Nemli gece havası sisle birleşmiş ve pis şehrin her yerine burası bana ait ! Dercesine dağılmıştı. Ama hadi ama dostum ! Burası Gotham ! Eğer fazla hassasan buradan hemen defolup git ve o "her şeyleri mükemmel" olan Metropolice 'e koş...
-
Etraf zifiri karanlık ve sessizdi. Gotham 'da bu gayet tuhaftı doğrusu. Ne de olsa burada her türlü suçlu bulunurdu. Bitki kadınlardan tutun da şemsiyeli sivri burunlu gangsterlere , sinsi kedi hırsızlardan tutun da palyaço ve soytarılara... Hepsi bu gece istirata çekilmişti anlaşılan. Ama bu iki haylazın yaramazlık peşin de olduğu gerçeğini değiştirmiyordu tabiki de. Belediye binasının çatısın da iki slüet dans ediyordu. Daha yarımsaat önce yağan yağmurdan dolayı kaykan olan çatının üstün de kol ve bacaklarını sallayarak denge de durmaya çalışıyorlar ve karanlıkta fırıl fırıl dönen gölgeler oluşturuyorlardı.
"Dikkat etsene kızım ! Neredeyse üstüme çıkacaktın ! "
"El feneri almayı unutmasaydın , ne yaptığımı görebilirdim oğlum."
"Hıh , sen de benim kadar iyi görebilirsin. Bile bile yapıyorsun bunu."
"Tüh !" Dedi Lucy , fırçasını Jay 'in suratından geçirerek.
"Bunu yaptığına pişman olacaksın" diye homurdandı Jay. Kırmızı boya çenesinin ucundan damlıyordu.
"Kapa çeneni , neredeyse bitirdim"
Lucy son harfi de tanamladı ve hepsini doğru yazdığından emin olmak için geriye doğru aldı kendini.
"Ünlem işaretini unuttun !" Dedi Jay , boya kutusunun dibin de kalanları kız kardeşinin başından aşşağı boca ederken.
Lucy ve Jay birbirlerine girdiler ve çatıdan yuvarlanarak aşşağıda ki kirli su birkintilerinden birine düştüler. İkizler çamurlu yağmur suyun da , sanki korkunç yaraları kanıyormuşçasına üstlerinden süzülen kıpkırmızı boyayla sırılsıklam dikilirken , başardıkları işe hayran kaldılar.
"Bunu sevdim, oğlum"
"Kesinlikle önceki halinden daha iyi oldu ,kızım."
Kıkırdamaları cırcırböceği ve baykuş seslerini bastırırken , gölgeler arasından Lunapark 'a doğru süzüldüler...
-
Gotham City şehrinin içinden geçip binaları , sirketleri , mağazaları ve de parkları geri de bırakıp güneye doğru yürürseniz sizi şehrin gerçek yüzü karşılamaya başlar. Yıkık dökük binalı ve her türlü pisliğin kol gezdiği bu tarafa ulaşırsınız. Hadi diyelim bu tarafı da geri de bırakmaya karar verip yine aynı güneye doğru yürümeye devam ederseniz bu sefer ise sizi Lunapark karşılar. Hepinizin gözün de ışıklı ve de eğlenceli bir yer canlandı , değil mi ? Ah o zaman burayı gördüğünüz de hayalleriniz yıkılacak çünkü burası bir Lunapark ancak terk edilmiş bir Lunapark. Her şeyin yıkık dökük ve ürkütücü olduğu bu yerin çitlerini saçma bir şekil de kırmızı güller sarmıştır. İçinizden ne saçmaladı bu kız ? Dediğinizi duyar gibiyim ama hey gülleri oraya ben ekmedim ya ? Neyse zaten bu yere gelmeye kimse yanaşmaz. Çünkü iddialara göre geceleri bu terk edilmiş ölüm yuvasından kahkahar yükselir. Bu kahkahalar o kadar ürkünç ve kan dondurucudur ki insanlar ilk başta bunu yapanın Joker ve Harley Quinn olduğunu düşünüp onları yakalamaları icin polisi aramışlar ama polisler hiç bir şey bulamamışlardı. Bunun üzerine halk burayı lanetli kabul etmişler ve uzak durmaya resmen ant içmiş gibi kaçmışlardı buradan. Parkın girişinde ki en ufak rüzgar da bile sallanan , sallandıkça da gıcırdayan tabela da ki Fun Fair yazısı dikkat çekici bir kırmızı boyayla karalanmış ve üstüne "Si*tir Git !" Yazılmıştır. Aslın da bu , kendini cesur sanan meraklı p*çler için bir uyarı niteliği taşır...
-
Eğer bu pislik yuvasın da başka birileri yaşasaydı buraya tadilat yapıp çocuklar için epey eğlenceli bir yer yapar ve bu üzgün şehrin halkını mutlu ederdi. Ne yazık ki burada başka birileri yaşamıyor , başka ikisi yaşıyordu ; Jay ve kız kardeşi Lucy. Bu ikisi , kardeş olmanın da ötesin de , ikizdiler. Dolayısıyla , biri bile baş belasıyken , ikisi bir arada iki katı bela demekti. Yalnızca bir tanesi bile yeterince belalıydı gerçekten.
"Bitkiler büyüyor kızım"
"Güllerin çiçeklerini yolma zamanı , oğlum"
Ikizler uzun ve güzel bir yapıya sahiptiler. Doğuştan gelen bir şekil de ikisinin de saçlarının yarısı siyah diğer yarısı da yeşildi. Jay 'in saçları her daim dağınıktı. Tek kaşın da küçükken yaşadığı bir kazadan sonra bir çizik olmuştu. Ayrıca gözlerinin bir teki mavi diğeri de yeşildi. Lucy ise kürek kemiğinin bir kaç santim altına kadar uzanan düz saçlara ve ikizin aksine masmavi gözlere sahipti. Her ikisinin de bembeyaz soluk tenleri onları sanki birer palyaçoya çeviriyordu.
İkizlerin haylazlık sanatında ki becerileri etkileyiciydi ve uzun çalışmalara dayanıyordu. On altı yıl önce, henüz annelerinin karnındayken başlayan bir çalışmaya... Ikizdiler tabi ama Lucy doğanın kanunları gereği iki dakika on üç saniye daha büyüktü Jay 'den. Ah o ikisi dünyaya ilk kim çıkacak diye öyle bir kavgaya tutuşmuşlardı ki !
Onlar içeri de birbirlerini yumruklayıp debelenirlerken anneleri en yakın arkadaşı Ivy 'nin çabalarıyla iki saat boyunca acı çekmişti. Artık içeride ne olduğu bilinmez ancak Lucy bir şekil de kazanmış olacak ki minyatür yumruklarını zafer edasıyla kaldırmış bir şekil de o dar alabdan çıkmıştı. Hemen ardından da Jay görünmüş ve Ivy onları annelerine göstermek için yan yana tutar tutmaz , minnacık parmağını uzatıp , Lucy 'nin gözüne sokmuştu.
Anneden bahsettik ama ikizler onu hiç görememişlerdi. Kendilerini bildiklerinden beri Gotham Yetimhanesin de büyümüşler ve orada ki zavallı çocuk ve çalışanların annelerinden emdikleri sütleri fitil fitil burunlarından getirmişlerdi. Ah zavallı müdür Edward... Yasalar gereği onları sokağa da atamıyordu. Neyse ki ikizler on iki yaşlarına gelince oradan kaçmışlardı ki hem onlar hem dw yetimhanedekiler derin birer nefes almışlardı...
Evet yine ben 😁
Umarım beğenmişsinizdir puddinlerim. Şunu demeden geçmeyecegim ; Buraya sık sık yb atamayabilirim. Bu yüzden yb konusun da şimdiden anlaşalım. Bu bir Jarley ya da Lumian kurgusu değil. Bu başlıkta da yazdığı gibi İkizlerin kurgusu. Lütfen vote verin ve düşüncelerinizi yazın :)