Medya: Gününüzün güzel geçmesi için ufak bir hediye 💖
hilalltomlinson teşekkürler güzelim
-
Bağırmaktan artık kısılma derecesine gelmiş olan sesimi kontrol etmeye çalıştım. "Bu kafama domates atman gerektiğin anlamına gelmiyor!”
Yeşillerime dikilmiş olan maviler koyulaştı. “Yeni geldiğin için iki gündür bir şey demiyordum ama sabır da bir yere kadar!”
Bıkkınlıkla iç çektim. “Kim öğle vakti güneşin alnında bahçesine uyumaya çıkar ki?” İşaret parmağımı karşımdaki çocuğa uzattım. “Ben söyleyeyim. Kalın kafalının biri!”
Kaşlarını çatarak kollarını göğsünde bağladı. “Ben kalın kafalıysam sende taş kafalısın! Kim komşularını düşünmeden bahçesinde son ses şarkı açar ki?” beni taklit ederek işaret parmağını öne doğru uzattı. “Ben söyleyeyim. Taş kafalının biri!”
Buraya taşınalı daha üç gün oluyordu. Ailemin işleri sebebiyle bulunduğumuz şehirden ayrılmamız gerekmişti. Her ne kadar üzülsem de bir şekilde kafamı dağıtabiliyordum. Eski evimizde bahçe olmadığı için buradaki bahçeyle ilgileniyordum, bahçeye gelen hayvanları sevip onları besliyordum veya müzik dinliyordum. Bir saat öncesine kadar yaptığım gibi!
Bahçe sandalyesinde oturmuş limonatamı yudumlayarak müziğimi dinlerken bir anda kafama sert ve ıslak bir şey yapıştı. Hızla ayağa kalkarak neler olduğunu anlamaya çalıştım. O sırada havadan yağan domateslerle neye uğradığımı şaşırdım.
Meğersem yan taraftaki güya komşum olacak şahıs, sesten rahatsız oluyormuş. Normal insanlar gibi gelip konuşmak yerine kafama domates atmayı daha uygun bulmuş olsa gerek.
Evimin bahçesine tekrardan girerek bağırdım. “Domates atmak da neymiş? İnsan gibi gelip konuşamıyor musun sen?”
O da kendi evine doğru ilerlemiş olacak ki sesi uzaktan geliyordu. “Hiç komşuluk diye bir şey kalmamış bu insanlarda!”
Görmese bile göz devirerek bahçeyi hızla geçtim ve eve girdim. Bir saattir kavga etmekten başımdaki domatesi çıkaramamıştım.
Merdivenlerden çıkıp odama ilerlerden annem ile karşılaştım. Kaşlarını kaldırarak sordu. “Noldu sana böyle?”
Odama girip kapıyı kapatırken cevap verdim. “Yan taraftaki komşu ile kavga ettim.”
Sinirli olduğumu fark etmiş olacak ki başka bir şey demedi. Hızla üzerimi çıkartarak soğuk suyun altına attım kendimi. Saçlarımı iki kez yıkadıktan sonra bir süre suyun altında kalıp sakinleştim.
Biraz şekerlemenin ardından güneşin gökyüzünden tamamen kaybolacağı sıralarda aşağı kata indim. Mutfaktan kahkaha sesleri geldiğini duyunca meraklanıp o tarafa yöneldim. Anne ve babamın muhabbet ettiğini görünce gülümsedim. Masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekerek oturdum.
“Ah geldiğini fark etmemişim.” dedi annem gülücüklerinin arasında. Elinde güzel kokular yayan bir kâse vardı.
Babam önce anneme kısa biraz bakış attıktan sonra tamamen bana döndü. “Harry biz sana sormadan bir şey yaptık. Sevinir misin bilmiyoruz ama denemek istedik.”
Merakla gözlerle bir anneme bir babama baktım. “Sizi dinliyorum.”
Babam sandalyelerden birini alarak karşıma oturdu. Annem de yaptığı işi tamamen bırakmıştı. “Buraya geleli yalnızlık çektiğini ve sıkıldığını biliyoruz.”
Babamın sözünü annem tamamladı. “Bugün de yan taraftaki komşu ile kavga ettiğini söyleyince gidip bir tanışmak istedik.”
Gözlerim hızla büyürken sordum. “Ne yaptınız?” annem elini sanki sakinleşmemi istermiş gibi omzuma koydu. “Tomlinson ailesi çok iyi insanlar canım.”
“Oğlunun senin ile kavga ettiğini duyan annesi de meraklanmışa benziyordu.” dedi babam gözlerime bakarak. “Biz de aranızın düzelmesi için bir teklifte bulunduk.” dedi bu sefer anneme bakıp gülümseyerek.
“Louis Tomlinson yarın akşam konuğumuz olacak.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOULOU - ( Larry )
FanfictionLouis, yeni komşusu olan Harry'e sinirlendiği için bahçesine domates fırlatıyor.