5

144 14 15
                                    

Bölüm ithafı ay_x07_  💜

****************

Çocukken hiçbir şeyden şikayet etmezdim. Yaşıtlarımın aksine annem önüme ne koysa yerdim. Bir arkadaş hiç istememiş ve sokakta çocuklarla beraber oynamak için hiç ortalığı ayağa kaldırmamıştım. Benim tek arkadaşım annemdi. Kimseye zararım dokunmazdı. 

Sonra bir gün ''Annen artık yok.Yeni ailen biziz.'' Dediler bana. Şaşırdım. Benim bir annem vardı ve bende bir annenin küçük kızıydım. İki kişilik küçük bir aileydik biz.
Katlarında kaybolduğum bir eve koydular beni. Halbuki ben salonda otururken benim için mutfakta bir şeyler hazırlayan annemi izleyebilirdim burada mutfak çok uzaktı bana. Annem gibi.

''Sana aile olacağız'' Dedi yakışıklı bir adam. ''Ben senden sorumlu olan adamım.'' Diye de ekledi ve sözlerini tamamladı ''Adım Görkem CAVADZADE.''
Benden sorumlu adam Görkem CAVADZADE. Salak çocuk kafam... ''Ben senin babanım.'' Bile diyememişti ama sana aile olacağız demişti. Aile olacak olsak ben bir sorumluluk olmazdım ki onun için.

Hangi ağabey  kız kardeşine yapılanları umursamazdı? Hangi abla kız kardeşinin kötülüğünü isterdi? Hangi baba kızıyla aynı evin içinde yıllarca konuşmazdı? Ve hangi anne evladına ''Piç.'' derdi. Benim annem bana hiç piç dememişti. Nergis Hanım mı hatalıydı yoksa her anne mi evladını sevmezdi?

 Belki de sorun bendeydi. Elmira eve geldiğim ilk gün ''Ne çirkin bir oğlan çocuğusun sen!''Diye bağırıp tiksintiyle gerilemişti.Sanırım ben o kadar çirkindim ki Nergis Hanım beni bir türlü sevememişti.

''Kızıl kafa!''

Düşüncelerimden ayıran Poyraz'ın sesi oldu. Bana ''Kızıl Kafa'' Diyordu. Yaratıcılık seviyesi yerlerde bile olsa ona katlanmak durumundaydım. O benim tek kurtuluş biletimdi. 

Onu dinlediğimi göstermek adına bakışlarımı yüzüne çevirdim. Yıllar önce Asrın ağabeyimin yaptığı gibi kapının eşiğinden tam da kafama bir şey fırlattı.

''İlaç saatin.''

Elimdeki kutuyu sanki ilk defa görüyormuş gibi inceledim. Yıllar boyu benimle olan ilaçlarım. beni asla bırakmayan ilaçlarım ama onlar bile beni vücudumdaki bu kanser hücresi kadar sevmiyordu. Beni bırakmayan tek şey bedenimde barındırdığım bu lanetti.

Başıma yediğim art arda iki darbeyle sinirli bir bakış attım.  Gerçekten kafama strece sarılmış bir sandviç ve portakal suyu mu fırlatmıştı? Kafamla alıp veremediği neydi bu adamın?

''Önce karnını doyur.''

'Sen!''

Sinirli sesime aldırmadan arkasını döndü ve  koridorda kayboldu.

İyi biri olduğunu düşünüyordum. Çok konuşmuyordu. Gerçi bu eve geleli 24 saat bile olmamıştı ama ben her zamanki salaklığımla birilerine güvenmek istiyordum. Sahi sadece kendime güvensem olmaz mıydı?  

Yüzüme bakan ilaçlarım benim için en iyisiydi ancak onları içersem uyuyacak ve enerjim olabildiğince azalacaktı. Zatensonum belliydi. Bir kez dahi olsa bencil olmak istedim. Sandviçimi ve portakal suyumu zorda olsa bitirdim ve odadaki lavaboya ilerledim. Kapıyı ve hemen ardından ışığı açtım. Gözlerim klozetin kapalı kapağını bulduğunda elimdeki ilaçları daha sıkı kavradım. Yaşamak istiyordum ama acı içinde değil. Bu tedailer ve ilaçlar ömrümü uzatsada yatarak ve insanlara muhtaç bir halde yaşayamıyordum. Kendimden nefret ediyordum ve bu ilaçların bana verdiği günlerin yanında getirdiği muhtaçlığı kaldıramıyordum.Klozetin kapağını açtım ve düşünmeme izin vermedim.

Ben İrisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin