ANTLAŞMA

104 16 11
                                    

Multimedia= KAĞAN YILMAZ

VAMPİRLER BÖLÜMÜNÜN ÖZETİ

Sabah uyandığımda yataktan kalmak istemedim. Timur yanıma geldi

"Tomris Lavinia Kurtboğan veya Kızılkurt sen tanıdığım en güçlü insanlardan birisin herkes bu kız okumaz zengin kocaya ver kurtul Dediğinde sen okudun ve cerrah oldun sen başardın abla. Sen güçlüsün bunun da altından kalkarsın ayrıca sen Sakura'ya söz verdin şimdi sözünü tut kalk ve İnari'yi aramıza yardım et."

Timur'un söyledikleri bana biraz iyi gelmişti nefes aldım ve yataktan kalktım
"Nereden başlıyoruz?"
"Öncelikle üstüne bir şeyler al ikincisi ormandan."

Üstümü giyindim ve aşağıya indim Kartal ve diğerleri aşağıda beni bekliyorlardı ve Alina görür görmez boynuma atladı
"Sonunda geldin işte Tomris hatun geldi neredesin sen sana pes etmek yakışmıyor"

Bütün bir cumartesi İnari'yi aradık ama ondan hiç bir iz yok ve pazar günü iznim bitiyor artık umudumu kesmeye başlıyorum.

Gece yarısı Alina'yı çaldırdım yirmi kere çaldırdıktan sonra sonunda açtı
"Tomris Lavinia Kurtboğan bu saatte rahatsız etmenin umarım önemli bir sebebi vardır."
"İnari'yi nerede bulacağımızı biliyorum. Sana bir soru. Burada en çok vampir nerede var?"
"Benim de bir sorum var. Bu işin vampirlerle ne alakası var?"
Arkamdan Timur'un sesi geldi
"Aydos kalesi ve Aydos ormanı civarında"

Ormanda vampirlerin kokusunu bulduktan sonra kokuyu takip ettik ve küçük bir açıklıkta İnari ve yirmi kadar da vampir vardı.

Ama Arkamızdan gelen dal kırılma sesiyle arkamızı döndük Arkamızda iki vampir mor gözleriyle aç aç bize bakıyorlar.

Arkamızı döndük bir kadı diğeri adam iki vampire sarı kırmızı olmuş gözlerle baktım. Timur lafa atladı
"Biz Kızılkurt alphalarıyız. Yani her an büyüklerimizden öğrendiğimiz saygı kurallarını yeniden yazabiliriz"

İkiside durdu kadın bana bakarak sordu.
"Siz Kızılkurt ailesinden misiniz?"
Kaşlarım istemsizce çakıldı
"Evet"
"Biz Kızılkurt ailesine bağlılık yemini etmiştik. Ben Temulin eşim Murat Yılmaz"

Kağan'ın soy adıda Yılmaz Türklerde ki soy adı aynıysa sor kuralına uyarak sordum
"Kağan Yıldırım'ı tanıyor musunuz?"

Adam hemen atladı
"Evet, yeğenimiz onu tanıyor musun?"
"Evet, tanıyorum"

~~~~~~~~~~LAVİNİA'NIN AĞIZINDAN ~~~~~~~~~~

Temulin'e Kağan'ı tanıdığımı söylediğinden beri bir sürü soru soruyor onu kırmak istemiyorum, çünkü yeğenini uzun süredir görmedi ama İnari'yi kurtarmamız gerekiyor ve ava giden vampirler her an dönebilir. En sonunda derin bir nefes alıp söze girdim;
"Biliyorum yeğeninizi merak ediyorsunuz ama bizim biriz işimiz var. Sonra uzun uzun konuşuruz."
Hakan
"Biz asırlarca sizin ailenize bağlıydık sizede bağlanacağız"
Omuz silktim sonuçta kendileri bilirdi çalılığın arasından uygun bir anda nasıl saldıracağamızı konuşuyorduk. Biz konuşurken on değişken gelmişti.
Alina;
"Bence gizlice İnari'yi alalım ve-"
Timur lafa atladı
"Ve bizi hemen fark edip parçalasınlar"
Alina Timur'a Timur'da Alina'ya öldürücü bakışlar atıyordu. İç çektim bunlar nasıl anlaşamıyorlar ben ikisiyle de anlaşabiliyorum. Bem bir şeyler düşünürken Alina ve Timur arkada kavga ediyorlardı.
Alina;
"Ne olucak gizlice gider alır geliriz"
"Bizi hemen fark ederler 5 kişiyiz ayrıca bizim varlığımızı fark ettikleri anda Timuçin'e giderler"
"O zaman savaşalım"
"3'e 20 ne kadarda adil bizi parçalarlar"
"Aman sen çok biliyorsun hem nasıl fark edecekler. Ayrıca sen yap bir planda görelim"
"En azından ben bizi öldürtmeye çalışmıyorum, ve bizi vampirler değil ise bile yeni gelen değişkenler fark ederler."
Temulin yanıma yaklaştı
"Biz gelmeden önce vampir kralın oğluyla konuşmuştuk oda bir şekilde buraya gelceğini söylemişti. Bir kaç saat önce bizimle zihin temasına geçti buraya gelmiş. Bir azdan bizi bulur"
"Nereden bileceğiz bize yardım edeceğini?"
Soran Timur'du. Bende ona katıldım
"Haklı"
Hakan bana bakarak açıkladı
"O zamanında benim öğrencim idi. Ona güvenebirlir siniz"

Timuçin'in kurtları ve vampirler avdan dönmüşlerdi şu vampir artık gelse iyi olurdu. Timur'da benim gibi iyice bıkmış olacak ki derin bir 'of' çekti;
"Nerede bu adam"
"Bilmiyorum artık gelse iyi olur"
Kısa bir konuşmadan sonra önümüzü döndük ama kimse yoktu. Yavaşça bulunduğumuz yerden çıktık. Kokumuzu almış olamazlardı, bizi görmediler ama neden kimse yok? Yanımızda ki ağaçların içinden sesler geldi tam saldırmaya hazırlandık ki ağaçların arasından kucağında İnari'yle vampir çıktı. Hemen yanlarına gittim ve İnari'yi kucağından aldım;
"Kimsin sen?"
"Timuçin'in adamlarından Subutay, vampir kralın oğlu. Babam sizden öncekilere bağlılık yemini etmişti, bende aynını yapmaya geldim, çocuğuda bu yüzden kurtadım, bir bağlılık göstergesi olarak düşün"

Subutay bir antlaşma yapmamızı teklif etti.

Antlaşma kuralları iki maddeden oluşuyor

▪︎ bize ömrünün sonuna kadar bağlı olacak. Kızılkurt'lara liderliği geri almasında yardım edecek

▪︎ bizde ona vampir tahtını almasına yardım edeceğiz

Ama asla güvenmediğim den dolayı istediği kabul etmedim.

"Oldu sen geleceksin 'ben Timuçin'in adamıyım' diyeceksin ben de sana güveneceğim. Sen aklını peynir ekmekle mi yedin ya da oradan bakınca safa mı benziyorum, niye güvenelim sana"
"Çünkü babam da size bağlıydı"
"ilk olarak babam bize bağlıydı sen değil. İkinci olarak bir çocuğu bir kız çocuğunu Barış göstergesi diye getiren birinden hayır gelmez."
Subutay omuz silkti
"Eğer isteseydim kızı alır giderdim. Bana engel olabilir miydiniz sence?"
"Tamam sana yardım edeceğiz ve sen de bize yardım edeceksin. En ufak bir hatanda kafanı kendim koparırım bilgine"
Timur ve Alina bana ' ne yapıyorsun sen ' bakışı attılar. Timur beni kolumdan bir kenara çekiştiriyordu
"Timur ne yapıyorsun bırak kolumu"
"Hayır bırakmam seninle konuşacağız o soğuk nevaleyle alakalı"
Subutay arkadan seslendi;
"Benim hakkımda mı konuşacaksınız?"
Timur omzunun üzerinden ters ters baktı
"Burada başka soğuk nevale var mı?"
Of layıp çekiştirdiği yere gittim...

"Ne var Timur ne?"
"Hiç, abla sadece bizi bizi öldürmek isteyen bir manyağa her an satma tehlikesi olan bir soğuk nevale var, o kadar. "
Haklıydı ama risk almaya değerdi. Kulağına eğildim ve sesle konuşmaya başladım;

"Her şeyi paylaşacağımız bir madde yok sadece o bize biz ona yardım edeceğiz o kadar."
Timur'un kafasına jeton yeni düştü ve sinsi bir şekilde gülümsemeye başladı...

Yolda giderken aklımda İnari'ye annesinin öldüğünü nasıl söyleyeceğim vardı ama bir dakika İnari'nin...

Kafamda hissettiğim acıyla arkamı döndüm ne oluyor hafif sendeledim başım dönüyordu,
Diğerlerine gözüm takıldı sanırım onlara da vurmuştu ne vurduysa hepsi yarı baygın yarı ayık haldeydi Timur başını kaldırıpbana baktı ve yorgun bir sesle mırıldandı,
"Abla bize ne oldu bu normal değil?"
Nefes almaya çalıştım neden böyle oluyor, bilmiyorum anlamında kafamı salladım derin nefesler alıp kendimi toparlanmaya çalıştım ve oldu hafif toparlandım başıma dönmem geçmişti ama şimdide şiddetli bir başıma ağrı girdi İnari'yi bir ağacın altına bırakıp aynı ağca tutundum ama bu kadar kötüleşmem normal değildi başımın acısı geçmiyodu ve kendimi güçsüz hissetmeye başladım, sanki biri benim...

Sizce ne olmuş olabilir tahminleri alayım.

Varsayılan Başlık - Kendi Başlığını YazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin