Uzun zaman sonra yeni bölüm geldi. Önceki bölümlere oy vermeyenler verebilir mi? Bu bölüme de oy verip yorum yapmayı unutmayın.
~İYİ OKUMALAR~Okuldan çıktığımız gibi Avm’ye gittik. Şuan bütün Avm de elbise arıyorduk. Ben bulmuştum ama kızlar beğenmemişti. Beni kolumdan tutup mağazadan çıkarmışlardı.
“Kızlar ne güzel ben bulmuştum niye beni çıkardınız ya.”
“Parti için sade kalıyordu.” Dedi Asya. Oflayarak önümüze çıkan mağazaya girdim. Asya niyeyse kolumdan çekiştirip duruyordu. Parti elbiselerinin oraya gittik. Asya’dan kolumu kurtarıp sade elbiselerin yanına gittim.
“Ya kızım anlatamıyoruz ya partiye gidiyoruz Öykü. Sade elbise giyme.” Dedi Manolya.
“Ya kızlar siz ne giyerseniz giyin. Benim giyim tarzıma karışmayın ya.”
“Öykü eğer bizim seçeceğimiz elbiseyi almazsan sana orada yardım etmeyiz.” Dedi Delfin.
“Of of tamam hadi seçin.”
“Tamam, sen şuraya otur biz seçiyoruz.” Dedi Asya. Gösterdiği yere oturup telefonumu çıkarıp sosyal medyada da dolanmaya başladım. Ne kadar zaman geçti bir fikrim yok. Ama kızlar önümden beş yüz kere geçmişti. Bir türlü seçemiyorlardı. Telefonumu cebime koyup etrafa göz gezdirdim. Tabii gözüm bir yerde kalmıştı. Pembe simli bir elbiseydi. Yerimden kalkıp elbisenin oraya gittim. Elbise şahane ötesiydi. Elime alıp kızların yanına gittim.
“Kızlar baksanıza.” Dedim gözlerimi elbiseden çekip kızla bakarken. Dördü birden durup bana baktılar. Sonra elimdeki elbiseye baktılar.
“Ben yanlış mı görüyorum yoksa Öykünün elindeki elbise tam partilik bir elbise mi?”
“Yanlış görmüyorsun Asya.” Dedi Hayal. Manolya yanıma gelip kolumdan tutup kabinlere doğru sürükledi.
“Manolya yürüyebilirim.”
“Sus ve yürü.” Dedi. Gözlerimi devirip kolumu kurtardım. Zaten kabinlere gelmiştik. İçeri girip üstümdekileri çıkarıp elbiseyi giydim. Tam bedenime uygundu. Dışarı çıktığımda kızlar hayran hayran bana bakıyorlardı.
“Of lan taş gibi olmuşsun.” Dedi Delfin.
“Abartma.”
“Delfin haklı valla taş gibi kızsın yani.” Dedi Hayal.
“Siz seçtiniz mi elbisenizi?”
“Evet seçtik.” Dedi Asya.
“Üstümü değiştirene kadar süreniz var. Çıktığımda üstünüzde göreceğim elbiseyi.” Dedim kabine tekrardan girerken. Kızlar çoktan uçmuştu. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp çıkardıklarımı giydim. Onlara biraz süre vermek için kabinden çıkmadan aynadan kendime bakmaya başladım. O mektubu yarın elime alacaktım. Ve hiç kimseye haber vermeden ortadan yok olacaktım. O mektuptaki yazıyla birlikte gerçeklerin peşinden ilerleyecektim. İçimdeki his ne annemin ne babamın ölmediğini söylüyordu. Ne olur ölmemiş olsunlar. Elbiseyi de alıp kabinden çıktım. Kızlar kapıda sıra halinde beni bekliyorlardı. Tek tek üstlerine bakmaya başladım. Asya siyah üstü ten rengi ve siyah çizgiler vardı. Elbisesi mükemmeldi. Manolyanın askılı lila renginde bir elbiseydi. Onunda mükemmeldi. Delfinin siyah bir elbiseydi. Onunda mükemmeldi. Hayalin beyaz alt kısmında püsküller olan mükemmel bir elbiseydi.
“Kızlar elbiseleriniz mükemmel. Hadi değiştirin üstünüzü alıp çıkalım.”
Kızlar kabinlerine dönerken ben kasaya gittim. Elbisenin parasını ödeyip kapıya yakın bir koltuğa oturup kızları beklemeye başladım. O mektupta yazan tek bir kelime bile benim için değerliydi. O bile bana yol gösterebilirdi. Beni bekle mektup yakında elimde olacaksın.&
Ve beklenen gün gelmişti. Kendi elleriyle vereceklerdi neredeyse. Okul çıkışı yurda nasıl geldik bir fikrim yok. Ama şuan kızların heyecandan ve biraz da yakalanma korkularından elleri titriyordu. Ben mi? O mektubu alabileceğim için yüzümdeki sırıtışı silemiyordum. Saatler, dakikalar, saniyeler geçti. Biz hazırlanmış müdürden izin almış ve kapıda bekleyen taksiye biniyorduk. Neredeyse taksiye bindiğimizden beri dakikaları sayıyordum. Ve en sonunda 11 yıl önce yurda bırakılmak üzere çıktığım evin şuan tam önündeydik. Taksinin parasını ödeyip aşağı indik. Ev aynıydı. Kızların bana acıyla bakarken ben yavaş adımlarla bahçeye girdim. Neredeyse herkes gelmişti. Bize doğru gelen Çağını görünce gülümseyerek ona baktım.
“Hoş geldiniz kızlar.”
“Hoş bulduk.” Dedik.
“Gelin hadi abimlerle tanıştırayım sizi.” Peşinden gitti. Uzaktan onları gördüğümde bana yaptıkları geldi aklıma. Gözlerim dolmasına engel olup gülümsemeye çalıştım. En büyük abim yanlarına gittiğimizde elimi alıp öptü. Zorla yutkundum.
“Bizim deli oğlanın bahsettiği güzel kızlar demek sizsiniz.”
Sinirlenmemek için kendimi kasmaya başladım. Bir an önce şu partinin başlamasını istiyordum. En büyük abim yanımızdan ayrılıp sahneye çıktı.
“Evet arkadaşlar. Her sene yaptığımız gibi bu sene de partimizi yaptık. Hoş geldiniz.” Müzik grubu çalmaya başladığında kızlara baktım. Onlarda zaten bana bakıyorlardı. Hiç zaman kaybetmeden elimi kaldırıp başımı tuttum. Gözlerimi kapatıp derin derin nefesler almaya başladım. Amacım başımın döndüğünü inandırmaktı. Ve zaten inandılar.
“Öykü iyi misin?” Dedi Çağın.
“İyiyim. Asya benimle lavaboya kadar gelir misin?” Dedim Asya kafasını salladığında Çağına döndüm. “Lavabo nerede?”
“İkinci kattan sağdan üçüncü kapı.” Dedi.
“Tamam.”
Asya yanıma geldiğinde koluna girerek içeri girdim. Hızlı adımlarla yukarı çıktığımızda koridorda kamera olup olmadığını iyice baktım. Ve iki tane kamerayı gördüm. Asya merdivenlerin orada dururken evin hizmetçisinden öğrendiğim abimin çalışma odasına girdim. Hizmetçi bana yapılanları biliyordu. Beni de tanıyordu. Bu işin içinde bana yardım edeceğini en başında dile getirmişti. Odaya girer girmez bütün çekmeceleri bakmaya başladım. En alt çekmece dışında hiçbirinde yoktu. En alt çekmece şifreli olduğunu için onu bir türlü açamıyordum. Şifreyi düşünmeye başladım. Ne yapmış olabilir. Ve aklıma o gün geldi. Belki benden kurtuldukları için o günü bayram ilan etmişlerdir. Tarih dün gibi aklımdaydı.
13.07.2009
Çekmece açıldığında içerisini kurcalamaya başladım. Ve arka taraflarında mektupları buldum. Hızla elime alıp birini açtım. Babamın mektubu olduğunu gördüğümde abimin bilgisayarının yanındaki yazıcıdan bir tane kopyasını çıkardım. Zamanla yarışırken telefonum çaldı. Delfin grup araması yapıyordu. Açıp kulağıma götürdüm.
“Kızlar Banu yukarı gelecek iken Manolya durdurdu. Biraz hızlı olun.”
“Tamam.”
Yazıcıdan çıkan kağıdı katlayıp mektubun içine koydum. Mektupları çekmeceye koyup kilitledim. Bilgisayarı açıp kamera bölümlerine girdim. Hızlı olmak için ellerim titriyordu. Merdivenleri çıktıktan sonrasını silip 30 saniye sonra başlama süresini başlattım. Bilgisayarı kapatıp odadan hızla çıktım. Benim çıktığımı gören Asya’nın yanına gidip koluna girdim. Ve içimden son saniyeleri saymaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIKSIZ GECE
Teen FictionGecenin ve gerçeklerin hikayesi... Annelerini öldü diye bilen aile. Babalarının ne meslek yaptığını bilmiyorlar. Abiler annelerini ikizlerden Nehir yüzünden öldü diye onun üstüne atıp her gün dövüyorlar. Babalarından gelen haber yüzünden Nehir'i yu...