[16] she's a bad fairy

1.6K 118 33
                                    

Bu bölümde fazlasıyla cinsel içerik bulunmaktadır. Rahatsız olanların okumadan geçsin lütfen.

••

"Sen kafayı yemişsin!"

Şokla aralanmış dudakları, kocaman açılmış gözleri ve dehşet dolu ifadesiyle bana bakan Yerim, duyduklarına karşılık yüksek sesle bağırdığında kulaklarımı tırmalayan ince sesine karşı yüzümü buruşturdum ve işaret parmağımı dudaklarıma bastırarak susmasını işaret ettim.

Küçük bir intikam planı kurmuştum. Gerçekten işime karışılmasından ne kadar sinir olduğumu anlatmak ve Jeon'la aramızdaki o tuhaf oyunu şehvetlendirmek için, minik Yerim'i fazlasıyla şaşırtan bir intikam planı kurmuştum.

Hoşuma gitmeyen bir şeyler vardı. Jungkook'a ve ona karşı olan tutuma dair, hoşuma gitmeyen bir şeyler vardı. İstemediğim şeyler oluyordu ve ben bunun önüne geçmek zorundaydım.

"Cırlamayı kes ve sakın Jungkook'a haber vermek gibi bir aptallık yapma," diye mırıldandım Yerim'e, biraz tehditkâr bir sesle. Çünkü biliyordum ki birlik olup benimle uğraşan bu ikili, yine benim işimi bozmaktan geri durmazlardı.

Yerim bu tavrıma karşılık gözlerini devirirken kollarını göğsünde bağladı ve ağırlığını tek ayağına vererek gözlerini üzerime dikti.

"Roséanne, cidden Jungkook'un işlerini bozarak doğru bir şey yaptığını mı sanıyorsun? Sizi cidden anlamıyorum çünkü ikiniz de bir türlü aynaya bakamıyorsunuz. Aranızdaki şey neyin savaşı?"

Kaşlarım çatıldı. Bakışlarım yavaşça Yerim'in üzerinde dolaşırken söyledikleri hem sinirimi bozmuş hem de dikkatimi dağıtmıştı.

Cidden, bu neydi şimdi?

"Bu seni asla ilgilendirmez, küçük kız. Kalman gereken yeri bil ve çeneni kapalı tut."

Yerim gözlerini devirirken ona son bir bakış atıp arkama döndüm ve topuklularım ahşap parkeyi ezerken Yerim'in evinden çıktım. Her ne kadar sinir bozucu ve gereksiz olsa da söylediklerinin sürekli aklımı kurcalamasına inanamıyordum. Resmen zihnimi bir çöplüğe çeviriyor ve olmaması gereken şeyleri koyuyordu.

Ama şu an bunlarla uğraşmazdım.

Saçlarımı parmaklarımla geriye atarken ilerleyip siyah canavarıma bindim ve beklemeden yola çıktım. Jeon'un şu anda bulunduğu barı çok iyi tanıyordum. Seul'un en uç noktalarından birinde, birçok kötü şeyin döndüğü klasik bir yer altı dünyasıydı ve başını belaya sokmak istemeyenler orada pek takılmazlardı.

Eh, benim ne istediğim zaten belliydi.

Hızlı sürdüğüm için normalden daha az süren bir yolculuğun sonunda arabayı sokağın girişine park edip çantamı elime aldım ve arabadan indim. Bununla birlikte üzerime dönen gözleri hissedebiliyordum çünkü resmen ışıldıyordum.

Ben hep ışıldardım.

Egom içimden bana gülümserken düzenli adımlarla barın girişine doğru yürümeye başladım. Üzerimde kısa, parlak, siyah bir elbise vardı ve yüzümdeki sağlam makyajla nerede olduğunu bilen bir kadın profilini çiziyordum. Bu yüzden etrafta her türlü insanın bulunduğu bu yerde dikkat çekmiyordum ve kimse tarafından yargılanmıyordum.

Kısacası, oyunun kurallarını biliyordum.

Barın girişindeki bodyguardlar beni gördüklerinde geçmem için kenara çekildiler. Onlara güzel bir gülümseme sunduktan sonra sırtımı dikleştirdim ve dibine kadar seks ve içki kokan mekâna giriş yaptım.

venom of the snaké • rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin