06

128 3 2
                                    

Sabah telefonumun çalmasıyla uyandım. Acaba hangi haysiyetsiz , hangi şerefsiz, hangi... aa bi dakika Ege arıyormuş. Telefonu açtım ve uykulu bir sesle "Alo" dedim. "Günaydın güzelim. Uyandırdım mı yoksa?" dedi. Valla hiç kusura bakmasın kibarlık yapamayacağım. "Evet Ege uyandırdın." dedim ve telefonu kapattım. Çünkü Türk tribi atmak böyle birşey.

Yatakta oturur pozisyona geldim ve dün geceyi düşünmeye başladım. Ege beni sevdiğini söylemişti ve beni öpmüştü. Bende karşılık vermiştim. İyi mi yoksa kötü mü oldu bilmiyorum. Neyse şuan bunları düşünemeyeceğim.

Uykum kaçtığı için banyoya gittim ve kısa bir duş aldım. Üstüme siyah kısa bir şort ve beyaz bir badi giydim. Salona gittim ve telefonumla oynamaya başladım. Bu gün dersim yoktu ve şuan saat 11:30.

'Acaba çok mu kaba davrandım. Yok ya. Hiç de kaba değildim. Yani belki biraz.' diye kendi kendime düşünürken Ceren salona girdi. "Günaydın" dedi bende "Günaydın. Bu gün dersin kaçta gülüm?" dedim. Güldü ve "Bir saat sonra bu yüzden hemen hazırlanıp gitmeliyim gülüm." dedi ve odasına gitti. Aradan on dakika geçtikten sonra görüşürüz deyip evden gitti.

Bende tek başıma evde sıkıldım ve evin anahtarlarını alıp üst kata çıktım. Kapıyı ikinci kez çaldığımda Cenk kapıyı açtı. "Günaydın." dedi. "Günaydın. Ege evde mi?" dedim. "Evet burada. İçeri geçsene." dedi gülümseyerek. Tam o sırada Ege kapıya geldi ve ben hemen "Ege biraz konuşabilir miyiz? Tabi müsaitsen. " dedim. "Tamam. Geç içeri" dedi. Valla odun bu çocuk insan kibar olur biraz demi ama. "Dışarı çıksak olur mu?" dedim. "Tamam sen garaja in bende geliyorum" dedi. Tamam deyip aşağı , garaja indim.

Ege yanıma geldi ama boş boş yüzüme bakıyordu. Galiba kırılmıştı. Ama kötü birşey söylemedim ki. Neden bu kadar büyük tepki veriyor şimdi?

"Sarılmayacak mısın?" dedim gülümseyerek. "Bilmem. Hem senin uykun yok muydu?" dedi. Çenemi tutamayıp "Trip mi atacaksın şimdi Ege? İyi gibiyim o zaman ben." dedim. 'Dur gitme' demesini bekliyordum ki telefonum çaldı. 'Gizli numara'. Telefonu açtım ve "Alo" dedim ama karşı taraftan ses gelmiyordu. Bende telefonu kapattım. "Kim aradı?" dedi. "Gizli numara." dedim. "Neden cevap veriyorsun ki?!?" dedi. Töbe çok töbe. Sabah sabah nesi var şimdi bunun. "Ege sen iyi misin? Ben seni özür dilemek için çağırdım sen bana trip atıyorsun. Gideyim o zaman ben." dedim. "Nereye gidiyorsun? Şaka yaptım hahhaha" dedi. "Haha çok komik Ege o kadar güldüm k-" tam espiri yapacaktım ki eliyle ağzımı kapatıp "O espiriyi lütfen yapma. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." dedi. Bende gıcıklık olsun diye "Hadi ya. Ne yaparsın?" dedim. Ses çıkartmayınca " O kadar güldüm ki bahçeye diktilerrr" dedim 'r' harfini uzatarak. "Sen kaşındın!!" dedi ve bana doğru yürümeye başladı. Valla ne yalan söyleyeyim birazcık korktum ve geri geri yürümeye başladım. Ben geri geri gittikçe o bana doğru daha hızlı gelmeye başladı. Tam o sırada bir arabaya çarptım. Allahım yarabbin sabah sabah bu arabayı buraya kim koydu.

Bacağımdaki yanma hissiyle bacağıma baktım. Arabanın plakasının köşesi çizmişti ve kanıyordu. Ne güzel bir bu eksikti. Ege hemen yanımdaydı ve "Biraz dikkatli olsana be güzelim." dedi. Odun işte insan bir 'iyi misin, canın acıyor mu' falan der. "İyiyim sorduğun için teşekkürler." dedim. Güldü ve bir anda beni kucağına aldı. "Heyy!! Ne yapıyorsun sen!! İndirsene beni Ege!!" dedim. Daha doğrusu cırladım. "Kızım bir rahat dur. Bacağın kanıyor. Yukarı çıkaracağım seni, eğer o yarayı sarmazsan daha kötü olur." dedi. "Peki doktor bey." dedim dalga geçtiğimi belli eden bir ses tonuyla. Beni takmadı ve asansörün düğmesine basıp yukarı çıktık.

Ona bu kadar yakın olmak çok güzeldi. Yani kokusu...kokusu çok güzeldi. Nane gibi kokuyordu.

Bizim evin önüne geldiğimizde beni yere indirdi ve kapıyı açtım. İçeri girdim ve hemen odama doğru gittim. Odamda ki ilaçların ve sargı bezinin yerini Ege'ye söyleyip yatağa oturdum. Ege'de hemen ayak ucuma oturdu ve "Şimdi birazcık canın yanabilir." dedi pamuğu bacağıma bastırırken. Sargı beziyle de sardıktan sonra yanıma geçip oturdu. "Bundan sonra okula beraber gideceğiz. Benim yanımdan ayrılmayacaksın. Erkeklerle konuşmak hele hele samimi olmak yok. Tamam mı?" dedi birden. Bende çenemi tutamadım ve "Emredersin canım başka bir isteğin var mı?" diye sordum. "Evet. Birde o kadar kısa şortları giymeyeceksin bir daha. Zaten havalarda soğumaya başladı." dedi ciddi bir şekilde. "Ben espiri yapıyorum ya ondandır." dedim ve gülmeye başladım. Ege ise bana 'Dayak yemeyi severim' demişim gibi bakıyordu. Bende kendimi tutamayıp "Bana öyle bakmaaa, anlayacaklaaa-" diye şarkı söylemeye başladım ki Ege elini ağzıma koyup beni susturdu. Elini ittirip "Napıyosun Ege? Ben burda ne güzel şarkı söylüyordum." dedim gülerek ve o da gülmeye başladı. Sonra aniden "İyiki varsın." dedi. İlk önce ne dediğini anlayamasam da sonradan anladım. Gülümsedim ve "Sende." dedim. Bir anda bana doğru yaklaşmaya başladı ve elini yan tarafıma koydu. Yüzlerimiz arasında santimler kalmışken telefonum çalmaya başladı. Bende hemen telefonumu elime aldım ve kimin aradığına baktım. 'Köylü' yani Ceren arıyordu. Ege yüzüme baktı ve masumca "Sonra cevap versen olmaz mı?" dedi. Bende olumsuz anlamda başımı salladım. Derin bir nefes verdi ve kalkıp odadan çıktı. Bende telefonu açtım.

Belki BirgünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin