İyi mi geceler?

13 3 0
                                    

Bütün gün çok yoğun geçmişti, telefonu elime almayı bırak yemek yiyecek vakit bile bulamamıştım. Saat akşam 6'yı gösterirken ortalık sakinleşmişti ve daha fazla dayanamayıp olduğumuz yere yakın olan dönerciyi aradım ve kendime yemek söyledim. O gelene kadar bende Berra ve Doruk'un olduğu kısma geçip yanlarına oturdum.

"Berk nasılsın abi iyisin demi? Dün aramadım sonra, uyuyorsundur diye de aklım sendeydi." dediğinde Doruk'un sırtına dostça vurup "İyiyim kardeşim iyiyim. Olağan ataklardan biriydi. Sağolun bu arada dün buraya baktınız. Bulut'a bıraksam içim rahat etmezdi biliyorsunuz onun aklı bir karış havada." dediğimde onlarda benimle beraber güldü ve bu sefer de Berra girdi lafa "Lafımı olur Başkan. Burası bizim evimiz sayılır. Hem sen çok çalışıyorsun biraz dinlen rahat et. Bir kaç gün izin ver kendine."

"İçim rahat etmez Berra biliyorsun. Hem buraya gelmek beni çok mutlu ediyor. Burada kendimi tam anlamıyla huzurlu hissediyorum."

"Sen bilirsin patron. Mekan senin." dediğinde gülümseyip kendimi sandalyelerden birine bıraktım.

Saat 11 olduğunda Berra ve Doruk çıkmış bende içerileri toparlayıp kendimi cafeden dışarı atmıştım. Yürümeyi çok seven biri olduğum için genelde işe arabayla değil yürüyerek gelirdim.
Deniz kenarına doğru ilerleyip kulaklığımı taktım ve müzik dinlemeye başladım.

Yol boyunca bir sürü şey düşündüm. Hayallerimi, sınavı, cafeyi, annemi, Bulut'u, Ceren'i hatta şu anonim kızı bile.

Öncelikle hayallerim için bir sürü şeyden vazgeçmiştim. Bu yüzden bu sene çok çalışıp bu şehirde hukuk kazanmalıydım. Başka bir şehri düşünme ihtimalim bile yoktu.

Cafeye gelince, değişik şeyler eklemek istiyordum. Pastalar, kurabiyeler, belki canlı müzik.

Ceren için ise, ona bir daha bu konuyu açmamak için kendime söz vermiştim. Onu zorlamak istediğim son şeydi. Ve üzülmesine katlanamıyordum.

Anonim kız... Nedenini bilmediğim bir şekilde hoşuma gidiyordu onunla konuşmak. Sanırım birinin beni onun kadar iyi tanıyor olması hoş bir şeydi. Özellikle benim gibi düz bir adam için. En kısa zamanda onun kim olduğunu öğrenmeliydim. Kitap zevklerimiz, müzik zevklerimiz hep birbirine benziyordu. Çok iyi iki arkadaş olabilirdik. 

Telefonum çalınca düşüncelerden sıyrıldım ve açtım.
"Alo, efendim Deniz"
"Berk kanka naber?"
"İyidir kardeşim eve geçiyorum sen?"
"Heh bende onu soracaktım abi bugün sizde kalsam olur mu ya? Gönül teyzem içinde uygunsa."
"Hayırdır kardeşim bir sorun mu var?"
"Yok yok. Bizimkilerle biraz atıştıkta, sanırım bir süre beni görmeseler iyi olur"
"Kanka ben iskelenin oradayım gel geçelim beraber"
"Emin misin abi bak müsaitseniz geliyim yoksa bulurum ben bir çaresini" dediğinde gülüp "Lan oğlum ne naif çocuksun ya. Tabi müsaitiz hadi gel bekliyorum." deyip telefonu kapattım ve olduğum yerde durup cebimden çıkardığın sigara paketinden bir dal alıp yaktım.

Eskiden çok sık içtiğim sigaradan şimdi ara sıra içiyordum ama gece eve yürürken içmek en güzeliydi.

Deniz geldiğinde selamlaşıp bize doğru yürüdük. Deniz aralarında bana en yakın olanıydı. Kardeş gibi büyümüştük hepimiz ama Deniz gerçekten kardeşim gibiydi. Tek çocuk olmanın çok fazla sıkıntısını yaşıyordu. En yakını diyebileceği kimsesi yoktu. Ailesi çok zengindi ve Deniz'in hayatını kendileri belirlemek istiyorlardı. Deniz ise çok naif ve kırılgan bir çocuk olduğu için sık sık onlarla kavga edip evden ayrılır, sonra parası bitince geri dönerdi.

Eve yetiştiğimizde sessizce içeri girdik. Annem gene beni beklerken salondaki koltukta uyuya kalmıştı. Ben eve girmeden yatağına gidip uyumazdı hiçbir gece.
Onu kaldırıp yatağına gönderdikten sonra  salondaki koltuklardan birini Deniz'e açıp ikimize de kahve yaptım ve yanına oturdum.
"Ee anlat bakalım, Demir amca gene ne sorunu çıkardı?"
"Sorma Berk ya. Tutturdu bu seferde yurt dışına göndereceğim seni diye. Ya ben istemiyorum buradan uzaklaşmak anlamıyorlar bir türlü."

AĞRI KESİCİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin