20

459 70 146
                                    

Bugün bir bölüm daha atıyorum çünkü zırlayalım istedim. 😌 Ayrıca diğer bölümü okumayı unutmayın. 💗

#######

Yaklaşık iki yıl sonra...

"Gitmem gerekiyor Louis." ellerime sıkıca sarındı. "Neden?"

Kafamı eğerek dolmuş gözlerimi saklamaya çalıştım. "Ailemin işi yüzünden." o da kafasını eğerek yüzüme bakmaya çalıştı. "Nereye gidiyorsunuz peki?"

"Londra..."

Uzun bir sessizlik oluştu. Kalbinin kırıldığını, canının yandığını biliyordum. Çünkü ben de aynını hissediyordum.

"Üzülme Harry. Biz de sürekli telefondan görüşürüz." gülümseyen suratına baktığımda canım daha çok yandı. Kendimizi kandırıyorduk.

Ancak onu üzmemek için kafamı salladım. "Seni çok sevdiğimi sakın unutma olur mu?"

Gözlerimi yavaşça araladım. Bu rüyayı daha kaç kez görecektim? Kafamki ağrı dayanılmazdı ve ben kalkıp bir ağrı kesici alacak dermanı kendimde bulamıyordum.

Dün üniversitede yeni tanışmış olduğum kişilerle içmeye gitmiştik. Sınırımı biraz aşarak masada sızmış olmalıydım. Acaba beni eve kim getirmişti?

Koltuktan yavaşça kalkarak omzuma kadar uzamış olan saçlarımı kolumdaki siyah lastikle sıkı olmayacak şekilde topladım.

Mutfağa girip bir bardak su aldım ve etkili olabileceğini düşündüğüm bir ağrı kesiciyi ağzıma attım.

Leş gibi kokuyordum ve berbat haldeydim. Şu an birisi gelip beni bıçaklayacağını söylese hiçbir şey yapmadan buna müsaade ederdim.

Banyoya girip üzerimdeki beyaz tişörtten kurtuldum. Yüzüme defalarca su vurarak kendime gelmeye çalıştım.

Aynada kendime baktığımda göz altı torbalarımla karşılaştım. Gözlerim kan çanağı gibiydi. Yanaklarım iyice süzülmüştü.

Gözüme boynumdaki kelebek kolyesi çarpınca bacaklarım titredi. Louis... Şu an bu halde olmanın sebebi sevdiğim adamdı.

Bir süre dediği gibi telefondan konuşmaya devam etmiştik, ancak yeterli gelmiyordu. Ona sarılmak, yüzündeki her mimiği izlemek istiyordum.

Daha sonra araya üniversite işleri girdi ve biz bağlantımızı tamamen kopardık. Bunun nasıl olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Sıkılmış mıydık?

Hayır. En azından ben sıkılmamıştım. Onu aynı ilk zamanlardaki gibi seviyordum. Hatta daha fazlası.

Kalktığım koltuğa geri gelerek oturdum. İzlemeyecek olmama rağmen sırf ses olsun diye karşımdaki televizyonu açtım.

Özellikle bu sıralar özlemim arttığından mıdır nedir 7/24 onu düşünüyordum. Atkısını boynuma dolaması geliyordu gözlerimin önüne, ne kadar da cömertti. Homer'ın yüzümü yalayışı ve Louis'nin ilk defa kızarışı geliyordu.

Londra'daki en iyi üniversitelerden birine girebilmiştim. Dans Ve Drama bölümü okuyordum ve insanlar başarılı olduğumu söylüyorlardı. Normalde sevinmem gerekirdi, ancak hiçbir şey hissetmiyordum.

Londra'ya gelince ailemin işleri epey iyi gitmişti. Babam büyük şirketlerden birinde müdür yardımcılığı yapıyordu. Annem ise evlerinde olan kocaman bahçesiyle ilgilenerek geçiriyordu günlerini. Geçen gün telefonda konuştuğumuzda bana iki yavru tavşan sahiplendiğini söylemişti.

LOULOU - ( Larry )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin