Merhabalar
Umarım herkes iyidir.
Keyifli okumalar.
Gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda kollarını bana dolamış bir şekilde uyuyan Yoongi vardı. Ben uyandığımı zannediyordum ama hala uyuyordum anlaşılan. İlk kez böyle bir rüya görüyordum. Onu birçok kez rüyamda görmüştüm ama hiç böyle görmemiştim. Bu rüya hiç bitmesin istiyordum. Ama bir dakika, bu rüya değildi ki. Biz dün gece birlikte uyumuştuk. Ah, benim küçük kalbim bunlara dayanabilecek miydi acaba?
Kollarının arasındaki bedenimi öyle sıkı sarıp sarmalamıştı ki, kurtulmam imkansızdı. Ben de bunu bozmadım ve o şekilde hareketsizce bekledim. Öyle güzel uyuyordu ki uyandırmaya kıyamamıştım.
Yüzünün her bir zerresini aklıma kazımıştım. Koyu kirpikleriyle bütünleşen güzel gözleri, sevimli burnu, pembe dudakları ve neredeyse hepsini saydığım kirpikleri ile öyle güzeldi ki ona bakmaya doyamıyordum adeta.
Ne kadar öyle durduk bilmiyorum ama sonunda gözlerini açmıştı. Açtığında yüzündeki şaşkınlık ifadesi görülmeye değerdi. Kollarını bedenimden çekerken "Seni rahatsız ettim, kollarımı nasıl da dolamışım. Kusura bakma ben biraz deli yatarım." dediğinde gülmüştüm. "Saçmalama Yoongi, önemli değil. Uyandırmak istemedim. Çok güzel uyuyordun, kıyamadım."
"Hep böyle düşünceli olmak zorunda mısın sen?" dediğinde başımla onaylamış ve yattığım yerden yavaşça doğrulmuştum. Gözlerimiz yine kesiştiğinde bana yüzünde görebileceğim en güzel gülümsemelerden birini vermişti.
Dün yanımıza aldığımız atıştırmalıkları hazırlayıp yemiştik. Bugün burada geçireceğimiz son gündü. Yarın okul olduğu için dönmek zorundaydık. Bir gün daha kalmayı, bir gün daha onunla birlikte uyumayı öyle çok isterdim ki, anlatamam.
Taehyung ve Jungkook sürekli baş başa vakit geçirmek istediklerinden ben ve Yoongi tek kalıyorduk ve bu da benim oldukça hoşuma gidiyordu. Laf arasında piyano çalmayı çok sevdiğinden bahsetmişti ve ben de bir ara dinlemek istediğimi söylemiştim. Benim için özel olarak piyano çalacaktı, daha ne isteyebilirdim ki.
Bana basketbol maçının olduğu gün bana "Hakkımda bilmediğin çok şey var." dediğinde bunun anlamını fark etmemiştim ama gerçekten de öyleydi. Hakkında bilmediğim ve bilmek için can attığım çok şey vardı. Bugün öğrendiğim piyano da bunlardan biriydi.
Binbir güçlükle kurduğumuz çadırları topladıktan sonra çantalarımızı alıp geri dönmeye hazırlanmıştık. Geldiğimiz yolu geri dönerken yine onunla baş başaydım. Bana küçükken ormanda kaybolduğunu anlatmıştı. Bunu anlatırken öyle içten ve samimiydi ki o an istemsizce gözlerimin doluşuna şahit olmuştum. Annesinin, babasının ve dün geceye kadar sevgilisi zannettiğim abisinin nasıl telaşlandığını öyle bir anlatmıştı ki duygulanmıştım.
"Sen de amma sulu göz çıktın be küçük."
"Aslında çok kolay ağlamam. Ama küçükken ben de ormanda kaybolmuştum. Aklıma o gün yaşadığım korku geldi. İstemsizce duygulandım." Dediğimde kolunu omzuma atmış ve başımı omzuna yaslamıştı sıkıca.
Yol boyunca uzun uzun sohbet etmiştik ve bu beni oldukça iyi hissettirmişti. Belki de onunla yaptığım en uzun konuşma buydu bilemiyorum. Ama bana iyi geldiği kesindi.
Eve geldiğimizde annem yine bizim için çok güzel yemekler hazırlamıştı. Eşyalarımızı bıraktıktan sonra sofraya geçmiş ve yemeklerimizi yemiştik. Hatta o kadar çok yemiştik ki yerimizden kalkamamıştık. Biraz kendimize geldikten sonra eşyalarımızı toparlamış ve evden ayrılmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little darling | yoonmin
FanficPark Jimin nereden bilebilirdi ki deliler gibi sevdiği Min Yoongi'nin de onu sevdiğini...