9

1.5K 217 241
                                    

"Birini geri hayata döndürmenin tek yolu var sanırım. O da TRM ile anlaşma yaparken talep olarak kurtarmak istediğimiz kişinin adını vermek..."

Heeseung hızlıca ayağa kalktı ve Jake'in sözünü kesti. "Aklından bile geçirme! Sıradaki hedefi sensin Jake."

"Saçmalama başka kimseyi kurban etmek istemiyorum." Sunghoon'un dediği şeyle Niki oturduğu yerde doğruldu ve kütüphane masasına doğru eğildi.

"Benimde bir fikrim var. Tüm bunlar başımıza neden geldi millet? Tabii ki de korkularımız yüzünden. Ben ailemden korktum ve Jungwon'u suçladım. Jay bir kızın onu terk etmesinden korktu ve Jungwon'u suçladı. Sunoo ve Sunghoon aralarındaki ilişki yüzünden halktan korktu ve Jungwon'u suçladı. Son olarak Heeseung hyung, o arkadaş grubunun yok olmasından korktu ve Jungwon'u suçladı."

Heeseung histerik bir gülüşle lafa atladı "Jungwon'un TRM ile anlaşma yaptığını anlayan ilk kişiydim ve bundan çok korktum. Jake, belki bilmiyorsundur ama tüm olanlardan sonra TRM denilen o şeyden bizde teklif aldık. Çünkü 'o şey' korkulardan besleniyor. Bunca zaman seni neden kendimizden uzak tuttuk sanıyorsun. Seni gerçekten sevdiğimiz için."

"Eğer gerçekten bizi tanısaydın korkuların olurdu ve şuan aldığın o TRM teklifini daha önceden de alırdın. En savunmasız olduğun anda." Sunoo iç çekerek oğlanın cümlesini tamamlamıştı. Jake duydukları karşısında 'Şuan bir korkum var ve bana da ihtiyacı var.' diye düşünmeye başladı.

Jay ortamın daha da duygusallaşmasını önlemek adına Niki'nin teorisini daha da geliştirdi. "Yani demek istediğin korkularımız olmazsa TRM bize ihtiyaç duymaz ve Jungwon'u kurtarma şansımız olur."

Niki kafasını salladı. "Evet. Bence tek yapmamız gerek şuan bu duruma düşmemize sebep olan korkularımızı yenmek. Hemde hemen."

---------------

"Oğlum düğmeni güzel ilikle. Neyse ben aşağı iniyorum sizde gürültü yapmayın."

Jake'in annesi oğluna ve yanında ona garip bakışlar atan Nicholas'a gülümseyip aşağıya inmeye başladı. "Şimdi ben anlamadım. İlk defa arkadaşlarının ailesiyle mi tanışıcaksın?"

Jake uğraşıp durduğu düğmelerden ellerini çekti ve bıkkın bakışlarla arkadaşını yanıtladı. "Ya işte Sunghoon ve Sunoo'nun anne babasının düğünü. Onlara kalsa sence beni tanıştırırlar mı? Sanırım yeni bir plan çizdik."

"Yeni plan mı?"

Oğlan en sonunda yakasını düzeltip takımının çeketini giydi. "Evet TRM olayı ile ilgili. Korkularımızı yeneceğiz. İlk etapta Sunoo ve Sunghoon var. Tam nikah anında ilişkilerini herkese anlatacaklar. Bu planımızın ilk adımı. Böylece onlar korkularını aşmış olucak ve sıra bize geçicek."

"Niki'nin alnından öpme isteği çık aklımdan." Nicholas alayla söylediği cümleyle plana olan hayranlığını dile getirdi. "Cidden çok mantıklıca..."

"Birazdan burada olucaklar senin planın ne?" Jake saatine bakıp arkadaşına döndü.

"Annenle Layla'yı yıkayacağız. Ne var annenle daha iyi anlaşıyorum. Sen biraz eziksin..." Jake, Nicholas'ın kafasına yavaşça vurup söylenmeye başladı.

"Ezikmiş... seni aptal." Nicholas yediği dayak ile kahkaha atarken kapı zili çaldı.

"Jake oğlum! Arkadaşların geldi!"

Nicholas arkadaşının sırtını sıvazladı ve "İyi şanslar Jake Sim." dedi gülümseyerek.

-----------------

"Çok gerginim."

Oğlan sevgilisinin elini tutup alnını onun alnına yasladı. "Her şeyi düzelteceğiz. Sana söz veriyorum."

Sunoo alınlarını ayırıp Sunghoon'a sıkıca sarıldı. "Sana güveniyorum."

"Öhm!" Niki'nin öksürüğü ile oğlanlar ayrılıp diğer dörtlüye döndü. Sunoo gözlerini devirdi. "Tamam tamam. Hadi girelim."

Altı genç düğün salonuna girmişti. Oldukça hoş bir mekandı. Yüksek tavanlıydı ve mermer işlemeler mekana hakimdi. Davetliler üç-dört kişilik yüksek masalarda sohbet ediyorlardı. Karşıdan gülümseyerek Sunghoon'un babası geldi.

"Merhaba gençler. Sizi gördüğüme sevindim. En son nişanda görüşmüştük. Maalesef Sunghoon sizi hiç evimize davet etmiyor."

Damatlığının içinde gergince gülümseyen adam oğluna iğneleyici bir bakış attı. Sunghoon tam konuşmaya başlayacaktı ki babası Jake'e dönüp tekrardan lafa girdi.

"Seni ilk defa görüyorum. Adın nedir delikanlı?"

Jake, içindeki buruk duyguyla elini uzattı. Zamanında o kadar kenara atılmıştı ki aileleri oğlanı tanımıyordu bile. "Merhaba efendim, ben Jake."

"Jake? İsmini beğendim." Sunghoon babasını omzundan dürtüp "Baba sen müstakbel karın ile ilgilensene. Bizi geriyorsun." dedi.

Adam gözlerini devirip yanımızdan ayrıldı. Heeseung, Sunoo'nun kulağına eğildi. "Bu arada Jungwon olayını onlara nasıl açıkladınız?"

"Jungwon'un uzun zamandır bir eğitim kampına başvurduğunu ve kampın bu başvuruyu kabul ettiğini söyledik. Zaten şuan en son dertleri biziz."

Heeseung aldığı cevapla kafasını sallayınca hep birlikte büyük bir masaya geçtiler.

-2 Saat Sonra-

"Evet nikah başlıyor."

Jake heyecanla mekandaki geniş sahneye baktı. Bayan Kim ve Bay Park birbirlerine dönmüş halde, nikah memuru ise aralarında evrakları düzenliyordu."

"Sunghoon, şimdi!"

Niki'nin komutuyla Sunghoon elindeki içkiyi bıraktı ve büyük adımlarla sahneye ilerledi. Babası ve üvey annesinin arasında yerini aldığında memurdan mikrofonu çekip aldı.

Birkaç basamak indi ve davetlilere bakarak konuşmaya başladı.

"Merhaba ben Park Sunghoon. Babamın size bahsederken övüp bitiremediği o tek oğluyum. Onun benim için ideali her zaman şuydu. İyi bir eğitim al. Meslek elde et. Kendi düzeyinde uyumlu bir kadınla evlen. Ve son olarak en az iki çocuk sahibi ol. Değil mi baba? Normal bir hayattan bahsederken bana hep bu örnekleri vermez miydin?"

Babası şaşkın bakışlarına engel olamadan kafasını salladı.

"Fakat annem bana her zaman mutlu olmamı söylerdi. Evet evet! Ölümünde gram gözyaşı akıtmadığın annem. Bana hep şunu derdi "Masalardaki gibi bir hayatın olsun, hep mutlu ol." Bende bir gün anneme dedim ki; "Anne, ya masallardaki prensese değilde, prense aşık olsaydım beni yine sever miydin?" Tereddüt etmeden bana "Mutlu olduğun sürece karşındaki kişinin önemi yoktur." dedi."

Babası kaşlarını çattı. Bu mevzunun nereye varacağını anlamıştı. Sunoo ise arkadaşlarının arasında sessizce otururken göz yaşlarına hakim olamadı. Jay ağlayan arkadaşının sırtını sıvazlamaya başladı.

"Ah baba. Ben mükemmel birine aşık oldum. Annemin tamda istediği gibi. Beni mutlu eden biri. Ama ne yazık ki sizin evliliğiniz bize hiç iyi gelmiyor."

Sunoo'nun annesi iyice gerilmişti. Nişanlısına anlamsız bakışlar attı. Tüm davetliler şaşkınlık içerisinde genç oğlanı dinliyorlardı.

"Evet. Siz bu evliliğe devam ettiğiniz sürece, bu iki oğlunuz asla eve dönmeyecek!"

Salondaki herkes sesin sahibini gördüğünde şoka uğramıştı. Sunoo cümlesini bitirip sevgilisinin elini tuttu. İki oğlan el ele tutuşup salondan çıkarken Bayan Kim göz yaşları ile yere düştü. Maalesef müstakbel kocası onunla ilgilenemeyecek kadar şaşkındı.

Diğer dört oğlan da, ikilinin ardından salondan çıktı. Oğlanlar salon binasının önüne geçip derin bir nefes aldılar. "Biz valizleri falan hazırladık ama gidecek bir yerimiz yok ki."

Sunoo'nun söylediği cümle ile tüm oğlanlar garip bir kahkahaya boğuldu. Jay rahatlamış ortamdan yararlanarak "Gelin bende kalın. Yalnız yaşadığımı biliyorsunuz çocuklar." dedi. İkili bu teklifi kabul ettiğinde hep birlikte Heeseung'un arabasına binip salon otoparkından uzaklaştılar.

--------------------

be sacrificed | enhypenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin