45'Final

4.2K 390 188
                                    

Chan'ın Felix'in evine gelmesinin üzerinden birkaç saat geçmişti. Tatlı atışmalarının ardından mutfağı dağıtarak bir yemek hazırlamışlar ve ardından kıkırtılar eşliğinde yemişlerdi. Toparladıktan sonra salona geçip Felix'in istediği bir filmi açmışlardı.

Felix'in söylediğine göre en sevdiği filmlerden biriydi Love, Rosie. Her ne kadar Chan'ı ilk başta konusu aşk olduğundan dolayı ilgisini çekmese de Felix'in favorilerinden biri olması ve onun ile izleyecek olması bu engeli rahatlıkla kaldırmıştı. En hoşuna giden sahneye tanıklık edecekti, Felix'in gözlerinin parlamasına.

Felix, duygularını kolaylıkla yansıtırdı. Üzüldüğünde düşen yüzü ve istemsizce dolan gözleri olsun, mutlu olduğunda güneş gibi ortamı aydınlatan gülümsemesi olsun her şeyiyle mükemmeldi ama Chan'ın elbette favorisi vardı. Felix'in mimiklerini, en çok hoşlandığı şeyleri yaparken izlemeyi severdi. Gözlerinin içindeki parıltılar ile gözlerini büyütür, dudaklarını birbirine bastırır ve sürekli bir şekilde kıpırdanırdı. İşte şimdi de aynı görüntü vardı.

Felix, Chan'ın kolları arasında dururken Chan iç çekti. Gerçeği söylemek gerekirse film hakkında gram bilgisi yoktu. Sarı saçları alnına düşen genci izlemekten ne filmi biliyordu ne de içindeki karakterleri.

Bazı sahnelerde heyecanlanıyordu bazı sahnelerde ise üzülüyordu. Her mutsuz olduğu sahnede Chan'ın parmakları saçını buluyor ve gözlerinin dolmasını engelliyordu. Felix bunun farkında olmadan filmi izlemeye devam ediyordu.

Chan, tüm yüzünü incelerken istemsizce Felix'in dudaklarına takıldı. Her dudakları dudaklarına değdiğinde Chan sanki yüzlerce şeker ona hücum etmiş gibi hissediyordu. Normalde kitaplarda gördüğü dudakların tadı saçmalığı klişe gibi gelirdi ama yine bu genç, onu haksız çıkartmıştı.

Derin bir nefes aldı. Onu öpmeyi, ona sarılmayı, onun ile uyumayı ve onun ile zaman geçirmeyi seviyordu. Kısacası Chan onun olduğu her şeyi seviyordu ama hala ona sevgililerin kullandığı kalıpları kullanamadığı için üzülüyordu. Zaten sevgili gibilerdi, ne vardı Felix ona sevgilim demeye izin verseydi?

"Çok güzeldi, değil mi?" Tüm odak noktası yeniden Felix olurken Chan'ın, Chan gülümsedi. "Evet hayatım, çok güzel bir filmdi." Felix, sevgi sözcüklerine bayılıyordu, özellikle Chan'dan gelenlere. Felix de karşılık olarak gülümsediğinde Chan onu kucağına çekti. Felix, Chan'ın dudaklarına bir öpücük kondurup göğsüne sırnaşırken Chan'ın dudakları istemsizce kıvrılmıştı. Kollarının arasında aldığı hal, en büyük zevklerinden biri olmalıydı.

"Kedi gibisin." diye fısıldadı Chan, bir elini Felix'in saçlarına çıkarırken. "Hayır!" Felix'in sesi netti. Chan, saçlarını okşarken güldü. Komik gelmişti çünkü şu an göğsünde mırıldanan genç tam tersini söylüyordu.

Sessizlik çöktü ortama. İkisi de birbirinin nefes ve kalp sesleriyle dinlenirken Chan'ın içine bir karamsarlık çöktü. "Lixie," diyebildi en sonunda topladığı kelimelerle. Felix kafasını kaldırıp ona baktı. "Efendim Channie?" dediğinde Chan yutkundu. Bu takma isim onun kalbini eritiyordu. Herhangi birinin ağzından çıksa basit bir takma ad gibi görünen bu kelime, Felix'in dudakları arasında anlam kazanıyordu.

"Bizden mutlu musun?" Felix bu sorunun çok aptalca olduğunu düşündü. "Tabii ki öyleyim!" Sinirli bir şekilde söylediğinde Chan'a etki etmemişti çünkü o bambaşka bir dünyadaydı. Burukluğu yüzüne vuran adamın karşısında Felix ne yapacağını bilemedi. Doğrulup dizlerine kaydı ve orada oturup sevdiği adamın yüzünü, ellerinin arasına aldı. "Bir sorun mu var?" Chan, gözlerini kaçırdı. Konuyu açıp açmaması gerektiğini bilmiyordu.

Kollarını belinde sıkılaştırdı. Yeniden bakışını ona döndürdü ve tebessüm etti. "Hiçbir sorun yok güzelim." Felix, ona inanmadı. Bakışları, kısa kirpiklerinden gözlerinin en içine düştü. Bir kırgınlık olduğunun farkındaydı. "Konuşamazsak çözemeyiz, bunu söylemiştim." Söylediğini çok net hatırlıyordu Chan ama hala kafasında tartışma yaşıyordu. Felix'in konu açılınca rahatsız olma olasılığı vardı ama aynı zamanda delirmek üzereydi.

dream | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin