Merhabalar
Umarım iyisinizdir.
Keyifli okumalar.
Okuduğum mesajla yarım yamalak açtığım gözlerim iyice açılmıştı. Ne yazacağımı şaşırmıştım doğrusu. İçimde ona karşı birikenleri yazmak istesem dağ olurdu ama ben ona bir şey yazmam gerektiği zaman ne yapacağımı şaşırıyordum. Bu sefer de öyle olmuştu.
Jimin
Haber veremeden ayrıldığım için kusura bakma ama çok yorgundun ve seni uyandırmaya kıyamadım
Dinlenmen gerekiyordu şuan olduğu gibi
O yüzden haber vermeden gitmek zorunda kaldım :(
Min Yoongi
Bu kadar düşünceli olmak zorunda mısın?Jimin
Söz konusu sen olunca evet |
Hahahaha sanırım evet
Min Yoongi
Bugün için teşekkür ederim
İyi ki varsın |
İyi ki varsınız
İyi gecelerJimin
İyi geceler
Telefonu baş ucuma koyup yatakta bir süre boş boş tavanı izlemiştim. Az önce bana yazdıklarını, basketbol maçındaki hareketini, bakışlarını,bugüne dek onunla yaşadığım her şeyi tek tek en ince ayrıntısına kadar düşünmüştüm. Aslında bugüne kadar hislerimin tek taraflı olduğunu düşünüyordum ama bugünden sonra acaba o da bana karşı bir şey hissediyor olabilir diye düşünmeye başladım. Bu çok küçük bir ihtimaldi ve belki sonunda üzülen taraf ben olacaktım ama bu yaşananların hepsi beni böyle düşünmeye itiyordu. Bir ihtimal, ufacık bir ihtimal bile kalbimin yerinden çıkacakmışcasına atmasına sebep olmuştu.Umarım yanılmıyorumdur.
Bu sabah hiç olmadığım kadar enerjik bir şekilde uyanıştım. Kulaklığımı takmış ve müzik eşliğinde okul için hazırlanmaya başlamıştım. Gömleğimi almak için dolabı açtığımda geçen gün Yoongi'nin üstüm kirlendiği için bana verdiği gömleği görmüştüm. Her ne kadar bende ona ait bir şey olması beni mutlu ediyor olsa da geri vermem gerekiyordu. Güzelce katladıktan sonra çantama koymuş ve kendi gömleğimi giymiştim. Saçıma şekil verdikten sonra çantamı ve telefonumu alıp aşağıya inmiştim.
Kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdiğimde Namjoon'u pankek yaparken bulmuştum. Ne ara gelmişti ne zamandır buradaydı hiçbir fikrim yoktu. Yemek yapma konusunda çok yetenekli olmasa da bazı yemekleri oldukça lezzetli yapabiliyordu ve pankek bunlardan biriydi.
"Günaydın Namjoon. Bakıyorum erkencisin bugün."
"Günaydın Jimin. Eğer Hoseok'un uyanmasını beklersek açlıktan ölürüz. İş başa düştü yine. Ben bunları pişirirken sen de tabakları hazırlarsan çok sevinirim."
"Tabii." Diyerek dolabı açmış ve üç tane tabak çıkartıp masaya yerleştirmiştim. Çatal bıçakları da hazırlamış ve bardaklara portakal suyu doldurmuştum.
"Jimin, pankekler hazır gidip şu uykucuyu uyandır artık. Daha ne kadar uyuyacak acaba?"
"Hemen gidiyorum." Demiş ve hızla Hoseok'un odasına dalmıştım. Uyuyor olduğunu düşündüğümüz adam çoktan uyanmış ve hazırlanmıştı bile. "Oh, gözlerime inanamıyorum ilk defa erken kalkmışsın. Hayret doğrusu." Demiştim kaşlarım havalanırken.
Gülmüş ve "Çok gürültü yaptınız. Uyumam mümkün değildi. Ben de mecburen kalkıp hazırlandım. " diyerek odadan ayrılmıştı.
Arkasından ben de çıkmıştım ve tekrar mutfağa gitmiştim. Hepimiz sofraya oturmuş ve afiyetle pankekleri yemeye başlamıştık. İtiraf etmeliyim ki çok lezzetliydi. Biz yemeye devam ederken kapı çalmıştı. Üçümüz de üşengecin teki olduğumuz için kapıyı açacak kişinin kim olacağını belirlemek için birbirimize bakmaya başlamıştık. O sırada ısrarla çalan kapıya dayanamayıp ben kalkmıştım. Bu saatte kimin geleceğini bilmiyordum ama aklımda istemsizce biri belirmişti. Belki de o vardı kapının ardında.
Kapıyı açtığımda karşımda Taehyung'u görünce yüzüm biraz düşmüştü açıkçası. Bu yaşandığı için kötü hissetmiştim Taehyung'a karşı ama istemsizce olmuştı. O da bunu fark etmiş olacak ki "Ne o? Yoksa başka birisini mi bekliyorsun?" demişti gözlerini bir ima ararmış gibi kısarken. "Kimi bekleyeceğim Tanrı aşkına. Gelsene kahvaltı ediyorduk. Şanslısın bugün pankek var. Seversin sen." Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle içeri dalarken "Bayılırım." demiş ve doğruca mutfağa girmişti.
Namjoon ve Hoseok "Hoşgeldin Taehyung." dedikten sonra yemeye devam etmişlerdi. Taehyung da onlara katıldıktan sonra güzel bir kahvaltı yapmış ve tıka basa doymuştuk. Bulaşığı kimin yıkayacağı belli olmadığı için taş kağıt makas oynamaya karar verdik ve her zamanki gibi Namjoon kaybetti. Bulaşıkları yıkamak zorunda kaldı. Onların dersi bizimkine göre daha geç başladığı için biz evden erken çıkmak zorunda kalmıştık.
Yolda yürürken içime gelen ani bir hisle Taehyung'a her şeyi anlatmaya karar verdim. En yakın arkadaşımdan bunu daha fazla saklamak istemiyordum. Onun da bilmeye hakkı vardı. "Taehyung." Dediğimde "Hı?" demiş ve bakışları bana dönmüştü. Nasıl başlamam gerektiğini bilmiyordum ama bir şekilde anlatmam gerekiyordu. "Sana bir şey söylemek istiyorum. Aslında uzun zamandır söylemek istiyordum ama bir türlü söylemedim. Senin de bilmen iyi olur diye düşünüyorum. Taehyung ben-" Dediğimde lafımı bölmüş ve "Sen Yoongi'yi seviyorsun." demişti. Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken ne diyeceğimi bilememiştim. "Sen nereden-" Dediğimde ise yine lafımı bölmüş ve "Anlamamak için aptal olmam gerekirdi. En yakın arkadaşımsın, dostumsun. Seni bu konuda zorlamak istemedim. Ne zaman hazır hissedersen o zaman anlatacağını biliyordum. Haklıymışım da. Zamanı gelmişti. Seni en iyi ben anlarım." demişti. O bunları söylerken gözlerim dolmuştu. Beni bu kadar iyi tanıması, anlaması bana çok iyi hissettirmişti. Gözlerim dolu dolu ona sıkıca sarılmıştım. O da buna karşılık sıkıca sarmıştı beni. "Taehyung, iyi ki varsın dostum." Demiştim ağlamaklı sesimle. O da "Sen de." Diyerek sırtımı sıvazlamıştı.
Gözyaşlarımı sildikten sonra ondan ayrılmış ve yürümeye devam etmiştik. Yol boyunca ona zaten bildiği bir şeyin her detayını anlatmıştım. Onu gizli gizli izlediğmi, evine gittiğimde yaşananları, dünkü maçta ve sonrasında olanları. Her şeyi biliyordu artık. Kendimle ilgili bütün detayları anlattıktan sonra benim de onu dinlemem gerekiyordu. Onun da bana anlatmaya ihtiyacı olduğunu biliyordum. "Benim anlatacaklarım bu kadar. Sıra sende. Jungkook'la alakalı her şeyi bilmek istiyorum. Mesela dün neler yaptığınızı bilmek istiyorum." Dediğimde hafifçe tebessüm etmişti. "Bu çok özel çok güzel bişey Jimin. Nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum ama günlerdir içim kıpır kıpır. Onunla tahmin edemeyeceğim bir şekilde yakınız ve sürekli bir şeyler yapıyoruz birlikte. Bugün için de sözleştik. Sinemaya gideceğiz. Bugün ona açılmayı düşünüyorum. Çünkü aramızdaki çekim inanılmaz. Bunu en derinlerimde hissediyorum. Dün...çok güzeldi. Saatlerce oturduk, sohbet ettik. Çok keyifliydi. Her saniyesi çok güzeldi."
"Senin adına çok mutluyum. Jungkook çok iyi biri ve siz ikiniz çok güzel olacaksınız. Buna tüm kalbimle inanıyorum ve onun da sana karşı bir şeyler hissettiğine eminim." Demiştim sırtını sıvazlarken. "Teşekkür ederim Jimin. Umarım sen de Yoongi ile bu duruma gelirsin bir an önce. Çünkü ben de aynı çekimi sizde hissediyorum." Dediğinde gülümsemiştim. Bu küçük bir ihtimaldi.
Beni çok yakın bir arkadaşı olarak gördüğünü düşünsem de yaşadıklarımız beni yanıltıyordu. Şimdi de Taehyung bunları söyledikten sonra iyice şüpheye düşmüştüm.
Gerçekten olabilir miydi?
Beni seviyor olabilir miydi?
Bölümün sonu.
Umarım gidişattan ve hikayeden memnunsunuzdur. Hiç yorum yapmıyorsunuz :( Yorumlarınız ve oylarınız benim için değerli. Yeni bölüm gelene kadar kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little darling | yoonmin
FanficPark Jimin nereden bilebilirdi ki deliler gibi sevdiği Min Yoongi'nin de onu sevdiğini...