Merhabalar
Umarım herkes iyidir.
Keyifli okumalar.
Eve geldikten sonra doğruca odamı çıkmış ve üzerimi değiştirdikten sonra yatağıma uzanıp, geçen gün okumayı yarım bıraktığım kitabımı okumaya başlamıştım. Bu kitabı sevmiştim, dili çok güzel ve hafifti.
Bu akşam canım bir şey yemek istemiyordu. Yoongi ile beraber yediğimiz cips ve içtiğimiz bira beni şişirmişti. Bu saatten sonra da bir şey yemek istemiyordum. Ama sıcak bir şeyler içmek fena olmazdı. Bunun için mutfağa inmiş ve sıcak çikolata yapmak için malzemelerimi çıkartmaya başlamıştım. Derken salondan bir tıkırtı sesi gelmişti. Evde benden başka kimse olması mümkün değildi. Hoseok gelmiş olamazdı.
Parmak uçlarımda yürüyerek salona doğru ilerlediğimde koltukların arkasında bir karartı görmüştüm, ayağa kalktığı anda avazım çıktığı kadar bağırmıştım, hırsız panikle pencereden atlamış ve koşarak uzaklaşmıştı. Evde çalacak bir şey yoktu ama ister istemez bir yabancıyla aynı ortamda bulunmak, onun evin içinde dolaşması içimi ürpertmişti.
Komşular sesimi duymuş olacaklar ki hemen gelmişlerdi. Bir tanesi çoktan polisi aramıştı bile buna gerek olmadığını söylemiş olmama rağmen. Polis arabası ışıkları yanarak ve siren sesiyle birlikte gelmişti. Benim ifademi aldıktan sonra içeriye girmiş ve delil aramaya başlamışlardı. Bir şey çalındığını düşünmüyordum ama her şey usulüne uygun olarak yapılmalıydı.
Bahçede komşularla birlikte beklerken arkamdan tanıdık bir ses işitmiştim.
"Jimin, ne oldu burada? İyi misin sen?" demişti tanıdık sesin sahibi."Ah Yoongi, evime hırsız girdi. Polisler içeride delil arıyorlar." demiştim yorgun bir sesle.
"Umarım bir şey çalmamıştır. Sana bir şey yapmadı değil mi? İyisin sen." demişti kaşları endişeyle havalanırken.
"Merak etme iyiyim. Beni görünce hemen kaçtı zaten. Bir şey çaldığını da düşünmüyorum. İkimiz de öğrenciyiz değerli bir eşyamız yok yani."
"Ah çok üzgünüm Jimin." demiş ve kollarının arasına almıştı beni. Kokusunu doya doya içime çekmiştim. Ben de kollarımı ona dolamıştım. Yavaşça geriye çekilirken "Senin ne işin var peki burada?" demiştim sorgularcasına.
"Koşuya çıkmıştım. Polislerin bu tarafa doğru geldiğini görünce, evinin bu tarafta olduğunu bildiğim için endişelendim. Senin için endişelendim.""Teşekkür ederim. Gördüğün gibi gayet iyiyim. Endişelenecek bir şey yok."demiştim gülümseyerek.
"Tamam o zaman ben gideyim. Bir şeye ihtiyacın olursa..." demiş ve duraksamıştı elimdeki telefona gözünü dikerek "Numaramı yazayım istersen. Bir şeye ihtiyacın olursa istediğin saatte arayabilirsin." dediğinde telefonumu ona uzatmış ve numarasını tuşlamasını beklemiştim. Kendi numarasını tuşlayıp bir kez çaldırdıktan sonra bana geri vermişti. "İşte bu kadar." demişti göz kırparken.
"Teşekkür ederim tekrardan. Çok düşüncelisin Yoongi.""Rica ederim küçük. Dediğim gibi istediğin saatte arayabilirsin." demişti ve ben başımı onaylarcadına salladıktan sonra yavaşça uzaklaşmıştı.
***
Polislerin işi bittikten sonra eve girmiş ve bütün camları kapatıp kapıları kitlediğime emin olduktan sonra odama çıkmıştım. Çok yorulmuştum. Neredeyse iki saattir dışarıda bekliyorduk ve bu beni oldukça yormuştu. Yavaşça yatağıma uzanmış ve telefonumu kurcalamaya başlamıştım.
Rehbere girdiğimde hızlıca aşağı inmiş ve gördüğüm bir isimle duraksamıştım.
Min Yoongi
Artık telefonumda numarası vardı ve benim numaram da onda kayıtlıydı. Daha başka ne isteyebilirdim ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little darling | yoonmin
FanficPark Jimin nereden bilebilirdi ki deliler gibi sevdiği Min Yoongi'nin de onu sevdiğini...