9.Bölüm: Aşk
"Aslında acı çekmektir."(13 Şubat 2018/İstanbul -yazarın anlatımıyla)
Gök gürültüsü şehrin her tarafında yankılanıyordu. Yağmur nerdeyse sele dönüşecekti. İnsanlar evlerinde sıcacık yataklarında. Herkes huzur içinde uyuyor. Ama sadece birisi rahat uyumuyor. Uyumak ne hiç uyuyamıyor.
Gece saat 02.00
Serkan Bolat yerde oturmuş, tepkisizce duvardaki saate bakıyor. Düşünüyor kendi kendine."Bu hayattaki amacım ne? Etrafımda kimse kalmamışken neden yaşıyorum?"
Defalarca düşünüyor ama bir cevap bulamıyor. Tepkisiz, boş boş duvarı izliyor. Hiçbir şey hissetmiyor. Zaten en kötü durumlar üzülmek değildir. Tepkisizliktir. Hiçbir şeye tepki vermediğinizi düşünün. Mahvolmuş bir haldesiniz ama üzülmüyorsunuz, neden böyle oldu demiyorsunuz. Tepkisizce duruyorsunuz. Çünkü mahvolacağınız kadar mahvolmuşsunuz. Arkanızdan üzülecek kimse yok! Kızacak biri bile yok. İşte Serkan Bolat'ın da yaşadığı durum bu.
İçinde bir yudumluk kalan içkisinden içti. Bardağı duvara attı ve bardak parçalandı. Umursamadı, kırılırsa kırılsın diye düşündü. Bu gece Serkan Bolat'ın hayatının mahvolduğu gün oldu. En azından kendisi öyle düşünüyordu.
(Günümüz -Eda'nın anlatımıyla)
İlk defa bir şeyin sonu ne olacak bilmiyorum. Planım yok. Karşıma bir şey çıktığında ne yapacağımı bilmiyorum. Sıkıştım, kaldım.
Serkan'la konuşmamızın üstünden nerdeyse üç saat geçti. Odamdayım, gökyüzüne bakıyorum. Bir gün halam bana demişti ki "Yıldızları görebil-
mek için gökyüzüne bakman yeterlidir." Bu söz bana hep ilham olmuştu. Her başım sıkıştığında yıldızlara bakardım ve bir yol mutlaka bulurdum. Ama şimdi bulamıyorum. Yıldızların ışığı bile artık yol göstermi-
yor. Çünkü gittiğim yol yok. Olsa bile sonu var mı bilmiyorum. Serkan "sana aşık olurum." dedi ama buna sevinsem mi üzülsem mi bilmiyorum. Aramızdaki engel derken neyi kastediyor? Zaten Metin bile bizim için bir engel. Bir de başka engeller var diyor. Sanki evren durmadan çabalıyor, engeller koyuyor. İki kişinin bir araya gelmesini istemiyor.Camı kapatıp yatağıma uzandım. Kendimi uykunun kollarına bıraktım. Alarmın sesiyle uyandım. Duş alıp ofise gittim. Her zamanki gibi erken gelmiştim. Ortak alandaki masalardan birinin ucuna oturdum. Kapıdan Serkan göründü.
"Erkencisin." dedi ve karşımda durdu.
"Her zaman erkenden gelirim. Sen bu sefer geç gelmemişsin."
"Yani önceden evden çıkarken kaçta çıktığımın bir önemi yoktu. Ama artık var. Çok önemli biri var da hayatımda."
"Kim?"
"Sen varsın."
Bana bu kadar bağlandığını tahmin etmiyordum. Kafamı kurcalayıp duran soruyu sormaktan çekinsem de sordum: "Serkan bizim aramızda engel var dedin ya... Bu anlatmadığına göre çok mu ciddi?"
İç çekti. "Bunu konuşmasak olur mu?"
"Çok merak ediyorum. Ailen mi karşı çıkıyor diyeceğim ailen de yok. Ama karşı çıkan biri olabilir. Öyle mi?"
Alaycı bir şekilde güldü. "Karşı çıkan biri? Keşke öyle olsaydı. Ama değil."
"Anlatır mısın? Lütfen, bilmeye hakkım yok mu?"
"Bak Eda." ellerimi tuttu. "Bilmek istiyorsun anlıyorum. Ama sana anlatamam. Düşündüğünden daha korkunç bu durum. Bizim birlikte olmamız için kurulan denklemin bir çözümü yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık
Romance"Yıldızları görebilmek için gökyüzüne bakman yeterlidir." "Hayatlarımız her zaman bizi bir yerlere çeker. Kimimizi gösterişli bir hayata, kimimizi acıların olduğu bir hayata, kimimizi de son derece mutlu bir hayata. Hayatım beni sadece bir yere çek...