1. BÖLÜM: YENİ HAYATIMIN İLK GÜNÜ

107K 1.1K 555
                                    

    
"Derin Haznedar'dı değil mi?"
"Evet."
"Tamamdır. Kayıt işlemleriniz bitti. Ders seçimlerinizi de yapmışsınız. Dersliğiniz ikinci katta, sağ taraftaki ikinci kapı."
"Teşekkür ederim."

Öğrenci işlerindeki kadın bana gülümseyerek karşılık verdi.  Kalbim küt küt yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Sonunda hayal ettiğim üniversitenin Eğitim Fakültesi binasındaydım.  Demirdağ Üniversitesi.

Öğrenci işlerinden çıkıp merdivenleri tırmanmaya başladım. Benimle birlikte bir sürü öğrenci de merdivenleri tırmanıyordu.  Hepsi dışarı yansıtmasa da heyecanlı olduklarını hissedebiliyordum.

Sonunda öğrenci işlerindeki kadının dediği dersliğe geldim. İçerisi çok da kalabalık değildi. İkişer kişilik tahta sıralar arkalara gittikçe basamaklar üzerinde yükseliyordu.

Ortada bulunan ilk masaya oturdum. Gözlerimle ortamı tararken aniden yanımda hareketlilik hissettim.  Kafamı çevirdiğimde karşımda  otuz iki diş sırıtan bir erkekle karşılaştım.

"Sen yeni kızsın. Merhaba ben Cenk, memnun oldum."

Adının Cenk olduğunu öğrendiğim kişi sarışın, yeşil gözlü babyface suratlıydı.

Uzattığı eli sıkarak "Derin, ben de memnun oldum."  dedim ve gülümsedim.  Cenk sözüne devam etti: "Benim bu okulda tanışmadığım kimse yoktur. Her şeyi bilirim. Sana yardımcı olmak isterim. Hocalar hakkında, okul hakkında, dedikodular, erkekler, kızlar vesaire."

"Çok mutlu olurum Cenk. Kendimi o kadar yabancı hissediyorum ki. Sonradan gelmelerde arkadaşlık ilişkileri kurmak biraz daha zorlu oluyor çünkü herkes önceden birbirini tanıyor ve arkadaşlıklarını kurmuş oluyorlar."

"Anlıyorum canım seni. Kııız Ayol korkma. Ben senin yanındayım. Ben varken senin kimselere ihtiyacın olmaz." dedi gülerek ve güven verirmişçesine omzuma elini koydu.

"Şimdiki dersimiz Türk Dili. Bu dersimize girecek olan adam da tam bir ego yığını, buz.  Ayh, neyse. Seni şimdiden uyarıyorum. Derslerine sakın geç kalma. Çok önemli olmadığı sürece konuşma. Hatta ders dışında hiçbir şey söyleme çünkü seni sınıfın ortasında mal eder. Laubalilikten hiç hoşlanmaz."

Gözümü korkarak büyüttüm.

"Pekiii adı ne bu adamın?"

"Aras. Aras Demirdağ. Profesör Doktor(!) Aras Demirdağ. Ah nereden profesör olup da bizim başımıza geldiyse?"

O haline gülerek karşılık verdim.

"Şşş geldi." Dedi oturuşunu düzelterek.

Kapıya baktığımda uzun boylu, esmer, iri vücutlu bir adam duruyordu. Kafasını dahi kaldırmadan içeriye gelerek elindeki dosya çantasını masaya sert bir şekilde koydu.

Cenk fısıldayarak " Ağzının suyunu sil hayatım. O adam senin gibi baby facelerle ilgilenmez. O daha çok oynak kızlar seçer."

"Ne alakası var Cenk? İlk defa gördüğüm birisini inceliyordum sadece." dedim ve tekrar Aras hocaya baktığımda bana bakıyordu.

Kafasını hafif yukarı kaldırarak "Sen. Seni ilk defa görüyorum yoksa sen yatay geçiş yapan öğrenci misin?" dedi.

Sesi tok ve çok karizmatikti. Yüz ifadesi sertti. Çene hatlarıysa keskin. Çok yakışıklı bir yüzü vardı. Hemen hemen her kızın dönüp defalarca bakacağı türdendi.

"E-evet Hocam." 

Konuşamadığım için yüzümün kızardığına yemin edebilirdim.

"Adın ne?"

"Derin."

"Peki Derin. Öncelikle yeni ortamına hoşgeldin. Dersliğin adından da anlayacağın üzere dersimiz Türk Dili. Ben hem bu dersinizin hocası hem de danışman hocanızım. 

Benim üç temel kuralım var. Bunlara uyarsan hiç bir sıkıntı olmadan derslerime girersin. Bir dersime asla geç kalma, iki derste dersle alakasız materyalle ilgilenme ve konuşma, üç derslerime sıkı çalış ama gerçekten sıkı olsun çünkü sınavlarda epey zorladığımı söylerler."

Anladığımı göstermek için hafiften kafamı eğdim.  Sessiz ve alaycı bir gülüşten sonra çantasından dosya çıkardı. Beni çok germişti. Zaten gerildiğimi anladığı için gülmüştü.

Hayır yani ben olsam karşımdaki insanı korkutuyorum diye üzülürdüm. Bu adam tam tersi keyif alıyordu.

Aras Hoca'yı dinlerken elimde olmadan onu inceleyip duruyordum. Keskin yüz hatları içinden geçen tüm duyguları apaçık ortaya sunuyordu. Saçları özenle arkaya yatırılmış, kirpikleri uzundu. Zümrüt yeşili gözleri vardı.

Üzerindeki siyah takımının ceketini çıkartıp masanın üzerine attı. Beyaz gömleğinin kollarını sıvadı ve ellerini masaya dayayarak ağırlığını masaya verdi. Bu hareketi ile bütün kol kasları belli olmuştu. Gözlerim daha da açılmıştı ki birden ne yaptığımı farkedip kendime çeki düzen verdim.

"Evet arkadaşlar. Bahar döneminin ilk dersi. Yine edebiyat ağırlıklı gideceğiz. Yani güz dönemindeki gibi her şey. Cenk!"

Cenk pür dikkat hocaya baktı.

"Sen yeni arkadaşın Deniz'e anlatırsın her şeyi. Şimdi vakit kaybetmeyelim."

"Peki Hocam."

Elimi kaldırıp söz hakkı istedim. Kafasıyla onayladıktan sonra "Derin, hocam. Benim adım Derin." dedim nazikçe.

Yine yarım ağız alaycı gülüşünü yaptı.

"Peki Derin. Sana kurallardan bahsetmiştim değil mi? Gereksiz konuşmalardan hoşlanmam. Benim için önemli olan isimleriniz değil, geçmek için kaç aldığınız. Şimdi bu hatayı bir daha yapma."  dedi sert bir şekilde. Keskin, delici bakışlar atıyordu.

Kıpkırmızı kesilmiştim. Öfkemi bastırmaya çalışıyordum. Cenk elini koluma koydu ve beni sakinleştirmeye çalıştı.  Aras Hoca da bir yandan ders anlatmaya başlamıştı. Ben de en sonunda kendime hakim olmayı başarmış bir şekilde dersi dinlemeye başlamıştım.

Çok akıcı bir şekilde anlatıyordu dersi. Konuları  hep can alıcı noktalarından yakalıyordu. Sınıftan çıt ses çıkmıyordu tabi ara sıra kızların 'Ayy çok yakışıklııı, keşke benim olsaaa.' tarzı konuşmalarını da duymadan edemedik. 

"Ders bitmiştir." 

Çantasını alıp hızla derslikten çıktı.

***************************************

Hepinize merhaba arkadaşlar. Yepyeni hikayemle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Aranızda hatırlayanlar olur belki benim Aşk ve Nefret diye bir kitabım vardı. Lise zamanı olduğu için o kitabımla pek fazla ilgilenememiştim. Ve kitabı silmek zorunda hissettim. Şimdi bu hikayede kendi kazanmış olduğum bölümden yola çıkarak karakterime hayat vermek istedim. Zorluklara karşı yılmadan ayaklarının üzerinde dimdik duran bir kız çıkacak karşınıza.

Bu kitabımda ilk yazdığım kitabımdaki gibi multiye karakter fotoğrafları koymayacağım çünkü ben okuduğun kitaplarda önüme koyulan resimle okumak yerine kafamda canlandırdığım resimle okumayı çok seviyorum. Bir de hikayede bir karakterden bahsedilip kafamda calandırdıktan sonra o karakterin resimi koyulunca ve arada bariz bir şekilde fark olunca kafamda kurduğum karakter görünüşünü değiştirmek zorunda kalıyorum ve ben bu durumdan nefret ediyorum.

Ama merak etmeyin. Ben betimlemelerimi en güzel şekilde yapıp hayal gücünüze yardımcı olacağım. Umarım yeni çıktığım bu yolda bana destek olursunuz. Umarım hikayemi beğenirsiniz. Şimdiden iyi okumalar.

NOT: Sizinle ilk iletişimim olduğu için bu kadar fazla yazdım ama merak etmeyin gerekmedikçe bu kadar çok yazmayacağım. 😘

PROFESÖR  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin