"Şurası kesin; Tanrı'dan bağımsız olabiliriz. Dini duygular tüm yitirdiklerimizi telafi edecektir. Ancak telafi edilecek bir kaybımız yok; dini duygular gereksiz. Gençlik arzuları asla körelmezken niye gençlik arzularının yerini alacak bir şeylerin peşinde koşalım? Bütün eski maskaralıkları sonuna kadar yaşayabiliyorken niye heveslerin yerini alacak bir şey arayalım? Zihinlerimiz ve bedenlerimiz yaşamdan zevk almayı sürdürürken niye tutunacak bir şeye gereksinim duyalım? Teselliye niye ihtiyacımız olsun somamız varken? Kalıcı bir şeye ne hacet sosyal düzen varken?"
"Öyleyse Tanrı'nın olmadığını mı düşünüyorsunuz?"
"Hayır, büyük olasılıkla bir tane var."
"Öyleyse niye?"
Vahşi' nin sözünü kesti. "Fakat farklı insanlara farklı gösteriyor kendini. Modernlik öncesi çağlarda kendini, bu kitapta tarif edilen bir biçimde gösteriyordu. Şimdi ise..."
"Şimdi nasıl gösteriyor kendini?" dedi Vahşi.
"Kendini yokluk şeklinde gösteriyor; sanki hiç yokmuş gibi."
"Bu sizin suçunuz."
"Uygarlığın suçu diyelim. Tanrı, makinelerle, bilimsel tıp ve evrensel mutlulukla uyuşamaz. Kendi seçimini yapman gerekir. Bizim uygarlığımız, makineleri, tıbbı ve mutluluğu seçti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kitap Alıntıları
Non-FictionÖldüğüm vakit, sevdiğim bir kitabın sayfalarını çeviremeyeceğim aklıma gelir. Beyhude yere, günün birinde onu okuyup bitirmeyi umacağımı düşünürüm. Işık anlık parıltılar düşürdüğünde, sırrına erişilemez bir suyun derinliklerinde görür gibi olduğum d...