Avrupa yolundaydık.
Balkan gösterilerinin üzerinden bilmem kaç ay geçmişti ama bu bizim yolumuzu açmış, dünyaca tanınmamıza yardımcı olmuştu. Resmi olarak olmasa da tüm ailemizle birlikte küçük bir nikah töreni yapmıştık. Evliydik biz, buna başkalarının isim koymasına ihtiyacımız yoktu, biz evliydik işte. Ben bu gök mavisi gözlü, siyah bukle saçlı adamla evliydim.
Hayallerimiz gerçekleşmişti, Taehyung'umun istediği her şey olmuştu. Yaralandığımız, düştüğümüz, artık bizden bu kadar dediğimiz anlar da olmuştu ama hepsinden kurtulmayı da başarmıştık.
Uykumdan uyandığımda burnuma dolan leziz kokuyla gömüldüğüm tene biraz daha yaklaştım. Belimdeki kollarını sıkılaştırıp çenesini kafama yasladı.
"Günaydın gün ışığıma."
Gülümseyip dudaklarımı sıcak boynuna bastırdım, sonbahardaydık ve birbirimize sokularak uyuyorduk hep. Ben ki soğuktan nefret ederdim, Taehyung da bana sokularak uyumayı severdi.
"Günaydın Zümrüt'üm."
Bir süre hareket etmeden, gözlerim kapalı öylece kokusunu soludum. Yerinde kıpırdanıp geri çekildiğinde gözlerimi yarım yamalak açıp gülümseyen güzel çehresinde bakışlarımı dolandırdım. Taehyung hep güzeldi. Sabah uyandığında, yemek yediğinde, duş aldığında, kıyafetletini değiştirdiğinde, akşam yatağa girdiğinde, bana sarıldığında, öptüğünde, benimle seviştiğinde, her hali güzeldi. İstemsizce bakıyordum artık ona, gözlerim başka hiçbir şey görmek istemiyordu ondan ayrı. Tek istediğim sonlu hayatımın sonsuz parçasında gözümün önünde olmasıydı. Her bir hareketini izlemek, her bir gülüşünü dinlemek, her bir zerresini öpmek istiyordum mesela.
Ben öyleyce güzel yüzüne dalmışken utançla kafasını eğip bana görsel bir şölen sunmuştu.
Bu zaman kadar altımda ve üstümde defalarca kez edepsiz bir şekilde gördüğüm adam, ona aşkla bakıyorum diye utanıyordu.
Ben ona gerçekten çok aşıktım.
"Günaydın benim sabah güneşime, akşam yıldızıma, kırmızı çileğime."
Yanaklarına itafen de konuştuğumda kıkırdayıp kafasını boynuma doğru gömdü.
"Doğum günün kutlu olsun bir tanem."
"Oh, ben tamamen unuttum ama onu."
Neşeli bir kahkaha atıp burnumu hafifçe ısırdı.
"Nasıl doğum gününü unutabilirsin Jeongguk'um?"
"Çünkü benim doğduğum gün sana aşık olduğum gündür. Yirmi beş yaşında olmak, oh, büyüdüm değil mi?"
"Büyüdün tabii, yüzün ilk tanıştığımız zamanki gibi çocuksu değil. Kocaman oldun sevgilim... Ben de yaşlanıyorum.."
"Yirmi dokuz yaşındasın aşkım, çok da yaşlı sayılmazsın."
"Ama genç de sayılmam."
"Seni seviyorum, seni yirmi yediyken de seviyordum, yirmi dokuzken de seviyorum, ileriki yaşlarında da seveceğim."
"Bir dede olduğumda da sevecek misin?"
"Sen dede olduğunda ben genç mi kalacağım akıllım? Tabii ki de o zaman da seveceğim seni, ömrümün sonuna kadar."
Boynuma burnunu bastırıp bedenini benimle bütünleştirdi, siyah buklelerinde burnumu gezdirip minik bir öpücük bıraktım.
"Jeongguk, bazen anlatamıyorum diye o kadar çok korkuyorum ki. Bu duygular, çok yoğun. Seni parçalayarak sevesim geliyor bazen, göğsüme sokup kalbimin yakınlarında yaşatasım var. Her fırsatta söylüyorum sana aşık olduğumu ama sen yine de unutma tamam mı? Sana çok aşığım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circus×Taekook ✓
FanfictionKim Viridian'ın Harikalar Diyarı, Asya'nın en görkemli sirkiydi. By Amethyst 🎪