42

3.3K 352 216
                                    

Felix ve Chan'ın en büyük hobisi tahminen birbiriyle zaman geçirmekti, şu an olduğu gibi.

Chan; kolları ensesinin altında, Felix'in yatağında uzanmış onu izlerken Felix boyalarını sıralıyordu. "Böyle bir takıntın olduğunu tahmin edemezdim." Felix omuz silkti. Alnında renklerine göre boyalarımı dizerim yazmadığından kaynaklı bu doğaldı.

En sonunda siyah kalemlerini kenara koydu ve ona döndü. Masaya yaslanıp onu izleyen sarı saçlı çocuğa baktı. "Ne yapalım bugün?" Aslında Chan'ın aklında bir fikir yoktu. Hoş, Chan'ın aklında Felix dışında herhangi bir şey yoktu. "Bilmiyorum." dediğinde Felix dudağını dişleyip etrafa baktı. Bu onun düşünme süreciydi. Chan bunu birkaç gün önce öğrenmişti ve çok şirin bir hareket olduğuna kanaat getirmişti.

Ardından aklına bir fikir geldi. "Buldum!" Felix dikkatini ona çevirdiğinde Chan hafifçe yatakta doğruldu. Sorgulamak için kaşlarını kaldırdı Felix. "Gel, göstereceğim." Felix'in yanakları istemsizce kızıllaşmaya başlamıştı. Chan'ın öyle bir düşüncede olmadığını çok net biliyordu, sonuçta bir sürü kez öpüşmeden ileri gittiklerinde Felix'in hayır diyişine karşılık geri çekilmiş ve hiçbir şey olmamış gibi eğlenmeye devam etmişti ama yine de istemsizce utanmıştı.

Söylediğine uyarak yanına ilerlediğinde Chan, Felix'in allaşmış yanaklarını fark ettim.

Sevimli.

Yatağın yanına geldiğinde Chan bileğinden tutup yatağa çekti ve ellerini beline sardı. Burnunu saçlarında gezdirdiğinde ciğerlerine ulaşan tanıdık kokuyla istemsizce gülümsedi. Felix'in kokusu kendisi gibi özeldi. Ne zaman içine çekse kokusunu, her zaman rahatlayabilme özelliğine sahipti. Dünyadaki en güzel aromaları bulup önüne getirseler yine Felix'in kokusunu geçemeyeceğini biliyordu. Abarttığını da biliyordu aynı zamanda ama Felix'in kalbine olan etkisi abartı seviyesindeydi.

"Böyle kalalım." diye fısıldadı. "Saatlerce sana sarılmak istiyorum." Saçlarına öpücük kondurduğunda Felix'in de yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. O da ellerini beline sararken kafasını göğsüne yasladı. Chan'ın hızlı kalbi sevdiği bir müzik gibi kulağına işliyordu. Tahminen onun da kalbi farksızdı ama bunu umursamadı.

İkili sessiz bir şekilde birbirine sarılırken ikisi de farklı dünyalardaydı. Chan nasıl buraya geldiklerini düşünürken Felix tüm olasılıkları kafasında tartıyordu. Chan'ın ondan hoşlandığı aşikârdı, o konuda herhangi bir güven problemi yoktu. Sevgisini dokunarak, sözlerle veyahut bakışlarıyla çok güzel işlemişti Felix'e ama asıl problem bundan sonrasıydı.

İlişkileri herhangi bir ad altında olmadığından dolayı rahat gidiyordu ama herhangi bir ad koyulduğunda bunun berbatlaşabileceğini düşünüyordu. Tartışmalar başlayacaktı belki aralarında, belki de birbirinden soğuma. Bunu istemiyordu. Elinden geldiğince Chan'ı kalbinde ve zihninde tutmak istiyordu. En büyük korkularından biri o kadar alışmışken çekip gitmesiydi. Bunlar yüzünden Felix, cevabını hala söylemiyordu.

Kafasını kaldırdı ve ona baktı. Dolgun dudaklarında gezdirdi gözlerini. Ona sarılmayı sevdiği gibi öpmeyi de seviyordu. Uzanıp dudaklarını bastırdı dudaklarına bu yüzden. Chan şaşkınlık yaşamıyordu artık. Felix çoğu zaman bir şeyler düşündükten sonra dudaklarına sığınırdı, bir nevi kendini rahatlatmaydı.

Kısa sürdü öpücüğü. Ardından geri çekildi Felix. Birbirilerine bakıp gülümsediklerinde Chan kafasını yaklaştırıp başka bir öpücüğe çekti onu. Gözleri kapalıyken herhangi bir aceleci tavır sergilemeden sevgilerini aktardılar birbirine. Tabii bu uzun sürmedi.

Felix, Chan'ın alt dudağını çekiştirdiğinde daha da ileri gitmek istediklerini anlamasını istedi. Belki ikisi için de sonucu acı veriyor olsa da o süreçte birbirilerine ettikleri temas kelimelerle anlatılamayacak kadar güzeldi.

Chan, salak değildi. Karşılık olarak üst dudağını emerken üzerine çıktı ve kollarını başının iki yanına sabitledi. Karşılık olarak Felix kollarını boynuna sarıp kendine daha çok çekmişti. Bedeninin her bir köşesi bedeninin her bir köşesine değsin istiyordu.

Chan'ın elleri rahat bir şekilde Felix'in kıvrımlarında gezinirken Felix, Chan'ın dudağını dişleyip ağzını aralamasını sağladı. Dilleri buluşup öpücük bambaşka bir hal aldığında Chan, sırıttı. Felix'in utangaç hallerine bayıldığı gibi hiçbir şeyi umursamadığı hallerine de bayılıyordu. Her farklı özelliğini öğrenmek yeni bir ülke keşfetmek kadar heyecanlı geliyordu.

Felix nefeslenmek için geriye çekildiğinde Chan zaman kaybetmek istemeyip dudaklarıyla boynuna yol çizdi. En sevdiği yer olabilirdi. Hem kokusunu en rahat şekilde aldığı hem de Felix'in en etkilendiği bölümdü.

Burnunu sürttü boyun girintisine. Ardından bir öpücük kondurup ince deriyi hafifçe emdi. Aynı işlemi birkaç yere daha yaptığında Felix'in dudaklarının arasından bir inilti çıktı. Felix, kolay etkilenirdi ve sessiz olmaya çalışmazdı. Bu Chan'ın fazlasıyla hoşuna giderdi.

Morluklar ile Felix'in tenini süslerken Chan, onun tişörtünü sıyırdı. O kadar ana kapılmışlardı ki açılan kapıyı ve yere düşen çantayı işitmemişlerdi. En sonunda kapıdaki kişi, "Felix?" diyince Felix gözlerini araladı ve kafasını sesin geldiği yere çevirdi. Gözleri büyürken Chan, bunu fark etmiş olacak ki kafasını kaldırdı. Bir kadın ve bir erkek ile karşılaşırken Felix'in ağzından Chan'ın bir süre utanmasına neden olacak sorgulayıcı cümle çıkmıştı.

"Anne, baba?"

//
sadece chanı utandırmak için yazdım çünkü neden olmasın

dream | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin