// NUDE \\ Jikook

Senden nefret ediyorum(yine)

"Saçlarını yolmak istiyorum."

"Islakken biraz zor."

Büyük ellerim ince beli sıkıca sararken denizin tuzlu suyu dalgalanmaya devam ediyordu. Kolları boynumun arkasında kenetlenmiş dururken mayosunun üzerinde kalçasının iki yanına indirdiğim ellerim ile kendini bana bastırdı.

"Daha az yemek yemelisin. Ellerim belini beğenmeyince kalçana yerleşmeyi seçti."

İskelenin altında yolculuk yapmaya iki saat kala birbirimizle vakit geçiriyorduk. Denizin soğuk suyu alev alan bedenlerimizi engelliyordu.

Gözlerden uzak şekilde birbirimize yakın olmak, hatta tensel temas sağlamak çok güzeldi.

Her seme erkek, onun gibi bir uke isterdi. Ama ona sahip olan bendim.

Tabii herkese göre ben ondan nefret ediyordum.

O da benden ediyordu.

Kime ne?

Kalıp şeklindeki dolgun dudaklarımı bembeyaz, Jimin' den daha beyaz olan tene sürttüm.

Yanlış anlamayın sakın. Jungkook sürekli Jimin' i bize karşı beyaz tenli olarak övdüğünden dolayı öyle dedim. Yoksa dudaklarımı sürteceğim tek boyun Yoongi' nin boynuydu.

Başını geriye atarken gözlerini kapattığını hissedebiliyordum. Kuru dudaklarım boynunda yeteri kadar iyi kayamazken dilimi işleve sokmuştum.

Kısa süre çektiğim dudaklarımı dilimle ıslatırken çıkan sesler eşliğinde boynunu dudaklarım arasına aldım.

Aralanan iki dudak parçam arasından dilimi çıkararak sudan sınra hızlıca kuruyan boynunu tekrardan yavaş yavaş ıslattım.

İz kalacak gibi duruyordu fakat bundan rahatsız değildi çünkü eğer olsaydı asla söylemekten çekinmezdi ve hakaret ile bunu dile getirirdi.

Hepiniz nasıl iletişim kurduğumuzu bilirsiniz.

Kendini geriye çekip gözlerini açarak bana baktığında mayışan dudaklarımı geri çektim.

"İskelenin altında olmamız birlikte olacağımız anlamına gelmez."

"Evet haklısın."

Düşünmeden cevap vermiştim.

Şüpheli bakışları beni bulduğunda kaşlarımı çattım. Normalde itiraz ettiğimde kendi istediği olana kadar söylenirdi. İlk defa uzatmadan onu onayladığımda ne kadar kolay olduğunu düşünmüş olmalıydı.

"Sorun ne Yoongi?"

"Çabuk kabul ettin."

İki yandan kavradığım kalçasını kendi alt bedenime doğru sertçe çektiğimde ağzından minik bir inilti düşmüştü.

"Yöntemlerinin hep aynı olduğunu biliyor muydun?"

"Aynı dediğin her yöntemde her seferinde daha fazla zevk aldığını biliyor muydun?"

Ellerim yandan kayarak kalçasının arkasında buluştuğunda sertçe avuçlarımın arasına aldım. Kendini bana bastırmaya başlamıştı.

"Halka açık yerlerde yapma diyorum sana."

"Her yerde bu kadar tahrik edici olma diyorum sana."

Kafasını kapattığı gözleriyle geriye doğru atarken boynumdaki kollarını gevşetti. Açıkta kalan boynuna tekrar yerleşirken indirdim derin öpücüklerimi.

Boynundan aşağıya, göğsüne doğru çizdiğim yol yüzünden sanki soğuk suyun içinde değilmiş gibi alev alıyordu bedeni. Yanıyordu resmen.