4- İlk Öpücük

28 1 0
                                    

Öğretmenin gelmesiyle herkes sınıflarına dağılmıştı. Göktuğ'nun kollarından sıyrılırken aklım tamamen karmakarışıktı. Bedenimi saran kolu çözüldüğünde sanki çıplak kalmış gibi hissetmiştim. Kendime gelmeye fırsatım olmadan öğretmenin kızmaması için hızlıca sınıfa girdim.

Doğu'nun yanındaki yerime oturduğumda onunla göz teması kurmamaya çalışıyordum, çünkü ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Utanmış mıydım sinirlenmiş miydim emin değildim. Nereden onun oluyormuşum ki ben hem. Başbelası işte.

Ders ilerlerken, Doğu "Silgini alabilir miyim?" diye sorduğunda kalbim ağzımda atmaya başlamıştı. Bana kızmış mıydı, ya da soğumuştu belkide. Aman neler düşünüyordum ben, umrumda olmamalıydı. Başımı hafifçe kaldırıp ona baktım, gülümsüyordu. Ne kadar da kibardı, tıpkı bir masal prensi gibi. Silgimi alıp onun avucunu içine bırakırken parmak uçlarım sıcak tenine değmişti. Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde hemen elimi geri çektim. Ders boyunca benimle tekrar konuşmadı.

Tenefüs olduğunda Doğu'nun düşünceli göründüğünü farkettim. Fazla konuşmadan, sessizce arkadaşlarıyla beraber sınıftan çıktı. Acaba ne düşünüyordu böyle odaklanmış. Ben elimdeki kalemimi parmaklarımın arasında çevirerek, onu izliyordum. Ona baktığımı herkesin anladığının farkında bile değildim. O sırada sarışın, uzun boylu bir kız yanıma yaklaştı.

"Merhaba, tanışmadık sanırım, ben Derin" diyerek elini uzattı, ses tonu, görünüşü ve hareketleri son derece feminendi. İnce yüzlü ve gerçekten güzel görünümlü bir kızdı. Büyük ihtimalle sınıfın popüler kızıdır diye geçirdim aklımdan. Arkadaş canlısı görünmeye dikkat ederek ben de elimi uzattım, "Melina". Elimi hafifçe sıkarken yüzüne kocaman bir gülümse yayılmıştı. "Ne güzel ismin var, anlamı ne ?" diye sordu yanıma otururken. Yana doğru kayarak ona yer açtım "Çok da anlamlı bir isim değil, bal demek", ben de gülümseyerek karşılık verdim. "Güzelmiş" dedi. "Sen yeni gelmiştin değil mi Melina? Gezdin mi etrafı?" eliyle hafifçe koluma dokunmuştu, elleri ve hareketleri çok narindi.

"Gezdim biraz, aslında okulda tanıdığım bir kişi var, ama hepsi bu" diye cevapladım sorusunu. "Anladım, Doğu yani?" diye tekrar bir soru yöneltirken yüzünden merakı okunabiliyordu. Elimle bir tutam saçımı kulağımın arkasına ittim, biraz tedirgin olmuştum. "Hayır o değil, aslında onunla dün tanıştık ama pek de yakınız diyemem" dedim. Yüzündeki merak ifadesi silinmeyince devam ettim "Üvey abim C sınıfında". İşte şimdi o sorgulayan ifade gitmiş yüz kasları yeniden rahatlamıştı. Sanki Doğu ile yakın olmamama sevinmiş gibiydi. "Demek Doğu bir gün takıldıktan sonra seni de unuttu" bunu sessizce söylemişti. Tek kaşımı kaldırarak "Efendim ?" diye sordum.

"Doğu diyorum, seni çağırmayı mı unuttu?", aslında onu duymuş olduğumu çok iyi bilmesine rağmen, hiç dememiş gibi davranıyordu. Üstelemedim. Saçını geriye atarken "Bugün kim bilir hangi kızla meşgul" diye mırıldandı tekrar.

"Siz yakın arkadaş mısınız ?" diye sordum "Onu merak ediyorsun ya". İğneleyeci bir ses tonu kullanmıştım. Hafiften yüzünün düştüğünü hissettin "Sayılır" dedi ellerini öne uzatarak gerinirken, "Arkadaşı bilemem ama bayağı yakınız". Tekrar gülümsemesini takındı. "Neyse senle de biz artık yakın arkadaş sayılırız değil mi?" diyerek koluma girdi. "Bundan sonra öğle aralarında bizim masamıza gelirsin, bir şey olursa da ilk bana söylersin" sanki bir sözleşme imzalıyormuşuz gibi arkadaşlık maddelerini sıralıyordu.

"Seni diğer kişilerle de tanıştırırım diğer tenefüs, yani biliyorsun her okulda gruplar vardır. Bizim grubumuzda olman en iyisi", bana hiç söz hakkı vermeden konuşuyordu. Konuşmasını bölen zil sesini duyunca "Neyse çok sevindim tanıştığımıza, tenefüste gel" deyip yanımdan kalktı. Kız tam bir duygu rollercoasterı gibiydi. O gidince derin bir nefes aldım. Resmen dinlerken yorulmuştum.

BaşbelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin