4

2K 248 444
                                    

Bir şey olduğu yok Jake. Hadi biz hava almaya çıkalım."

İtiraz etmesine fırsat vermeden Heeseung onu dışarı çıkardığında, en birlikte olmaması gereken dörtlü içeride yalnız kalmıştı...

Derin bir nefes alarak uykusundan uyandı Jake. Nefes nefese kalmıştı. Yatakta doğrulurken gördüğü rüyanın aslında anılarında var olduğunu fark etti.

"Bir rüya değildi.."

Jake yataktan kalktı ve banyoya ilerledi. İçeriye girmeden önce annesini gördü.

"Jake? Oğlum iyi misin?"

Jake, o an elinde olmadan annesinin boynuna doladı kollarını.

"Anne sence Jungwon bize geri dönecek midir?"

Annesi oğlunun ani hareketiyle şaşırmış olsa da beklemeden oğluna sarıldı.

"O sizi çok severdi oğlum. Elinde sonunda sizin için dönecektir."

Jake, annesine hiçbir şey açıklayamamanın verdiği acıyla ondan ayrıldı.

"Teşekkür ederim anne."

"Kabus mu gördün?"

Annesi elini oğlunun saçlarına çıkardı ve okşamaya başladı.

"Evet.. ama birazdan etkisinden çıkarım, sen dert etme"

"Peki o zaman, kahvaltıya bekliyorum hızlı ol."

Jake annesinin yanağına bir öpücük bıraktı ve lavoboya ilerledi.

-----------

"Bir rüya gördüm ama rüya değildi."

Nicholas oturduğu yerde doğruldu. "Nasıl lan? Neydi o zaman?"

Jake derin bir nefes aldı. "Bir anı."

"Bak ben sana söylüyorum Jake bu paranormal bir olay. Gel falcıya, büyücüye gidelim bi boklar oluyo size."

Jake heyecanla tüm vücudunu Nicholas'a çevirdi. "Ya beynim bana bilinçaltımda fark etmem gereken kanıtları anımsatıyorsa. Bence gördüklerimin bu olayla bir bağlantısı var."

Nicholas heyecanla gülümsedi " Off oğlum eğer öyleyse çok havalı lan. Kitap konusu bile çıkar bundan. Bu arada hangi anıyı gördün?"

"Jay, Jungwon'a vuruyordu. Jungwon son videosunda Jay'den bir kız için özür dilemişti. Aşk üçgeni olduğunu düşünüyorum."

Nicholas oturduğu yerden ayaklandı ve daha iyi düşünmek için sağa sola doğru adımlar almaya başladı.

"Ben bile anladım oğlum. Geçen dönem soyunma odasında bu ikisi yumruk yumruğa dövüştüler. Geldi Wonyoung diye bir kız bunları ayırdı."

"Wonyoung mu?"

"Evet denilene göre Jay ve Wonyoung çıkmaya başlamışlar ama Wonyoung, Jungwon hayatına girince bir anda ona aşık olmuş. Fakat Jungwon'un kızla bir muhattapı yokmuş. Öyle Jay de buna kinlenmiş falan."

"Oha cidden ben bunları bilmiyorken sen nasıl biliyosun Nicholas?"

Nicholas küstahça omzunu silkti. "Okulun gazetecilik klübünde olunca istemeden tüm dedikoduları öğreniyorsun şekerim."

Jake tek kaşını kaldırdı ve sırıtarak "Şımarma.." dedi.

Nicholas yanında yeniden oturdu. "Diğer şüpheliler ne alemde?"

"Bu sefer Jungwon'un ailesine inmek istiyorum. Sunoo ve Sunghoon. Sunoo onun kardeşi fakat hem Sunoo hemde Jungwon evlatlık olduğu için herhangi bir kan bağları yok. Ama.."

Nicholas, Jake'ın yarım kalan sözünü tamamladı. "Sunghoon tamamen üvey evlat."

"Aynen öyle. Sunoo ve Jungwon'un annesi Sunghoon'un babasıyla nişanlanıyor ve bir anda bu üç arkadaş birbiriyle kardeş oluyorlar. Daha da beni meraklandıran ne biliyor musun? Jungwon videoda Sunoo ile kardeş olduğu için Sunghoon'dan özür diliyor!?"

Nicholas elini saçlarına çıkarıp karıştırdı. "Ahh çok karmaşık her şey ağlıcam."

"Belki de yeni bir aile olma işi onları yıpratmıştır?" Jake elinde olmadan derin derin nefesler almaya başladı.

Nicholas çantasını aldı ve elini Jake'in omzuna çıkardı. "Yarın tekrardan durum değerlendirmesi yaparız şimdi derslerine gir dostum."

------------

"İnsanlar aramızdaki şeyin aşk değilde hastalık olduğunu düşünüyor olabilirler ama aşık olacağımız kişiye kalbimiz yerine kendimiz karar verebilseydik ben her türlü seni severdim... Sunoo."

"Jake?"

Jake kafasını hızlıca kaldırdı ve öğretmenine boş boş bakmaya başladı. Sadece biraz kestirmek istemişti bilinçaltında yankılanan o boğuk seste neyin nesiydi.

"İyi misin oğlum?"

Jake, öğretmeninin sorusuyla kafasını olumuz anlamda sağa sola salladı. "Lavoboya gidebilir miyim hocam?"

Öğretmeni derin bir iç çekerek kafasını salladı. "Buyur."

Jake sarsak adımlarla ayağa kalktı ve erkek tuvaletine ilerledi. İçeri girdiğinde musluğu açtı ve soğuk suyu teniyle buluşturdu.

"Ben her türlü seni severdim."

Jake kafasının içindeki bu anlamsız sese anlam veremiyordu. "Neler oluyo bana?"

O sırada arkadaki kabinden Sunoo çıktı. "Hyung neden derste değilsin?"

Jake öfke ile kafasını kaldırdı ve Sunoo'nun üstüne yürüdü. "Annen ile Sunghoon'nun babasının nişanlandığı günü bana detaylıca anlatır mısın yoksa farklı yollarla mı öğreneyim?"

Sunoo ne zaman o günden bahsedilse mahvolurdu. Gözleri hemen doldu ve sesi kısıklaştı.

"Nasıl intihara kalkıştığımı bu kadar merak mı ediyorsun?"

Sunoo daha fazla yaşlarını tutamadı. Jake o gün nişana çağrılmayan tek kişiydi ve onun bilmediği birçok şey yaşanmıştı. Sunoo'nun intiharı gibi...

"Hayır. Nasıl değil neden kalkıştığını meral ediyorum.

Sunoo göz yaşlarının arasından histerik bir gülüş attı. "Cidden... napıyorsan yap git farklı yollarla öğren bu saçmalıkların yüzünden kendimi yıpratamam."

Sunoo hızlıca tuvalet kapısından dışarı çıktı ve Jake'i sorularıyla yalnız bıraktı. Yeniden...

be sacrificed | enhypenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin