-1.8-

1.3K 151 111
                                    

17.bölümü atlamayın çiçeklerim. 💜

°°°

G

ecenin bir yarısı yataktan uyandığımda tuvalet ihtiyacıyla ayaklandım. Taehyung yorgana sokulmuş, uyukluyordu. Rusya'ya yaklaştıkça hava soğuyordu, bünyesi hassas olan sevgilim geceleri hep bana sokulup uyurdu. Saçlarına nefeslenerek bir öpücük bıraktım ve vagondan çıktım. Hafif tıkırtılar duydum ardından, biri su içmeye kalkmıştır diye takılmadan işimi halledip Taehyung'un yanına geri dönecekken güçlü bir kol beni yemek vagonuna çekmeye başladı. Çırpınıyordum, ağzımı kapatmıştı. Beni yere itip arkamızdan kapıyı kapattığında hemen ayağa kalktım, karanlıkta kim olduğunu göremiyordum ama ay ışığının aydınlattığı yere geldiğinde iki kişi olduklarını fark ettim.

Daisy ve Brandon.

Bana kin içinde bakıyorlardı.

"Ne yapıyorsunuz yine gece gece?"

"İntikam alıyoruz Jeongguk, neden ki?"

Daisy yüzündeki çirkin gülümsemeyle üzerime yürüdüğünde dik dik baktım ona.

"Neyin intikamı bu? Saçmalamayın da bırakın gideyim. Başınıza iş açmayın boş yere."

"Hayır Jeongguk, anlaşacağız. Anlaşmadan hiçbir yere gitmeyeceksin."

Bir şey demeden onları dinlemeye başladım, Daisy dudaklarını ıslatıp konuşmaya başladı. Brandon vagonun dışına çıkıp etrafı gözetliyordu.

"Duracağımız ilk molada pılını pırtını toplayıp gideceksin bu trenden. Viridian'ı terk edeceksin, bir daha da karşımıza çıkmayacaksın."

"Bunu neden yapayım?"

"Jeongguk, Viridian benimleydi, her zaman benimle olacak. Ona bir çocuk mu verebileceksin? Anne sıcaklığı arayacak, sen mi sağlayacaksın o sıcaklığı? Kadın değilsin sen, onun ihtiyaçlarını karşılayamazsın."

"Kadın olup olmamam önemli değil Daisy. Viridian benimle mutlu, çocuğu olmayacağı için tasalı değil ve gülüyor. Benimle birlikte gülüyor, ben istediğim için gülüyor. Ona anne sıcaklığından fazlasını veriyorum, her türlü ihtiyacını da karşılayabilirim. Ben onu aldatmam Daisy, hayatına giren kadınların aksine, ben ona ihanet etmem. "

Çekilip gideceğim sırada sinirle üzerime atlayıp tırnaklarıyla yüzümü çizmeye başladı, can havliyle onu üzerimden atacakken Brandon'ın sesini duydum. Kendimi Daisy'nin ellerinden kurtarmaya çalışırken karnımda yakıcı bir sıcaklık hissettim, Brandon bana sıkıca sarılmıştı. Nefesim kesilmiş, sıcaklığın verdiği yakıcılıktan gözlerim dolmuştu. Brandon benden uzaklaşıp titreyen gözleriyle ellerine baktığında bıçağı fark ettim, kana bulanmıştı.

Benim kanıma bulanmıştı.

"Brandon, B-Brandon sikeyim ne yaptın sen!?"

"Daisy, aşkım, ben, ben seni kurtardım, seni korumaya çalıştım!"

Bilincimin kapandığını hissediyor gibiydim, elimi sıcaklığa attığımda parmaklarıma bulaşan yapışkan sıvıyla dolan gözlerim teker teker damlalarını bıraktı.

Dizlerimin üzerine düştüm, tok bir ses çıkmıştı. İkisi de dehşete düşmüştü, Brandon kana bulanmış ellerine bakarak ağlıyordu. Sırt üstü düştüğümde nefes almaya çalışıyordum ama başaramıyordum, canım yanıyordu, canım çok fazla yanıyordu.

"Ölüyor, Brandon, katilsin sen! Onu öldürdün!"

"Hayır! Onu ben öldürmedim! Senin kinin öldürdü! Senin yüzündrn Daisy! Gidip Viridian'ı uyandıracağım!"

Circus×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin