundan göze batmıyordu. Kavuşan sevgililer, ailesine gelmiş gençler ve turistler her yerdeydi. "Bir evlenme teklifine denk gelmeden gitsek iyi olacak, ne dersin sülük?"
Jisung yavaşça geri çekilip onay verirken kendisine kullanılan sıfatı yeni fark edip kaşlarını çatarak bağırmaya hazırlanmıştı ama sonradan insanları rahatsız etmemek ve kendini rezil etmemek adına ses volümünü düşürdü. "Ne demek sülük? Sensin o, deli midir nedir? Geldin ahtapot gibi yapıştın zaten, belimde kollarının izi kaldı ayı." Kendini haklı çıkartacak her türlü şeyi sıralarken bagajdan Minho'nun bavulunu ve zaten ona kendisinin hediye ettiği büyük çantayı alıyordu. Minho gülerek Jisung'un çıkardığı büyük çantayı omzuna taktı. "Gevezeliklerini bile nasıl özleyebilirim?" dediği sırada Jisung susmuştu, kendine engel olamadan dudakları çoktan tebessüm etmeye başlamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/264971974-288-k153505.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucky I'm In Love With My Best Friend | Minsung
Fanfiction"En yakın arkadaşım, sevgilim, ailem, her şeyim... Öyle şanslıyım ki, sana deli gibi aşık oldum. Son nefesime kadar, seninle birlikte hayatımın en mutlu günlerini geçireceğimi biliyorum. Seni seviyorum." Anxiety! Suicidal Thoughts! [Tamamlandı]