Yurda geri döndüğümüzde kızlarla beraber oturup bugün olanlar hakkında konuşmuştuk. Jennie'nin bakışlarını üzerimde hissettiğimde ona dönmüş ve sorgular biçimde ona bakmıştım.
"Ne oldu?"
"Taehyung ile ne konuştuğunuzu anlatmayacak mısın?"
Öyle kalakalmışken bu halime gülmüş ve yanağımı sıkarak sarılmıştı. Rose ve Lisa kahve yapmak için mutfağa gittiklerinde ona her şeyi anlatmıştım. Beni gülümseyerek dinleyen Jennie'ye gülümseyip Lisa'nın uzattığı kahveyi almış ve arkama yaslanıp yudumlamıştım.
"Jungkook çok tatlı değil mi ya!?"
"Değil."
Lisa Rose'ye gözlerini devirip mal mal gülümsemeye devam etmiş ve bir şey düşünüyormuş gibi duruyordu. Jennie elindeki kahveyi masaya bırakmış ve iki elini birbirine kenetleyerek bize bir şey söylemek istiyormuş gibi duruyordu.
"Kai beni aradı."
"NE!?"
Üçümüzde aynı şaşkınlıkla bağırınca gülümsemeye çalışmış ama sonra oflayarak kendi koltuğa bırakmıştı.
"Hangi yüzle arayabilir? Şirketi onu sadece bir kez konuşmasıyla ikna etmiş ve senden ayrılmıştı. Şimdi hangi yüzle seni tekrardan arayabilir."
"Bilmiyorum. Sarhoştu ve yapmamış olsaydı şirketinin bana zarar vereceğinden bahsetti."
"Ne zararı?"
"İdolüz ve herhangi bir yerden çıkan dedikodu ile sorgulanmadan direkt suçlu durumuna düşüyoruz. Hakkımda dedikodu çıkaracaklarını söylemişler eğer benden ayrılmazsa."
"Bu çok saçma!"
"Değil, biliyorsunuz onun çoğu fanından kaç kere tehditler aldım. Yalan haber bile olsa bunu düşünmeden bana saldırırlardı."
Elini sıkıca tuttuğumda gülümsemiş ve dolan gözlerini böyle kapatmaya çalışmıştı. Diğer kızlarda yanımıza geldiğinde birbirimize sarılmış ve durduk yere gülerek geri çekilmiştik.
2 gün sonra
Şapkamı ve maskemi taktıktan sonra aşağıdaki markete gitmiş ve atıştırmalık bir şeyler bakmıştım. İçeri giren iki kişi ile kaşlarım çatılırken rafların arkasına saklanmıştım. Taehyung, Jimin ile konuşarak saklandığım rafın diğer tarafına geçmiş ve raflardaki gevrek tarzı şeylere bakıyorlardı.
"Bir dahaki prova ne zaman?"
Heyecanla soru soran Taehyung'a Jimin gülerek cevap vermemiş ve gevreklere bakmaya devam etmişti. Taehyung zorladığında sonunda söylemiş ve bir paket gevrek alıp sepete atmıştı. Arkamdan birisinin dokunmasıyla irkilmiş ve yavaşça dönmüştüm.
"Merhaba Jisoo-ya!"
Gülümseyerek Seulgi'ye bakarken birden Taehyung çıkmış ve gülümseyerek bana bakmıştı. Seulgi anlamamış bir şekilde bana bakarken arkamdan gelen Jimin'i görmesiyle kekeleyerek marketten çıkmıştı. Kafam karışmış bir şekilde Jimin'e dönerken o da anlamamış olmalıydıki bana masum masum bakıyordu.
"Sen ne zamandır buradasın?"
Tekrar Taehyung' a döndüğümde gülümsemeye devam ederek cevabımı bekliyordu.
"Fazla olmadı, niye? Neden sordun?"
"Hiç, öyle merak ettim."
"Nasılsın Jisoo Noona?"
"Noona mı?"
Şaşkınlıkla kendimi gösterirken gülmüş ve başını evet anlamında sallamış elimi iki yana sallayıp gülmüştüm.
"Aramızda o kadar yaş farkı yok, Jisoo diyebilirsin."
Başını tamam anlamında sallamış ve Taehyung'a göz kırpıp marketten çıkmıştı. Tekrar Taehyung'a döndüğümde hala masum bir çocuk gibi bana gülümsemeye devam etmesi beni gülümsetmişti. Gülümsemesi benim gülümsemem ile bozulurken kaşlarım istemsizce çatılmış ve dediği şeyi duymamla gerilmiş olan yüzüm yumuşamıştı.
"Çok güzelsin Kim Jisoo."
.
.
.
.
.
.
.
Ölmedim yaşıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
If You Leave Me Now
FanfictionKTaehyung İmkansızı oynaman seni dahada çekici yapıyor. Kameralara göstermediğin yanını bana gösterdiğin için kendimi özel hissediyorum~ Jisoo Evet Taehyung. Bu nefret sana özel.