Cem Adrian- Kayıp
Selamlar
Keyifli Okumalar Dilerim
☽Soğuk bir kez daha bedenimi rahatsız etmeye başladığında uyandım. Gözlerimi aralamak istediğimde başaramadım, kendimi hiç olmadığım kadar yorgun hissediyordum. Bedenimin üzerine sanki çimento atılmış gibi kaskatı kesilmiştim. Son yaşadığım olaylar aklıma geldiğinde gözlerimi aralayıp nerede olduğuma bakmak için doğrulmaya çalıştım ancak üzerimde kilolarca ağırlık varmış gibi hissediyorum.
Nihayet gözlerimi aralayabildiğimde gri metal bir tavanın altında yatıyordum. Üzerinde yattığım beyaz çarşaflı yataktan destek alarak doğrulduğumda etrafı inceleme fırsatın da bulundum. Gri metal duvarların olduğu küçük bir odadaydım. Odadan çok ufak bir hücreye benziyordu. Sol köşede küçük bir dolabın bulunduğu, üzerinde öylece bırakılıp yattığım yatak ve tam karşımda duvarı tamamen kaplayan bir cam duvar duruyordu. En son evimin orada bahçede yaşananları hatırladığımdaysa her şeyin gerçek olduğu ile karşı karşıya kaldım.
Evet, kaçırılmıştım.
Bütün bu yaşananları düşünürken hızlı bir şekilde ayağa kalktığım için mi yoksa beni uyuttukları şeyden dolayı mı bilmiyordum başımda inanılmaz bir ağrı kendini göstermişti. Uzaylılar tarafından kaçırılmıştım, bu gerçek yüzüme soğuk bir suyun keskinliği kadar hızlı bir şekilde vurduğunda korkmaya başlamıştım. Sarsak adımlarla başımı ovalayarak pencere kenarına kadar keskin bir sızı eşliğinde gelebilmiştim. Camdan ellerim ile destek aldığımda durup birkaç saniye kendime gelmeye çalıştım. Nefes almakta zorluk çekiyordum. Birkaç hırıltılı nefes alış verişin ardından sesimi bulmaya çalıştım.
"Heyy," yüksek tutmaya özen gösterdiğim sesim ile bağırmaya çalıştım. Bulunduğum odadan dışarıyı görmeye çalışıyordum ancak bu taraftan hiçbir şey görünmüyordu. Kafayı yemek üzereydim. Ellerimi saçlarımın arasından geçirip, sert bir şekilde çekerek bir o yana bir bu yana yürümeye başlamıştım. Korkuyordum daha ilk saniyelerde korkum ortaya çıkmıştı ve bütün bunların rüya olmasını diliyordum. Gözlerimden akmaya başlayan sıcak yaşlarla ağladığımı o anlarda idrak edebildim.
Tam da o anlarda evimi ve ailemi özlediğimi tüm benliğimle hissedebiliyordum.
Kulağımı cama dayayıp dışarıdan bir ses geliyor mu diye dinlemeye çalıştığımda bu çabam da başarısızlıkla sonuçlandı. Odada bulunan dolaba ilerleyip içinde kesici bir alet olup olmadığına baktığımda ise boş çekmecelerle karşılaştım.
Gözlerimden hızlı bir şekilde akmaya devam eden yaşlar ile artık sinirlenmeye başlamıştım, dışarıdan deli gibi görünebilirdim umurumda bile değildi. "Hey, orada kimse var mı?" diye cama sertçe vurarak bağırdığımda birinin sesimi duymasını ve buradan çıkıp gidebilmek istiyordum. Artık delirmek üzereydim camı tekmelemeye başladığımda kırılmayacağını bildiğim halde durduramıyordum kendimi. Kapısı yok muydu buranın? "Kimse yok mu açın şunu," tekrar çığlık atar şekilde bağırdığımda yan odadan bir ses geldiğini duydum.
Nefes nefese kalmış bir şekilde kulağımı sağ tarafımda kalan duvara dayadığım da boğuk bir şekilde bağırma sesi duydum. O da bağırıyordu, o da çığlık atıyordu. Benim hemen yan odamda bulunan biri kurtulmak ister gibi bağırıyorsa eğer 'Bir insan daha olabilir miydi?' sorusunu sordurtmuştu bana. Ben kendi düşüncelerim ile boğuşurken yan odadan kalın tok bir ses bağırmaya devam ediyordu.
O sırada metalik bir kapı açılma sesi duydum bir hareketlenme olduğuna emindim, yan odada bağıran ses kesilmiş, artık bağırmıyordu. Ya ona bir zarar verdilerse? Öldürmüş olabilirler mi? Kulağımı dayadığım duvardan ayırıp hemen cama koşup "Yardım edin kimse var mı?" diye bağırarak tekrar sertçe vurduğumda dışarıdaki konuşma sesleri artmıştı ama hiçbir şey anlayamıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKARD
Ciencia FicciónIşıltılı gezegenin ışığı sönüyordu. Gezegen yavaş yavaş yıkılıyor, parçalanıyor, ölüyordu.. Gezegen de yaşayan varlıklar bir umut bekliyorlardı. Yaşamayabilmeleri için bir umut ışığı. Bir ruh. ☽