25

4.9K 453 46
                                    

Felix, pişmandı.

Kendi hayal dünyasında kurduğu bir insandan hoşlanıp ardından onu o olmadığı için suçladığından dolayı pişmandı. Chan'ın herhangi bir suçu olmadığı halde onun üzerine gitmesi kendince yanlıştı. Ondan, bundan kaynaklı özür dilemek istiyordu ama kırıntı halini almış ve hâla ruhunda tutsak olan gurur, bunu engelliyordu. Tahmini olarak şu an çoktan yeni biriyle konuşmaya başlamış ve Felix'in kalbini kırdığını unutmuştu.

Zil sesi sadece Felix'in olduğu evde yankılanırken ayağa kalktı sorgulamadan. Kendince Jisung anahtarını unutmuştu.

Ayağa kalkıp kapıya ulaştığında kapı dürbününe bakmaya zahmet etmeden kapıyı araladı. Karşısında duran kişi ile bedenini şok dalgası ele geçirirken ne yapacağını bilmiyordu. Yavaş yavaş paniklediğini hissedince hızlıca kapıyı kapatıp kendini kapıya yasladı.

Gelen kişi şu an başka birileri ile konuştuğunu sandığı Chan'dı.

Kapıya vurulduğunda bu sefer gözlerini kapattı Felix. Gerçek hayatta onunla karşılaşmak istemiyordu.

"Felix." Sesi geldi. Felix yutkundu. Arkadaşları neden bilgi vermişti ki onun hakkında?

Kendini -özellikle deli gibi atan kalbini- dizginlemeye çalıştı. Gözlerini aralayıp kapıya döndü. Yapabilirdi, bu kadar abartmasına gerek yoktu. Sonuçta Chan da insandı.

Kapıyı araladığında gözleri buluştu en nihayetinde. "Hey." diye mırıldandı Chan gözlerini kaçırarak. Fazlasıyla gergindi. "Merhaba?" Felix'in sorusu daha çok neden burada olduğunu sorgularcasınaydı. Chan saçlarını karıştırdı ve ona döndü. "Özür dilerim."

Gözlerini ayırmadan söylediği şeye karşılık Felix donmuştu. Karşısında başka nedenlerde bulunacağını düşünürken apayrı bir şey duymuştu. Birkaç saniye içerisinde kurduğu tüm duvarları anında yıkılmıştı. "Ne?" Her şeyin çok hızlı geliştiğini fark etti Chan ve biraz daha dindirmek için konuşmaya başladı.

"İlk günden beri kaba davrandım sana ve bunun için herhangi bir nedenim yoktu. Sadece kişiliğim böyle ve istemsizce gerçekleşiyor geri kalan şeyler de. Biliyorum çok saçma geliyor kulağa ama cidden gerçek bu. Özür dilerim tüm yaşattıklarım için. Sakın bunu dış görünüşünden kaynaklı söylediğimi düşünme. Seni kırdığımın farkındayım ve bunu, seni tanıyarak düzeltmek istiyorum.'' Felix'in yapısı her şeyi kabul etmeye meyilliydi. Gözlerinde gördüğü saf pişmanlık her ne kadar gerçek gelmese de istemsizce kalbine işlemişti. Ona göre evine gelip özür dilemesi bile affetmesi için yeterli nedendi ama kendini hemen bu kadar kolay adapte etmemeliydi. Jisung ile yaptıkları uzun konuşmayı yeniden hatırlamıştı. Jisung, Chan'ı tanımasına rağmen Felix'i ona emanet edecek düzeyde olduğunu düşünmüyordu.

''Beni tanıyarak seni affedeceğimi düşündüren ne?'' Felix'in istemsizce sesi soğuk çıkmıştı. Chan zaten ondan sıcak bir sarılma beklemiyordu. ''Görmeden bilemezsin.'' Chan ortaya büyük bir iddia atmış ve Felix'e kısıtlı bir süre vermişti. Felix gerginliğini arka plana atarken cevabını düşünüyordu. ''Eğer kabul edersen herhangi bir adın altında olmadan özgür bir şekilde konuşacağız çünkü seni kısıtlamak istemiyorum, en azından sen emin oluncaya kadar.'' Felix dudağını dişledi düşünürken. Ondan istediği tek şey kendinden hoşlanması ve sevgili olmalarıydı ama tatlı olanlarından. Mesela bir anda Chan onların evine gelip onu dışarıya çıkarması tatlı olurdu.

''Dediğin gibi her şey hızlı gelişti.'' Kelimelerini o kadar zoraki seçiyordu ki, her an arasından sevgi sözcüğü fırlayabilme olasılığından korkuyordu. Onu bir kalıba sokmaması onu her anlamda tanımak istediği anlamına gelmez miydi?

''Sana zaman tanımamı ister misin?'' Normalde bu soruyu olumlu yanıtlamalıydı ama onunla hemen konuşmaya başlamak istiyordu. O yüzden şu an bekletmek daha mantıklı geliyordu. ''Hayır.'' dedi aniden. Chan her ne kadar bekletilmekten ve kararsızlıktan nefret etse de tolere edebilirdi şu an bu durumu. İronik olan ise Chan'ın her gün kendi içerisinde yaşadığı kararsızlıkların sayısız olmasıydı.

''Pekala.'' dedi Felix en sonunda derin sessizliğin ardından. Chan tek kaşını kaldırdı. ''Elinden geleni yap.'' Chan'ın dudağının bir kenarı kıvrıldı. Onları farklı ve eğlenceli bir macera beklediğinin farkındaydı. ''O zaman seni dışarı çıkarabilir miyim?'' Chan'ın ani teklifi Felix'i afallatmıştı. Kalbi hızlanmaya başlarken ''Fazla hızlısın.'' dedi. Chan'ın dudaklarını istemsiz bir sırıtma kaplarken ''Her anlamda.'' demişti. Felix'in yanakları kızarırken yüzünü buruşturdu. ''Defol seni sapık, gözüm görmesin.'' Chan güldü. ''Konuşmalarımız olmasa seni cidden masum sanardım.'' Felix'in kendini uzakta tutma planları vardı ya, işte onlar çoktan bozulmuştu.

''Kuzenim yazdı onları, ben masumum.'' Chan kaşlarını kaldırdı. ''Öyle mi?'' Felix kafasını salladı ama bakışları başka bir yerdeydi. ''O zaman kuzeninin adresini ver de onunla konuşayım.'' Felix'in bakışları hızlı bir şekilde ona dönerken Chan gülmemek için kendini zorlamıştı. Şimdiden keyif alıyordu. ''Birileri genç yaşta ölümü düşlüyor.'' Felix kıskanç biriydi. Sevdiği insanlar konu olunca gözü kimseyi görmüyordu. Gururu bile yoktu şu an. Chan gülümsedi. ''Yazarım o zaman sana?'' Felix'in kapı kulundaki eli sıkılaştı. Chan ona bir yazacaktı. Bir şey olma amacı gütmeden veya başka bir neden olmadan direkt sohbet amaçlı yazacaktı.

''Olur.'' dedi. Chan ayrılma zamanının geldiğini fark etti. ''O zaman görüşürüz?'' Ucu açık soru Felix tarafından cevaplanılmasını bekliyordu. ''Görüşürüz.'' Chan yüzündeki gülümsemeyle selam verdi ve merdivenlerden aşağıya inmeye başladı. Felix kapıyı kapattığında çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu.

Bu çocuğa çok fena kapılmıştı.

dream | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin